Bahadır olabilmek!..

Herkes Bahadır olamaz elbet!Bahadır demek Yiğit demek, Kahraman demek,Cesur demek.Bahadır demek doğru Fizanda da olsa bulup getiren demek…Bahadır demek Şehrin Valisi,Belediye Başkanı,Milletvekili,Bürokratı demeden, haberciliği uğruna hepsini karşısına alma cesareti göstererek, kirli çamaşırlarını ortaya sermek demek.Bahadır demek kimseye boyun eğmeden mafyası,çetesi dinlemeden bir yığın çöplüğü önüne katabilmek demek…Bahadır demek Yılmayan,Korkmayan.Usanmayan demek…Bahadırımızda bunu yapmıştı işte…Gazetemizin Patronu,Başkanımız,İdolümüz,Babamız saydığımız Adnan Bahadır, bu saydıklarımın hepsini fazlasıyla yerine getirdi.Doğru habercilik adına, kirli çamaşırları ortaya çıkarmak adına hiçbir fedakarlığı göz ardı etmedi.O kendine düşeni fazlasıyla yaptı.Programlara mı çıkmadı,köşelerde bangır bangır bağırmadı mı?Hepsini teker teker yaptı.Bu yaptıklarını ayakta alkışlayanlar çoktu tabi.(Alkışlamaktan korkan sayısı da bir hayliydi elbette,doğrunun yanında olmak da fedakarlık gerektirecekti çünkü!,aman onlara dokunmayan yılanlar bin yıl yaşasındı. Nasılsa yılanda faydalı bir mahlukattı,aman onları sokmasındı,Bahadır nasılsa yazıyordu,başkasına ne gerek vardı,Bahadır yazdıkça nasılsa onların içine su serpiliyordu,kendilerini tehlikeye atmanın lüzumu yoktu)Ya hazmedemeyenler ne yaptı??Sürekli tehdit mektuplarıyla,telefonlarla rahatsız etmeyi,kızıyla gazetesine giderken darp etmeye çalışmayı tercih ettiler.Peki Başkanımız ne yaptı?Yine susmadı,yine yılmadı.Olayla ilgili tüm şüphelileri gidip Savcılığa bildirdi.Gerçekleri anlatmaya Televizyonlarda,kendi köşesinde belgeleriyle kanıtlarıyla yer vermeye devam etti.Peki karşı  taraf yeniden ne yaptı?Onlarda kanıtlarıyla gelecekti tabi!!!Jilet çakılmış sopaları,mermi dolu tabancaları,rambo bıçakları,saldırı için bir yığın saldırgan adamlarıydı en büyük kanıtları…Kafasına jiletli sopayı vurmayı,gazetesini basmayı,mermi kovanlarını boşaltmayı,ortalığı kan gölüne çevirmekti tercihleri!!!Birçok insanın yaralı şekilde hastanelerde yatmasına vesile olmayı, daha adil görüyorlardı demek ki.Peki Bahadır ne yaptı?O hasta haliyle,yine durmadı,yine yazdı.O kendine düşeni fazlası ile ifa etti.Ya asıl gereğini yerine getirmesi gerekenler neredeydi???1,5 ay öncesi şikayet dilekçesini verdiği Adli Mercilerin,dehşet açıklamalr yapan Valiliğin!!! görevlendireceği Güvenlik görevlileri,olay gününden itibaren gerek Merkezdeki Gazete Binasını,gerek Matbaasını koruma altına alırken,bu olay olmadan önce acaba nerede idi???Bu kadar yaralı tedaviyi beklerken,birçok hasta yakını hastası için üzülürken miydi zamanı nöbet beklemenin?Valiliğin, müthiş ötesi açıklamasına ne demeli!!!Neymiş efendim?”Tamamen münferit bir olay” imiş!!!Yani bağımsız olan kendilerini ilgilendirmeyen bir olay imiş!!!Yok yaa!Gerçekten mi???Böyle talihsiz bir açıklamayı yapan Valiliğe soruyorum:Ta kaç ay öncesinden Adli Mercilere giden bu olayı,münferit olarak gören,bihabermiş gibi lanse ettiren sizlerin görevleri nedir?Bu şehrin güvenliğini sağlamak mı yoksa şu açılış senin,bu açılış benim boy göstermek midir?Ne yapmaya çalışılıyor soruyorum? Yoksa bu şehrin Adalet şehri değil de, başka güçlerin şehri olduğunu mu kanıtlamaya mı çalışıyor bu Valilik??Şu an bu şehir çok ince bir noktadadır Değerli Okurlar…Bu olayın sonucunda gerek Değerli Hukuk Sistemimizin,gerek Emniyet birimlerinin göstereceği tutumla bu şehir bir şeylere karar vermiş olacak.Bunu da hepimiz önümüzdeki günlerde göreceğiz…Türk Adaletine her daim güvenen bizler,bunun ispatını da umarız yaşayacağız.Merhum Mehmet Akifin çok hoş bir şiiri var ki, sanki geçmişte Bahadırla oturup beraber yazmışlar.Tam Bahadır"ı anlatan bu şiiri sizlerle paylaşıp yazıma son veriyorum.

 Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
Biri ecdadıma saldırdımı,hatta boğarım!...
-Boğamazsın ki!
-Hiçolmazsa yanımdan kovarım.
Üçbuçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam;
Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.
Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale;
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale!
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!
Kanayan bir yara gördümmü yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!
Adam aldırmada geç git, diyemem aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!

 

Hamiş:Diğer Denge Gazetesi Köşe Yazarlarımız bu olayla ilgili yazılarını pek nadir görebildim. Denge demek,çoğu şeye göze almak demek,ha alamayacaklar ise neden bu gazetede yazıyorlar bunu bu arkadaşlarıma köşemden soruyorum…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum
Genç Kalem Arşivi
SON YAZILAR