Kanatlarına güç veren, içindeki potansiyeldir

Her insanın kendine göre bir ideali vardır. Hangi insanı yolundan çevirip ”İdealiniz nedir?” diye sorsanız size uzun bir doküman çıkartacaktır. Peki önemli olan o döküman mı?Yoksa onu hayata geçirebilmek mi?Ertelemeden..Bahane üretmeden..İdealleri olan insanlardan kaçı, bunu başarabilmiştir?Ve başaranlar nasıl kişilerdir?Oturarak bir şeyler üretebilen tek varlığın tavuk olduğunu, hepimiz biliyoruz.Peki kaçımız faaliyete geçebiliyor?Kanatlarını açıp,yükseklere uçabilme cesaretini gösterebiliyor?Kimler olduğunu,yavru şahinin hikayesinde okuyabilirsiniz …Oldukça dik ve yüksek bir kayanın tepesi…Günlerden bir gün iki şahin buraya yuva yaptılar.Gel zaman git zaman, sevimli bir palazları oldu.Özellikle anne şahin sevinçten çıldıracak gibiydi.Yavrularına türlü türlü yiyecekler getirdiler.Mutluluklarını artıran bu olaya çok sevindiler.Yavru şahin büyümeye başlamıştı.Gün geçtikçe gerçek tüylerine kavuşmuş, gagası, pençeleri gelişmişti.Kanatlarının da iyiden iyiye büyüdüğünü hissediyordu.Yine günlerden bir gün…Anne ve baba şahin yavruya yiyecek bulmak için uçtular.Onu yuvada yalnız bıraktılar.Yavru sıkılmıştı.Kalktı.Yuvanın ucuna çıktı.Kanatlarını gerdi.Esnedi.” Çok güzel bir gün” diye geçirdi içinden.
Güneş, ışıklarını dört bir yana salmıştı. Berrak mı berraktı gökyüzü.
“Ben de annem ve babam gibi uçamaz mıyım acaba?” diye düşündü.
Canı da çok sıkkındı, sürekli oturmaktan…
Kararını vermişti. Uçacaktı.Uçmayı deneyecekti.Kanatlarını iyice gerdi.Gözlerini kapadı.Kendini boşluğa bıraktı.Fakat zavallı şahin yavrusunun uçmaya gücü yetmedi.Kanatlarında kendisini taşıyacak kuvvet yoktu henüz.Bir süre çırpındı havada sonra hızla düşmeye başladı.Panik içinde bağırıyor çırpınıyordu.
Yavru şahinin hızla yere doğru düştüğü sırada, yerde bir başka yuvadan bir anne dışarı çıkmıştı. Anne Çaylak, yavrularına yiyecek bulmak için yuvadan çıkmıştı ki,yukarıdan gelen bir bağırtı işitti.Hızla bir şey düşüyordu yere…
. “Şahinin pençesinden düşen bir fare olmalı” diye düşündü Anne Çaylak.
Ve koşarak yavru şahinin düşeceği noktaya gitti.
Orada durdu ve bekledi.
Şahin yavrusu tam düşeceği sıra Anne Çaylak kanatlarını açtı. Yavruyu kanatları üzerine aldı.
Fare diye beklediği şeyin bir yırtıcı kuş yavrusu olduğunu görünce şaşırdı.
“Yüce Allah” dedi, “Bu yavrunun ölmemesini takdir etmiş, buna da beni araç yaptı. Bu yavru artık benim yavrumdur, onu diğer çocuklarımla beraber büyüteceğim.”
Anne Çaylak"ın düşüncesi gerçekleşti. Yavru Şahin, çaylak yavruları arasında büyüyordu.Günler günleri aylar ayları kovaladı.Yavrular büyüdü.Şahin yavrusu, çaylaklara bakarak, kendisinin onlardan farklı olduğunu düşünüyordu.
Anne Çaylak, yırtıcı bir kuşun annesi olmayı kendisi için önemli bir özellik olarak görüyordu. Bu yüzden gerçeği anlatmıyordu. Fakat gün geçtikçe yavru şahin kendisinin farklı olduğunu anladı.Kalbini derin bir üzüntü kapladı.
Yalnızlaştı. Çevresinden iyice koptu. Anne Çaylak, Şahine üzüntüsünün sebebini sordu.
Şahin:
- Kendimi garip bir üzüntünün kollarında hissediyorum. İzin verseniz, değişik yerler gezsem. Farklı kişiler tanısam, kederimi biraz dağıtabilirim.
Anne Çaylak, şahinin ayrılmayı düşündüğünü görünce şaşkına döndü. Birden beyninden vurulmuş gibi, gözleri yerlerinden fırladı, ne söyleyeceğini şaşırdı, başladı dil dökmeye:
- Bak yavrum, insan gurbete iki nedenle çıkabilir: Biri, geçimini sağlamak, diğeri, kendi ülkesinde kalmayacak kadar rahatsız olmak.Çok şükür bunların hiçbiri sende yok.Sana yavrularımda daha çok sevgi besliyorum.Onlara yedirdiğimden fazlasını yediriyorum.Elimden başka ne gelir bilmem ki…Şahin, sessizce önüne bakıyordu.
Anne, şahinin içinde kesin bir ayrılma düşüncesi oluğunu hissetti. Ona, gurbete çıkmanın tehlikeli olduğuna dair bir hikaye anlattı. Ama şahin çoktan kararını vermişti. Gidecekti…Çünkü Bildiğinin ötesine gitmek,kendi kanatlarıyla uçmanın ödülünü de bedelini de taşıyacaktı.Her kanat açışında daha fazla içi açılıyordu. Yüreğinin götürdüğü yere gitmiş iç sesindeki kendini bulmuştu.Bir gün bir Kralı doğanıyla ava çıkmışken görür.Şahin,doğandan daha atik davranıp onun hedefindeki avı yakalar.Bunu gören Kral şahini sarayında en gözde şahini yaptı…Evet her şey sınırlarını zorlamaktadır aslında…Sen yapamazsın,kapasiten ne ki gibi sözlere aldanmamak gerek...Başarıyı yakalayamamış,ya da yakalamak isteyen kimselere de bu söz söylenmiştir ve söyleniyordur elbette…”Cehennemin yolları,iyi niyet taşlarıyla döşenmiştir” sözü bu hayal katillerine çok yakışıyor gerçekten…Bize düşen,kulaklarımızı bu sözlere tıkayıp,önümüzdeki çetrefilli yolu geçmek için, hemen faaliyete başlamaktır…Yavru şahin gibi, içimizdeki potansiyelimizin farkına varabilmek ümidiyle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Genç Kalem Arşivi
SON YAZILAR