TÜRKİYE SANAT KURUMU (TÜSAK)

TÜRKİYE SANAT KURUMU (TÜSAK)

 

Belli bir dönemin (28 Şubat'ın) mağdur insanlarını bugün zafer nidaları içinde görüyorum. Nidaları Ak parti iktidarının uyguladığı politikalarla çoğalmakta. Bir dönem haksız yaptırımlara maruz kalan bu insanların elinden tutan muhafazakar partinin varlığı o insanlar için umut oldu. Sarıldılar sımsıkı, güç verdiler, umut ışığını sunan adama. Zulüm görenlerin bugün kendileri için genişleyen çemberde kör olduklarını söyleyebilirim. Öyle ki iktidara karşı sorumluluk hissedenler bile var. Tek korkuları bu iktidar değişirse bizim çemberimiz daralacak! Bu kaygıyı barındırdıklarından dolayı bugünün ötekilerine uygulanan haksız yaptırımları ve ötekileştirmeyi de görmezden geliyorlar.

 

Ötekileştirilen olmaktan şikayetçi bir Başbakan, bugün aldırmaksızın bu ülkenin vatandaşlarına sırf kendi gibi düşünmediği için “marjinal gruplar” diye hitap ediyor. Gezi olayları sırasında Başbakan'ın tutumunu hatırlayacak olursak, temelinde ötekileştirmenin var olduğu, tehdit dolu cümleler olduğunu söyleyebiliriz. Bir yöneticinin haddi hududu olmayan bu tutumunun toplum üzerindeki etkisi kısa vadede iyileştirilemeyecek derecede ağır ve zordur. Başbakan'ın bu yıl 1 Mayıs bayramı için “Taksim'e izin verilmeyecek” çıkışının da altında yine aynı kavram yatar. “Benim istediğim yerde, istediğim şekilde bayramı kutlayacaksınız.” Cümlesini kapalı ve sevimli hale getirmek içinde halkın güvenliğini ve anayasayı araç olarak kullanıyorlar. Bu samimiyetsiz açıklamalara insanların boyun eğmeyeceklerini bile bile inatlarını sürdürüyorlar. Görünen o ki İstanbul'da 1 Mayıs'ın bayram coşkusunda kutlanamayacağı sinyali şimdiden alınmıştır.

 

Ayrıca hükümetin meclisten bir an önce geçirmeye çalıştığı bir tasarı söz konusudur. Mevcut düzenin yerine kurulacak sistemin adı TÜSAK. Bu tasarıdan anlaşılan; Türkiye'de artık “devlet eliyle”  tiyatro, opera, bale, dans sahnelenemeyecek, senfoni orkestrası konserleri düzenlenemeyecek. Açık olan şu ki; Başbakan, “marjinal gruplar” olarak gördüğü sanatçıların, devletin her yıl kültüre ayırdığı bütçeden pay alarak sanatlarını gerçekleştirmesini istemiyor. Çünkü bu insanların sanatlarını ahlak dışı buluyor. Ülkede muhafazakar sanat anlayışını hakim kılmak istiyor. Bu değişiklik içinde kılıf olarak Avrupa'yı örnek gösterirken yanlışa düşüyor ama kimse bunun farkında değil. Başbakan: “İngiltere'de devletin sanatçısı yoktur.”ve  “Dünya'nın hiçbir yerinde devlet tiyatro işletemez” cümlelerinin realiteden uzak olduğunu söyleyebilirim. Başbakan bu cümleleri kullanarak doğru örneklendirmeler yap(a)mıyor! Öncelikle “Almanya, Avusturya ve Fransa'da geçerli olan devlete bağlı sanat kurumlarının varlığını Başbakan'ın önüne koymak yeterlidir. Diğer örnek alınan İngiltere örneğinde ise toplumun yapısı ve maddi desteği sağlayacak vakıfların güçlü, orta sınıf ve burjuvaziye hitap etmesi Türkiye ile uyum sağlamamaktadır. Bu realite ile Türkiye'de bu kapılara kilit vurulursa ikame edilen kurumlar sanatı devam ettirebilecek olgunlukta ve kapasitede midir? Bu soruya olumlu yanıt vermek zordur. Türkiye için İngiliz modelini örnek almak trajikomik bir tiyatro oyununa benzeyecektir. Peki Başbakan tüm bunlardan habersiz olduğu için mi bu söylemlere sığınıyor? Elbette hayır, çünkü onun arkasında kendi çemberinin daralmasından korkan milyonlarca insan var. Ve bu insanlar diğerlerine uygulanan haksız yaptırımlarla ilgilenmeyen kesim. Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın. Tezinde hayatını sürdüren bu insanlara söylenecek tek söz şudur; “Gün olur devran döner.”

 

Bu kısır döngünün yılları aşkın süredir devam ettiği yadsınamaz. Bir insanın intikam duygusu içinde olması hoş olmasa bile olağan karşılanabilir. Ancak bir yöneticinin bu duyguyu içinde barındırarak iç politikalar uygulaması o ülke için karanlık günlerin başlangıcıdır. Güzel, güneşli günler görmek ümidiyle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şeyma Taş Arşivi
SON YAZILAR