At Sinekleri

“Bil ki domuzların önüne inciler serilmez. Mücevherden sarraflar anlar ancak. Başkası bilmez. Ne fark eder ki, kör insan için elmas da bir, cam da. Sana bakan kör ise, sakın kendini cam sanma.”

            İnsan yaşadığı sürece nelerle karşılaşmıyor ki. Hiç tahmin edemeyeceği engeller çıkıyor önüne. Başarılı olmaman için imece usulü çalışıyor dost sandığın sahtekarlar.

            Hayatımızın her evresi aslında risk değil midir? Yolda yürürken balkonda çiçeklerini sulayan hanımefendinin elinden düşebilecek bir saksının senin başına gelmeyeceğini kim garanti edebilir. Hep başımız yukarılara bakarak yürüyecek değiliz ki. Riskten kaçmak yaşamdan kaçmak demektir. Yaşıyorsak bazı riskleri göze almak zorundayız. Üç beş tane köpek var diye gitmek istediğimiz yerlere gitmeyecek miyiz? Köpek köpekliğini yapacaktır elbette. Ama bizde köpekler neye layıksa öyle davranmamız gerekir. Tutup onu kucaklayacak değiliz. Ama ne yazık ki bazen tanınmıyor bu mahluklar, ve maalesef  bizi aldatıyorlar. Bizlerde kanıyoruz o güzel yüzlere ve sözlere... Bu da bizim saflığımız olsun. Kabul...

            Yukarıda ne güzel söylemiş güzel insan değil mi? Elbette domuzların önüne inciler serilmez. Mücevherin değerini sarraflar bilir tabii. Kaşıkçı elmasının hikayesini bilirsiniz. Bir kaşıkla değişmiş bu elması bulan köylü. Ne yapsın elması bir cam parçası zannetmiş. Haklı kendine göre. Ama şimdi paha biçilemiyor gerçek değerine. Şu da bir gerçek ki, kör insan için elmasla bir camın hiçbir farkı yoktur. Ona göre ne değişir ki. Bunun gibi insanların gerçek kıymetini bilemeyen, sözde bilgili, kör  kişiler  yok mu?Bunlar için camla elmasın ne farkı var. Çapulcu ve çingeneler baş olursa ne beklenir gelecekten. Boşuna gayret. Elbette kör insanın elması cam olarak görmesi ile elmasın gerçek değeri değişmez. Zaman gelir gerçek bir sarraf o elması elbet bir gün ele geçirecektir. Ama şunu da unutmamak gerekir ki kör bir insan, elmasın gerçek değerini bilmiyor diye hiçbir zaman elmas cam değildir, olmayacaktır da. Kör kör olarak kalacaktır ama, elmas da elmas olarak gerçek değerini muhafaza edecektir.

            Risk tehlikeyi göze almaktır.  Tehlikeyi, yani riski göze almayanlar muvaffak olamazlar, sonunda batarlar, batmaya mahkumdurlar. Hayatımızdaki en büyük risk ise, hiçbir tehlikeyi göze alamamaktır. Kendimize göre çizdiğimiz sınırların içine kendimizi hapsetme riskidir. Evet her canlı hayatını devam ettiriyor elbette. İnsan, hayvan, sinekler hayatlarını öyle veya böyle devam ettiriyor ve sonunda bu dünyadan göçüyorlar. At ve at sineği de bir hayvandır. Ve hayatlarını devam ettirip bir zaman sonra bu dünyadan göçerler. Ancak at, insanlara faydalı  ve kaliteli bir hayvan olarak hayatını devam ettirir ve hizmet edemeyecek bir zamana gelince bu dünyadan göçer şereflice. Ama atla beraber yaşayan at sinekleri de hayatlarını devam ettirirler.  Bir müddet sonra onlar da bu dünyadan göçerler. Ancak at sinekleri hayatlarını atların kuyruklarının altında yiyecek bulmakla geçirirler ve hiç ummadıkları bir şekilde atın kuyruğunu sıkması sonucu göçerler bu dünyadan. İnsanlar içinde de aynen at sineği gibi yaşayıp, bir kuyruk sıkınca bu dünyadan göçen insanlar yok   mudur? Hemde ne kadar! Evet ne yazık ki, böyle at sineği gibi yaşamak isteyen insanlardan olmaktansa, risk alıp yaşayıp kahraman gibi ölen insanlar olmak daha güzel değil midir?.

            Abraham Lincoln'un şu güzel sözleriyle yazımı bitirmek istiyorum: “Bildiklerimiz değil, doğru zannettiklerimiz başımızı belaya sokar.” Teşekkürler sayın devlet başkanı. Tabii anlayana...

            Güzel bir hafta diliyorum. Hoşça kalın.

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Yaşar Koca Arşivi
SON YAZILAR