Irkçılık yapmak veya....

Irkçılık yapmak veya çalışan insanların şevkini kırmak şehre ihanettir

Zaman, zaman şehrimizdeki bazı odakların, toplum mühendisliği yapıp, insanları yönlendirmeye çalıştıklarına şahit oluyoruz. Keşke bu insanlar iyi niyetli olsalar da şehrimize katkı sağlasalar, maalesef yaptıkları iş değil yarar sağlamak; üreten, iş yapan, istihdam yaratan insanların önünü tıkamaktan veya şevkini kırmaktan başka hiçbir işe yaramıyor.
Gerek siyaset yapan insanları, gerek ticaret yapan insanları, gerekse sanayici, fabrikatör gibi şehrimizin önde gelen insanlarını şuralı, buralı, yerli, yabancı gibi bir takım sınıflandırmalara tabi tutup, değerlendirmeye kalkmanın bu şehre sağlayacağı katkıyı birisi bana anlatsın da ben de anlayayım ve o insanlara hak vereyim. İmam Hatip Lisesi Öğrencilerine Yardım Derneği'nde bir zaman başkanlık yaptım. Okul Müdürü Ünyeli idi, ağabey, kardeş gibi on yıl çalıştık. Daha sonra maalesef kendisini çok iyi Müslüman sayan birileri aramızı açmayı başardı. Siyaset yaptığım en yakın arkadaşlarım Kavaklı, Çarşambalı, Termeli ve Muhacirler'den oluştu. Yaklaşık yirmi beş yıllık arkadaşlarım Alaçam'lı, Çarşamba'lı, Kavaklılardan oluşmaktadır. Kral (Pardon artık adı değişti vezir oldu) hazretleri ile dört yıl beraber çalıştım; Çerkez idi, bu birlikteliklerimden hiç rahatsız olmadım, bilakis memnun oldum.
Yüce Kitabımız'da, Allahu Teala "Biz sizleri birbirinizi tanıyasınız diye kabilelere ayırdık" buyurarak, neden bizleri farklı bölgelerde, farklı ırklardan, farklı kişiliklerden yarattığını beyan buyurmaktadır. Yerleşim bölgeleri şehirleşip, büyürken her il, ilçe, beldeden insanlar o bölgeye gelip, ticaret, siyaset ve sosyal hayata katkı sağlamazsa o yerleşim bölgesi büyüme imkânına sahip olamaz. Düşünebiliyor musunuz? Alışveriş yapacaksınız; şuralı, buralı ayırımı yapacaksınız, çocuklarınızı evlendireceksiniz; şuralı, buralı ayırımı yapacaksınız, siyaset yapacaksınız; şuralı, buralı ayırımı yapacaksınız. Birde işin içerisine cemaat ve cemiyet işi girdiği zaman çık çıkabilirsen işin içerisinden.
Osmanlı Devleti'nin gerileme ve yıkılma sürecini iyi araştırdığımızda karşımıza çıkacak olan manzara bu anlattıklarımla tıpa, tıp aynı olaylardır. Eskiden tekke ve zaviyelerin neden kaldırıldığını, Tevhid-i Tedrisat kanununun neden getirildiğini merak eder, birilerine kızıp, dururdum, ancak yaşadıkça, okudukça, gördükçe durumun farklı olduğunu anladım ve şimdi yapılanlara hak vermeye başladım. Bazı olayları biraz irdelediğimde karşıma enteresan şeyler çıktı. İnsanların, alışveriş yapacakları zaman mensubu bulundukları kulüp, cemaat üyelerinin iş yerlerinden alışveriş yapmaları veya kendi ırkdaşının dükkânından alışveriş etmelerinin, ne kadar yanlış bir davranış olduğunu bilmem düşünebiliyor musunuz? Bu davranış biçimlerinin; şehirleri, ülkeleri hatta milletleri ne hale getireceğini siz düşünün.
Son zamanlarda şehrimizde insanların şuralı, buralı, yerli, yabancı gibi bazı hoş olmayan yakıştırmalara tabi tulup, yargılandıklarını üzülerek müşahede etmekteyiz. Bu tür davranışlar, zaman zaman maalesef şehrimizde yaşanmakta, hatta o kadar ileri gidilmekte ki nerede ise, bazı insanların bu şehri terk etmeleri istenecek türden çirkin propagandalar yapılmakta, yok efendim şehirdeki iş adamları bilmem nereli imiş, bürokratlar, siyasetçiler bilmem nereli imiş, şehrin öz evlatları şehre sahip çıkmalı imiş, daha neler neler. Hiç unutmuyorum bu teraneler bundan on yıl önce de yaşanmıştı. Seçilen 9 parlamenterin hatta on parlamenterin tamamı birilerinin deyimi ile yerli parlamenterlerdi. 57. ve 58. Hükümetlerin bu şehre sağladıkları katkı ne olduğunu, ne kadar işsize, aşsıza imkân sağladıklarını, o gün ki parlamenterlerin bu şehre ne kadar katkıda bulunduklarını bir düşünün de ondan sonra bu tür propagandaların ne işe yaradığına siz karar verin.
Bu tür ipe, sapa gelmez boş işlerle uğraşıp, insanların şevkini kırmak yerine bu şehirdeki işsize iş, aşsıza aş, fakir, fukaraya, garip, gurebaya nasıl hep beraber el, ele yardımcı oluruz onun hesabını yapalım. Yeni seçilen belediye başkanları sıkıntı içerisinde. Borç batağındaki belediyelerden işçi çıkarmamaları için ne yapabiliriz veya o işçileri başka kurumlara kaydırıp, ailelerinin perişan olmaması için ne yapabiliriz bunu düşünüp, katkı sağlamaya çalışalım. İşçinin, emekçinin partisi, pürtüsü olsa da olmaz! Onun partisi ekmeğidir, aşıdır. Bu şehirdeki büyük iş adamları, fabrikatörler, bürokratlar, siyasetçiler nereli olursa, olsun başımızın tacı gönlümüzün sultanıdırlar, ancak onlar da şımarıp, insanlara zulmetmemeleri kaydı ile aksi halde onları da ele alıp, neler yapacağımı herkes bilir. İyi haftalar. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR