Siyasi Arenada Kim, Neyin Peşinde

Siyaset, topluma hizmet etmek amacıyla yapılır. Siyaset yapacak insanların bazı özelliklere sahip, ilkeli, kariyerli, seviyeli insanlardan oluşması gerekir. Aksi halde kişisel çıkarlar, itişip kakışmalar, gelecek hesapları, insanların hırsının aklının önüne geçmesine neden olur. Bu da ülke için kötü sonuçlar çıkmasına neden olur.
Sürekli olarak Ak Parti ile ilgili yorumlar yaptığımdan, bazı okurlarım bunun nedenini sormaktadırlar. Haklı oldukları bir gerçek, ancak takdir ederler ki ülkeyi yedi yıldır Ak Parti yönetiyor, mahalli seçimlerde başka partilerde Belediye başkanlığı kazanmıştır, ancak henüz bir aylık icraatı olan başkanlarla ilgili yorum yapmak haksızlıktır. Aldığım bazı duyumlar var, ancak duyumlar üzerinden yorum yapmak veya yazı yazmak doğru değildir. Bu nedenle yeni seçilen Başkanlarımıza bir müddet icraat yapma fırsatı tanıdıktan sonra yaptıkları icraatlarla ilgili olumlu veya olumsuz yorum yapma imkânımız olacaktır.
Cadı kazanı gibi kaynayan Ak Parti'de, neler olup bittiğini, kimlerin neyin peşinde olduğunu, daha düne kadar ilçe başkanı olarak atanması için uğraş verip, yönetimlerine kendi adamlarını yerleştirip, istedikleri gibi kullanacaklarını düşündükleri insanları, istedikleri gibi kullanamayınca kendi adamlarını karşılarına dikip, karşı listeler çıkartıp, yıkmaya kalkmalarının ne anlam taşıdığını sizlere izah edeceğim.
İnsanları eleştirirken de, överken de hakkını teslim edip, doğru yaptıklarını takdir etmek, yanlış yaptıklarını da tenkit etmek, tarafsız gazeteciliğin gereğidir. İlkadım İlçe Başkanlığı'na atanan İhsan Kurnaz, 29 Mart yerel seçimlerinde iyi bir sınav verememiş, sandıklara sahip çıkamamış, neticede ise, üç belediyenin birleşmesi ile ortaya getirilen 300 bin nüfuslu İlkadım Belediyesi gibi büyük bir belediyenin kaybedilmesine sebep olmuştur. Bu sonucun alınmasında elbette sadece İhsan Kurnaz suçlu değildir, başta Büyükşehir Belediye Başkanı'nın dayattığı Meclis üyeleri, ardından İl Başkanlığı'nın listelere koyduğu meclis üyeleri, ardından ise, belediye başkan adaylarının insiyatif kullanmayıp, ipleri Büyükşehir Belediye Başkanı'nın eline vermiş olmaları neticesi böyle bir tablo ortaya çıkmıştır.
İhsan Kurnaz'ın ilçe başkanlığına atanması için Ankara'da karargâh kuran birileri, dediklerini yaptırıncaya kadar uğraştıktan sonra, dedikleri olunca ilçe yönetimine, kendi adamlarından aklını kiraya verenleri özellikle seçerek yazdırmış, onlar da verilen talimatları harfiyyen uygulamanın gayretinde olmuşlardır. Bunların başındaki ise, mağazasının alt katını seçim karargâh merkezi gibi kullandırıp, meşhur bilgisayar uzmanını gizli karargâh başkanı olarak oraya oturtan; aklı kıt, parası bol olan arkadaşımızdır.
Bu arkadaşlarımız eski ilçe başkanı ile iş birliği yaparak mevcut yönetimi yıkma operasyonu yapmışlar. Ancak karşılarında, yılların verdiği tecrübe ile her türlü seçim hilelerini bilen teşkilat başkanı arkadaş, olduğunu unutmuş olmalılar ki, işi hafife aldılar. Zira teşkilat başkanı arkadaşımız, kapalı olan üye giriş formatlarını açtırarak 6000 civarında yeni üyenin girişini perde arkasından organize etmiş, kaydedilen üyelerin büyük bir bölümü AK Parti ile uzaktan, yakından ilgisi olmayan isimlerden oluşmuştur.
Burada üç ana grup var birincisi; Eski il başkanı ve ekibi, ikincisi; Eski merkez ilçe başkanı ve ekibi, üçüncüsü ise; Mevcut il yönetimi ve ekibi. Hepsinin tek gayesi var, "Küçük olsun benim olsun, teşkilat elimizde olsun da ne olursa olsun." Seçim almakmış, kazanmakmış, kaybetmekmiş çok önemli değil, önemli olan teşkilatın kendi ellerinde olması gerisi çok önemli değil. Peki, olacak da ne olacak? Kimisi adamlarını işe yerleştirecek, kimisi akrabalarına bürokraside yer bulacak, kimisi önümüzdeki seçimlerde milletvekili olacak. Sizin anlayacağınız olacak da, olacak, iyi, güzel de millet oy verecek mi, vermeyecek mi düşünen yok. Bu kafa ile bu akıl ile nereye varacaklarını ben de merak ediyorum.
Dün Ankara'ya iki minibüs adam gitti. Samsun'da olup biten yanlışları anlatmak ve bu durumu rapor etmek için 380 sayfalık şikâyet dilekçesi yazıldı.  Tamam yapılanlar yanlış, olmaması gereken bir sürü hatalar yapıldı, şimdi bu hataları "Nasıl düzeltiriz"in mücadelesini mi vermek gerek, yoksa bu insanları temizleyip, kendi adamlarımızı getirmenin mücadelesini mi vermek gerek. Ben varsam her şey güzel, ben yoksam benden sonra her şey tufan mantığı yanlış bir mantık. Ve kimseye yararı yoktur. Bir yerlere seçmek istediğimiz insanları aklını kiraya verenlerden değil de, fikir üreten, kişilik sahibi, ne yaptığını bilen, koltuktan kişilik alan değil, koltuğa kişilik katan insanlardan oluşturmadığımız sürece soluğu bazen Ankara'da, bazen de Adıyaman'da şeyhin yanında dua edip, çare aramakta buluruz. Kalın sağlıcakla  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR