Şevki Yıldırım

Şevki Yıldırım

AH SAĞLIK AH!

Evet ah sağlık ah; Sudaki balık misali sorun yokken farkına bile varmadığımız; kaybedince yanıp yakındığımız' Bilinç öyle ilginç bir mekanizma ki günlük yaşamda bedenimizin, organlarımızın varlığını bize fark ettirmiyor bile, aynaya bakmadıkça burnumuzun gerisinin farkında değiliz, ancak elimizi kolumuzu görüyoruz. Oysa ağrı, her şeyi değiştiriyor. Bilince baskın çıkıyor ve ağrı olunca başka hiçbir şey düşünemez oluyoruz; kimi zaman doktora gitmeyi bile.

Sağlık hekimle aramızda ortak bir sır, bir soyut-somut alan karması. Hekimin somut algıladığı hastalık, hasta için soyut bir boyutken, hastanın yaşadığı somut yakınma hekim için sadece soyut bir veri. Araya üçüncü boyut -ilaç, ameliyat, para, hastane vb'- girmedikçe hasta hekim ilişkisi katışıksız bir güven ilişkisi. Her iki taraf da birbirine güven duymazsa gerçekleşemeyen bir ilişki. Öte yandan üçüncü boyutlar zaman zaman ilişkiye kara bulutların girmesine de yol açıyor, hele ki bu bir ölüm ise.

Sevgili Cem Şahan bir açıklama yapmış "Bugünlerde, Kamu  hastanelerine  bir  uğrayın. Yeşil kartlıların  durumunu  gözleriniz  ile  görün. Kabalığı, hizmet  almaya  çalışan  yoksul  halkın  durumunu inceleyin. Ülkede  ve  kentte  sağlık  hizmetinin  geldiği  noktayı anlamak  açısından  yaşananları değerlendirelim. Son günlerde sağlık alanında önemli iki gelişme yaşandı. İlk olarak, 6262 Sayılı “Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” 23.12.2011 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kabul edildi. (Söz konusu Kanun, emekli milletvekili maaşlarında yapılan düzenleme nedeniyle Cumhurbaşkanı tarafından bir kez daha görüşülmek üzere TBMM'ye geri gönderilmişse de sağlıkla ilgili maddelerinin tekrar aynen kabulü sürpriz olmayacak.)" diyor.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) olarak yıllardır söylüyoruz; Sağlık finansmanı açısından G$$ Türkiye için uygun bir tercih değildir. Son gelişmelerin bir kez daha gösterdiği gibi sağlık hizmeti almayı prim ödeme koşuluna bağlayan G$$, milyonlarca vatandaşı kapsam dışında bırakacak ve sağlık hizmetine ulaşmasına engelleyecektir.
Oysa sağlık bütün vatandaşlar için doğuştan kazanılmış bir haktır ve toplumun bütün kesimlerine eşit ve ücretsiz sağlık hizmeti ancak ve ancak genel vergilerle finanse edilen kamusal bir sağlık sistemiyle verilebilir.
Biz de  size bugün sağlık üzerine söylenmiş sözlerden örnekler verelim.

Emniyetli (Korkusuz) yaşamak ve sağlıklı olmak iki büyük nimettir ki, insanlardan pek çoğu bu iki nimetten mahrumdur.
Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.
Bedenimizde görülen bazı hastalıklar, ruhlarımızda saklanan hastalıkların küçük parçalarıdır.
Hasta olmayan sağlığın değerini bilemez.
Sağlıktan büyük zenginlik yoktur.
Neşe sindirimi kolaylaştırır.
Güneş giren eve doktor girmez.
Sağlığı olanın umudu, umudu olanın her şeyi vardır.
Her şeyin başı sağlıktır.
Hastanın yaşı değil, hastalığın yaşı önemli.
Ağacı kurt, insanı dert yer.
Derdini saklayan derman bulamaz.
Duvarı nem, yiğidi gam yıkar.
Hadi kalın sağlıcakla.

 

ASKON VE BASIN

Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON) tarafından her hafta yapılan Cuma Kahvaltıları programının ev sahipliğini Erhan Mefruşat sahibi Yaşar Arar yaptı. Cuma Kahvaltıları programının bu haftaki konukları ise gazeteciler oldu. Biz de oradaydık, meslekteki genç arkadaşlarımızla.

ASKON Samsun Şube Başkanı İrfan Şenocak, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla düzenlenen kahvaltıya katılan basın mensuplarının gazeteciler gününü kutladı. Gazetecilik deyimiyle diğer kuruluşları da atlattı(!), bu erken kutlamayla.

İrfan Şenocak, gazetecilik mesleğinin bir kamu hizmeti olduğunu söyledi ve "Gece gündüz demeden çalışan, toplumu yaşanan gerçeklerle yüzleştiren siz gazeteci arkadaşlarımızın 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nüzü kutluyorum. Yaşanan olayların birebir aktarılmasında aktif olarak rol alan gazeteci arkadaşlarımızın harcadığı emek dikkatlerden kaçmamalı. Bizler elimizden geldiğince sizlerin yanında olmaya çalışıyoruz. Geleneksel olarak düzenlediğimiz Cuma Kahvaltıları programına sizleri davet etmek istedik. Bizi kırmayıp geldiğiniz için, teşekkür ediyorum. Tekrardan gününüzü kutluyorum" dedi.


 
CANAN

Canan Yılmaz'dan söz ediyoruz. Samsun İl Özel İdaresi Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü'nde çalışıyor. Samsun İl Genel Meclisi'nde ne olup bitiyorsa onun haber ve fotoğraflarından öğreniyoruz. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde Radyo ve Televizyon Yayıncılığı'nda okudu. Yani mektepli. Ancak alaylı gazeteci de sayılabilir. Çünkü Samsun'da birkaç gazetede Anadolu Ajansı'nda da çalışan bir arkadaşımız. Niye yazdık Canan'ı. Biliyorsunuz 10 Ocak Çalışan Gazeteciler günü.
1961 yılında gazetecilerin çalışma haklarında önemli iyileştirmeler getiren 212 sayılı Yasa'nın yürürlüğe girmesi üzerine, 9 gazete sahibi, yasayı protesto etmek için 3 gün boyunca gazeteleri yayımlamama kararı aldılar. Bu gelişme karşısında, gazeteciler 10 Ocak 1961 günü haklarına ve basın özgürlüğüne sahip çıkmak amacıyla İstanbul Gazeteciler Sendikası binası önünde toplanarak İstanbul Valiliği'ne kadar bir yürüyüş yaptılar. Gazeteciler, patronların boykot kararı karşısında ise Sendika'nın öncülüğünde, “Basın” adıyla kendi gazetelerini 11–12–13 Ocak 1961 tarihlerinde yayımladılar. O tarihten sonra 10 Ocak, "Çalışan Gazeteciler Bayramı" olarak kutlandı. 1971 yılındaki 12 Mart müdahalesinden sonra ise çalışanların hakları ve basın özgürlüğüne getirilen kısıtlamalara tepki olarak 10 Ocak, "Bayram" olmaktan çıkarıldı ve "Çalışan Gazeteciler Günü" olarak anılmaya başladı. Peki Canan Yılmaz arkadaşımız gazeteci mi, değil mi söyleyebilir misiniz?

BUNA DA ŞÜKÜR

AK Parti'li Hakan Şükür, bir televizyon programında spor yorumcusu olarak görev almasına yönelik eleştirileri cevaplamış. Veee "''Parayı hiç düşünmedim, böyle bir derdim yok. Bunu üzerine basarak söylüyorum. Buradaki idari birimleri aradım. Aldığım cevap, yasal olarak bir sorun teşkil etmediği ve bu görevi yapabileceğim söylendi. Bugün Meclis Başkanımız, 'inceleme başlatırız, bununla ilgili böyle bir şey varsa' dediği bundandır. Bir anda sorulan soruya verilecek cevap budur, doğrudur. Böyle bir cevabı aldım ve Sayın Başbakanımızla konuştum. Bana, 'Bu senin yaptığın bir iş. Yasal bir sorun yoksa, yasaların bağlayıcılığı yoksa yapabilirsin tabii ki' dedi. Bazı medya organlarında, 'yasal bir sorun olmadığı ama bunun da etik olmadığı' yazıldı. Türkiye'de etik anlayışı kişiye göre değişiyor maalesef. Biz bu Meclis çatısı altında partimizin bize verdiği görevleri aksatmadan, görev saatlerimizde her zaman Genel Kurulda bulunduk.''diye buyurmuş. Buna da Şükür!

DAVETİYE

SAMSUNLU SANATÇILAR DERNEĞİ TÜRK HALK MÜZİĞİ KOROSU
OZANLARIMIZ VE DEYİŞLERİMİZ ÖZEL KONSERİ
YER: CANİK KÜLTÜR MERKEZİ
TARİH: 26-OCAK-2012  PERŞEMBE
SAAT: 19:30
TÜM TÜRKÜ DOSTLARIMIZ DAVETLİDİR.

YAZI-TURA

Temel üniversite sınavına girmiş. Soruları yazı tura atarak yanıtlamış.
İki saat sonra bütün öğrenciler işlerini bitirmiş ve çıkmış, Temel hala yazı tura atıyor. Öğretmen sormuş:
"-Oğlum hepsine yazı tura attın hala bitiremedin mi?"
Temel:
"-Hocam bir saat önce bitti, ama ne olur ne olmaz diye cevaplarımı kontrol ediyorum."

GÜZEL SÖZ

İnsanların bazısına kimi zaman taşıyamayacakları kadar ağır bir yük veriyoruz.. Mesela '' DEĞER VERMEK '' gibi..!!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şevki Yıldırım Arşivi
SON YAZILAR