UYUMLU OLMAK

Cemiyet halinde yaşayan insanların zaman zaman karşı karşıya gelmeleri kaçınılmazdır. Herkes bir konuda aynı düşünemez, olaylar karşısında aynı tepkiyi gösteremez.

Yetişmiş olduğu ortam, aldığı eğitim, yaşadığı olaylar, ailenin yapısı, ortamın geleneği, inanç değerleri gibi birçok konu kişinin olaylara karşı alacağı tepkide belirleyici olur. 

Müslümanlar arasında temel belirleyici İslamdır. Ülkemiz insanını dikkate aldığımızda %99 u Müslüman olan toplumumuzun her konuda ortak belirleyicisi inanmış oldukları İslam dininin değerleridir.  

Yüce Allah Hucurat suresinde; “Müminler kardeştir. Aralarını ıslah ediniz” buyurmak suretiyle, insanlar arası ortak değer yargısını ortaya koymuştur. Peygamberimiz de; “Ey İnananlar ! Kardeş olunuz. Birbirinize zulmetmeyiniz, haksızlık yapmayınız” buyurarak, kardeşliğin gereğini bildirmiştir.

İnanç değerlerimizin kaynağı olan Kur’an ve Hz. Peygamber; Müminlerin birlik-beraberlik içinde olmalarını, birbirlerini ne pahasına olursa olsun incitmemelerini, birbirlerinin gözyaşına neden olmamalarını ve birbirlerinin kanlarını dökmemelerini bildirmiştir.

Bu inanç değerlerine göre; hiçbir mesele, müminlerin arasında kavga nedeni olmamalıdır. Beşeri duygularla zaman zaman müminler arasında bir takım tatsızlıklar oluşursa, üçüncü kişilerin araya girerek ıslah etmeleri bir sorumluluktur.

İnsanların hataları olabilir. İnsan zayıf yaratılmış ve aceleci olduğu Kur’anda bildirilmiş bir varlıktır. Dünyevi kaygılarla ve beşeri zaaflarla zaman zaman kardeş olduğu Allah ve Resulü tarafından ilan edilmiş diğer Müslümanlarla kavga noktasına gelmiş olabilir.

Bazı insanlar zaman zaman söylediklerinin tam aksini yapmayarak etrafındakilerini yanıltmış olabilirler. Hata ve kusurların örtülmesi esastır. Ama, bu kusurlar, günlük yaşama dönüşürse, o zaman da ifşa edilmesi bir sorumluluktur.

Bazı insanlar bilerek yaptıkları yanlışları örtmek için de zaman zaman yaptıklarının aksine söylem geliştirebilirler. Bunlar doğru olmamakla birlikte, beşeri duygularla yaratılmış olan insanın karşılaşabileceği sonuçlardır.

Müminler arasında, birbirlerini kasıtlı olarak yıpratmak, zarar vermek, göz yaşı dökmek, kanını akıtmak gibi; mala, cana, arza, ırza, akla, dine, nefse, nesle zarar verecek fiili yaklaşımların dışındaki hallerde köprülerin atılmaması esastır.

Kötüleri ve kötülük yapanları ifşa, kusur işleyenleri ise gizlemek dini bir sorumluluktur. Toplumu yanlış insanlardan, kusuru olan insanları da toplumdan korumak bir gerekliliktir.

İnsanlara hak ettiklerinin dışında ve üstünde değer vermek, onun hakkının üzerinde olan şeylerin peşine koşmasına ve haddinin sınırlarını aşmasına neden olur ki, bunda sorumluluk kişinin kendisinde olduğu kadar azmettirende de vardır.

Müminler, birbirleri arasında olması gereken ilişki köprülerini hiçbir zaman yıkma hakkına sahip değillerdir. Doğuştan gelen korunması gerekli haklara müdahalenin dışındaki kusurlar ya taraflar arasında, ya da üçüncü kişilerin araya girmesiyle mutlaka çözüme kavuşturulmalıdır.

İlahi mesaj bunu emretmektedir. Ancak, Müminin ıslah edici olması ve karşıdakini hoş görebilmesi için öncelikle kendi kusurlarını görüp, düzeltmesi gerekecektir. Sorumluluğun gereği; önce düzgün yaşamak, sonra yanlışları düzeltmektir.

Sürekli eksik olan bir süre sonra gereksiz hale gelir. Bu ne nedenle, müminler sürekli birbirlerinin yanında ve yanı başında, kolunda ve arkasında olarak, birbirlerinin yardımcısı olmaları gerekir. Aksi halde, çok hafif nedenlerle birbirleriyle dövüşür ve savaşır hale gelmeleri kaçınılmaz olur. 

Müminleri birleştirecek yüzlerce, binlerce mesele varken, bir mesele yüzünden ayrışmaları ve köprüleri yıkmaları izah edilemez bir hata olur. Mümin, yaptığı ve üzerinden geçtiği köprüleri yıkmamalıdır. Bir gün o köprüden geri geçme ihtiyacı duyulabilir. Herkese uygun olmak mümkün değildir ama herkesle uyumlu olmak güzel bir davranış olur.

Islahı mümkün meseleler yüzünden; yılların oluşturduğu dostluklar ve inanç değerlerinin ortaya koyduğu mesajlar görmezden gelinmemelidir. Böyle durumlarda üçüncü kişiler devreye girerek, köprüleri korumalıdır

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR