TÜRKİYE'NİN EN GENÇ....

TÜRKİYE'NİN EN GENÇ AKADEMİSYEN MÜFTÜSÜ

Bu haftaki Pazar Sohbetimizin konuğu Samsun Müftüsü  Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hayrettin Öztürk. Hayrettin Hoca Diyanet İşleri Başkanlığı'nın ilk defa , büyükşehirlere akademisyen müftü atama döneminde atandı. Göreve başlamasının hemen ardından Türkiye geneline model olabilecek projeleri kamuoyu ile paylaşan İl Müftüsü Öztürk, kent genelinde kültür seferberliği başlatacaklarını söyledi. Türkiye'nin en genç akademisyen müftüsü olma özelliğine sahip Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr.Hayrettin Öztürk, beyinleri çatlatacak zihniyet reformu yapacaklarını ve toplumun tüm kesimlerine hitap eden projeleri bir bir hayata geçireceklerini belirtti. Gazetemizin Haber Müdürü Anıl Olfaz'ın Müftü Öztürk ile gerçekleştirdiği o keyifli Pazar Sohbeti...

Anıl OLFAZ:Sayın müftüm öncelikle kendinizden bahseder misiniz?


Hayrettin ÖZTÜRK:1964 yılında Trabzon'un Şalpazarı ilçesinde doğdum.  Vakfıkebir İHL'yi bitirdikten sonra 1985 yılında Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'ne girdim. 1989'da OMÜ İlahiyat Fakültesi'nden mezun oldum. 1990 yılında aynı fakülteye Kıraat İlimleri öğretim görevlisi olarak atandım. "Muhammed Bedrüddîn el-Münşî'nin Tefsirdeki Metodu" adlı çalışmasıyla yüksek lisans eğitimimi, "Hz. Peygamber ve Raşid Halifeler Döneminde Kur'an'ın Yazılması ve Toplanması" adlı çalışmasıyla da doktoramı bitirdim. Müftülük görevine atanmadan önce OMÜ İlahiyat Fakültesi'nde Yrd. Doç. Dr. olarak çalışmalarımı sürdürüyordum.

Anıl OLFAZ:  Diyanet İşleri Başkanlığı 'Akademisyen Müftü' çalışması başlattı. Bu çalışma kapsamında Samsun'a ilk 'Akademisyen Müftü' olarak atanan sizsiniz. Bu proje neden başlatıldı? Diyanet İşleri Başkanlığı burada neyi amaçladı?

Hayrettin ÖZTÜRK : Diyanet İşleri eski Prof.Dr. Başkanı Ali Bardakoğlu'nun girişimleri ile bu proje dillendi. Akademisyen Müftü uygulaması ilk defa İstanbul,da uygulamaya başlanıldı. Bu anlamda İstanbul güzel örnek sergiledi. Şuan ki Diyanet İşleri Başkanımız Prof. Dr. Mehmet Görmez bey o dönem sayın Bardakoğlu'nun yardımcısı idi. Oda bu sürece, projeye alt yapı oluşturmak için çaba göstermişti. Mehmet Görmez bey  Diyanet İşleri Başkanımız olduktan sonra akademisyen Müftü projesi Anadolu şehirlerinin bir çoğunda uygulamaya başlanıldı. Samsun Müftlüğüne de ben getirildim. Projenin Anadolu'da uygulanan ilk şehri Samsun olmuş oldu. Burada ki amaç kaliteyi yükseltmek. İlahiyat Fakülteleri, Diyanet İşleri Başkanlığı ile kardeş bir kurumdur. Diyanet İşlerinin Başkanlığının ve ona bağlı kurumların herhangi bir  konferansı, semineri, programı olduğu zaman İlahiyat Fakülteleri ile paralel çalışır. Bu projeyle Diyanet İşleri Başkanlığı kadrosunu ilmi bir seviye katmak istenildi.

Anıl OLFAZ: Peki bu atamalar nasıl yapıldı. Müftü olacak akademisyenlerde aranan özellikler neler?

Hayrettin ÖZTÜRK:  Atamalar gelişi güzel yapılmadı tabi ki. Belli bir kriter konuldu. Bunlar sırası ile akademisyen oluşunun yanı sıra güzel kuran okuyan, bu durumu ile halk tarafından bu anlamda benimsenmiş olacak, ikinci, hitabeti kuvvetli olacak, üçüncüsü insanlarla, topluluklarla, kitlelerle diyalogu iyi olacak, bunların yanında halkın içinde olacak. Yeri geldiğinde mihraba çıkacak, yeri geldiğinde kuran okuyacak.  Bu şekilde halk ile müftülük arasında, bürokrasi  makamının vermiş olduğu soğukluk, ciddiyetlik ortadan kalacak. Halk ile iç  içe olan bir kurum olacak. Bir ayet ile örneklendireceksek ,  Peygamber efendimiz (S.A.V) demiştir ki “Bende sizin gibi bir insanın”. Halkından biri  olarak görüyordu efendimiz kendisini.

Anıl OLFAZ: Siz de bu çerçevenin içerisindesiniz öyle değil mi ? Akademisyen olduğunuz zamanlarda da  şimdi de büyük bir camii cemaatiniz var.

Hayrettin ÖZTÜRK: Ben sorduğunuz için cevaplayayım. Müftü olmadan önce Samsun'da Büyük Camii'de bin kişilik cemaate namaz kıldırıyor, tefsir dersi verdiriyordum.  Konferanslar veriyordum, cemaatin düğüne katılıyordum, halk ile iç içe idim. Halkla bir yakınlaşmamız oldu. Cemaatte bizi saydı , sevdi. Namazlarımıza sohbetlerimize sürekli katıldı. Ne kadar Diyanet İşleri Başkanlığımız beni atamış olsa da, beni buraya halk getirdi. Diyanet İşleri Başkanımız, Samsun'a akademisyen müftü olarak atama yapmak için şahsımızı, gerekli şartlara, çerçeveye uygun gördü… Bizleri atadı. Akademisyen müftü olarak böyle bir adım Samsun'da atılmış oldu. Eğer bu pilot şehirlerde , akademisyen müftü projesi meyvelerini verir ise, güzel neticeler alınırsa, diğer illerde de uygulanmaya başlanacak. İnşallah hayırlısı olur. Bizler bu projenin en güzel şekilde sonuçlanması için çaba gösteriyoruz. Çünkü bizlerin getirmiş olduğu sonuçlar gözlemlenerek projenin bir sonraki adımı uygulanacak.


Anıl OLFAZ: Dediğiniz gibi… Akademisyen Müftü  ataması ile Samsun'da neler değişecek. Siz hangi projeleri hayata geçireceksiniz, hangi projeler hayata geçti. ?

Hayrettin ÖZTÜRK: Bizim en önemli gördüğümüz çalışmaların başında din görevlilerin eğitimi var. İmamlarımızın, kuran kurslarının hocaları, daire personelimizin eğitimi bizler için çok önemli. Çünkü bir vatandaşımız, misafirimiz geldiği zaman hoş karşılanması lazım, güler yüzlü karşılanması, ilgili alakalı davranılması lazım. Bunun için bir çalışmamız var. Bu anlamda din görevlilerimizin eğitimi için İstanbul'la irtibat halindeyiz. Neler mi yapacağız? Türkiye'nin değişik yerlerinden kendi alanlarında uzman iletişim uzmanları getireceğiz ve din görevlilerimizi ikili diyaloglarının, görsel becerilerinin, iletişim becerilerini arttırmak için seminerler, dersler, konferanslar , eğitimler vereceğiz.  Bunlardan bazıları nelerdir? Söyleyeyim… Vatandaş geldiği zaman güler yüzlü şekilde sadece onunla ilgilenmek, telefonla görüşülüyorsa hemen kapatmak, mesai saati içinde kurum binası dışarısında çevresinde sigara içmemek. Şuanda bunun adımlarını atıyoruz. İstanbul ve İzmir'de hocalarla anlaşıldı. Çok kısa sürede bu proje hayata geçecek.


Anıl OLFAZ: Hayata geçen çalışmalarınız var mı sayın müftüm?

Hayrettin ÖZTÜRK: Başlayan projelerimiz var. Samsun Büyükşehir sınırları içerisinde olan imam, kuran kursu hoclarından oluşan beş yüz elli kişilik bir gurubumuz var.  Bu arkadaşlarımız hafta sonu ve hafta içi müftülüğümüzün salonlarında ders görüyorlar. Ne dersi bunlar. Bir, güzel kuran okuma dersi. Sonra tefsir dersi, hadis dersleri, fıkıh dersleri, iletişim dersleri var. Bu anlamda şahsın ve OMÜ'den gelen profesörlerimiz ders veriyor. Bir aydır devam ediyor. En güzel yanı katılımlar gönüllü. Ne gelen ne giden bir kuruş ne alıyor ne veriyor. En güzel yanı bu tür kurslarda azalmalar görülür ama bizde sürekli artıyor. Tüm ilçelerden talepler geliyor. Bu ilçelerimizde ileriki dönemlerde çalışmalarımız olacak. Ben bu projeye çok önem veriyorum. Çünkü din adamı ilmi yönden aydın olmalı, kuran okuyuşu iyi olmalı, fıkıh ilmi, hadis ilmi, hitabet ilmi iyi olmalı ki halk nazarında talep görsün. Fetva sorulduğunda cılız kalmamalı. Fikir derinliğine sahip insanlar yetişsin istiyoruz.

“TEFSİR DERLERİ BAŞLADI”

Hayata geçen çalışmalarımızdan ikincisi de namazların ardından kuran manaları veriliyor. Burada cemaat kendi belirlediği namaz aralarında kuran tefsiri, meal okuyarak ilim alıyor. Bu çalışma ilk defa yapılıyor. Bir aydır devam ediyor. Hem cemaat hem imam birlikte dersler alıyorlar. Bunun sonuçlarını almaya başladı. Bir kardeşimiz aradı ve bana dedi ki ”Hocam  geçende bir camiye gittim, namazın ardından Türkçe mealle birlikte süreler okundu. Hiç duymadığım bilgiler edindim. Bilmediklerimiz çokmuş bunları öğreniyorum. Çok sevindim.” Dedi

EV ZİYARETLERİ YAPILIYOR, KÜSLER BARIŞTIRILIYOR, BOŞANACAKLARI İKNA EDİP VAZGEÇİRİYOR

Beni en çok mutlu eden çalışmalarımızdan biride ev ziyaretleri. Evlere gidiyoruz. Ev ziyaretlerinde aile içi şiddeti konu ediyoruz, anne ve babaların çocuklarına karşı davranışlarını ele alıyoruz, içki, kumar gibi kötü alışkanlara değiniyoruz, ailenin özel problemleri varsa bizlere söylüyorlar o konu hakkında sohbet ediyoruz. Aileler arasında küskünlükleri gidermek için devreye giriyoruz. Mesela Salı günü bir aileyi ziyaret edeceğim. Bu ailede anne ve baba boşanma kararı almış. Bunu öğrendim ve hemen irtibata geçtim. İnşallah bu durumu engelleyeceğiz. Bu şekilde çoğu kırgın aileleri barıştırdık.


MEKTUPLAR GELİYOR, “BİZLERİ BARIŞTIRIN”
Bana mektuplar geliyor. Bakın mektuplarda neler var neler, yıllarca ailesi ile küs olan şimdi barışmak isteyen, küçük öğrenciler, namaz cemaatimizden… Bir mektubu okuyayım size…Namık ;Kemal Lisesinde Peygamberimizi (S.A.V) anlatan bir konuşma yapmıştım. Orada beni dinleyen küçük kızımızın mektubunu paylaşmak istiyorum. Ben konuşmada 'eve girdiğinizde selam verin, selamın anlamı akıbetiniz cennet olsun demektir'  oda mektubunda şöyle diyor  “Efendim siz bize eve girdiğinizde selam verin demiştiniz. Bir gün kapıyı çaldım açan olmayınca anahtarımla girdim. Evde kimse yoktu ama ben yinede selam verdi. Çünkü meleklerin selamı alacağını duymuştum. Sizi tanıdığıma çok memnun oldum. Bize anlattıklarınız çok güzel şeylerdi. Beni çok derinden etkilediniz. Bana umut verdiniz, sizin ve sizin gibi güzel insanların  varlığı dünyayı güzelleştiriyor. İstedim ki bu düşüncelerim düşüncede kalmasın. Allaha emanet olun” Bu mektubu yazan kızımızı yakında ziyaret edeceğim…

ADALETLİ  DAVRANIYORUZ, ORTA YOLU BULUYORUZ

Buradaki yöntem şu. Dargın olan tarafları dinliyoruz… Her iki tarafından az yada fazla kusurları oluyor. Birine bir adım diğerine b,ir adım attırıyoruz orta yolu buluyoruz. Boşanmanın eşiğinde olanlara çocuklarından bahsediyoruz. Çocukların düşeceği durumları ele alıyoruz. Bir orta nokta buluyoruz, barıştırıyoruz. Ayeti kelime diyor ki“İki kişi kavga ederse bu iki kişinin arasını düzeltin, eğer bir taraf barışmayı kabul eder, diğer taraf barışmayı kabul etmez ise siz barışmayı kabul eden tarafa geçin, barışmak istemeyen tarafa hücum edin. Her iki taraf barışmak isterse ise aralarında adaletli olan, Allah adaleti sever.”  Bizlerde barışmak isteyenleri adaletli şekilde dinliyoruz, bir orta yol buluyoruz barıştırıyoruz. Bu zamanlar her yerde olacak. Tüm imamlarımız bu şekilde hareket edecek.

MOBİL MESCİT GELİYOR

Pazaryerlerini ziyaret ediyoruz.Çünkü burada insanlarımıza ulaşmak kolay oluyor. Kalabalıkta vatandaşlarımızla sohbet ediyoruz, kendimizi tanıtıyoruz, dertleşiyoruz. Mesela  bir hanım kardeşimiz bizden talepte bulundu…  Bizden Pazar yerlerinde mobil  mescit istediler. Hemen çalışma başlattık. Yakında pazar yerlerimizde mobil mescitlerimiz olacak, araçlar ile günü birlik mescitler oluşturacağız.

MEYHANE ZİYARETLERİ YAPIYORUZ
Esnaf ziyaretleri yapıyoruz. Bu ziyaretler esnasında meyhanelere de giriyoruz. Bir dükkana girdik, dükkanı karı, koca birlikte işletiyorlar. Alkol satan bir dükkandı, hem de çiğ köftede satıyorlardı. Tabi bizi görünce biraz şaşırdılar. Hanım kardeşimiz hemen bize bir şeyler ikram etmek istediler, yemek ikram etmek istediler, hanım kardeşimizin eşi hemen işaret verdi, ikramda zorlama dercesine. Ama biz geri çevirmeyiz. Ziyarette bize bir lokma bir şey ikram edilmiş ise alır onu yerim tabi ki.  Amacımız, halkımızın içinde bizim camiamızı bir şekilde uzak kalmış vatandaşlara ulaşmak, kendisimizi tanıtmak.  Asla ayrım yapmayız. Ayrımcılığa karşıyız. Kimse “müftü, imam namaz kılanın yanında, onları ziyaret ediyor, bizim yanımıza gelmiyor” demesin. Biz onlara ulaşmak, bir şekilde hizmet götürmek zorundayız. İnsanlar bizim gibi düşünmeyebilir, bizleri tanımayabilir, gayet doğaldır. Kişilerin farklı düşüncelerde olmaları Allah'ın rahmetidir. Tüm çiçekler aynı renkte kokuda olsalardı biz bıkardık, tüm insanların yüzü aynı olsalardı yaşamak istemezdik … Faklı görüşlerde olmak Allah'ın takdiridir. Biz ziyaretlerde kimseye bir şey empoze etmek için gitmiyoruz, kendimizi takdim etmeye gidiyoruz. Eğer biz ziyaret esnasından bir şeyler sorarlarsa biz konuşuyoruz. Onun dışında kimseye bir ideolojiyi anlatmaya gitmiyoruz. Kahvehane ziyaretleri farklı, Orada bir ortam oluyor konuşmak gerekiyor, bizlerde sosyal mesaj içerikli konuşmalar yapıyoruz. Neler diyoruz, “zaman geçiyor, iyi değerlendirin, ailenize yardım edin, hayat mücadelesinde  kopmayın, ülke ekonomisine katkı da bulunan, çalışmak ibadettir” diyoruz. Bizi kimseye din götürmüyoruz, amacımız hizmet götürmek. Hizmet götürmeden, din götürmek felsefemizde yok. İnsanlara önce hizmet götürüyoruz, sonra din gelir. Biz hizmet adımı yapıyoruz, eğer din isterlerse zaten onlar bizim yanımıza gelir. Bizim çalışma, yardımlaşma alanımız sadece dini konular değil. Mesela bir vatandaş geldi, hastam var dedi, hastaneleri aradık, doktor aradık yardımcı olduk. Dediğim gibi ayrım söz konusu değil. Dinimizde bunu emrediyor. Peygamber efendimiz Mekke'nin azılı müşriklerinin yanına gitti.

HASTANE ZİYARETLERİ YAPIYORUZ

Hayata geçecek olan projelerimizde; haftalık yada aylık olarak hastane ziyaretleri olacak. Buralarda hastalara Peygamber duaları içeren kitapçıklar hazırlayıp dağıtacağız. Gül, çiçek takdim edip, dua edeceğiz çıkacağız. Kutlu doğum haftası etkinliği kapsamın Peygamber efendimizin (S.A.V) doğduğu  gün doğum hastanesine gittim. Gece yarısından sonra doğan bebeklere altın verdik.

KÖYLERE GİDECEĞİZ
Havaların açması ile birlikte bir çalışma başlattık. Yakın zamanda köylerimize gideceğiz. İl Sağlık müdürlüğü ile konuştum… Gittiğimiz köylerde sağlık taraması yapacağız, sonra ben bir konuşma yapacağım. Yanımda ziraat mühendisleri, veteriner hekimler olacak. Bunların yanı sıra Camileri geziyorum. Cuma namazlarında hanımların katılması için gerekli mimari işlemler yapılacak. Camilerimiz hanım cemaatlerin taleplerini karşılayacak özel alanlar yapacağız. Yine bir diğer çalışma evlere kuran dersleri verilmeye başlanıldı. Gönüllü olarak İlahiyat öğrencilerimiz evlere kuran dersleri vermeye başladılar. Bizlere gelen talepleri araştırıyoruz, eğer uygun görürsek hemen oraya kuran öğretmek için gönüllü olan kardeşlerimizi yönlendiriyoruz.

Kısacası biz camii içerisinde sınırlı kalmayacağız. İnsanımızın olduğu her yere gideceğiz, her yere hizmet götüreceğiz, camii eğitimi değil, sokak eğitimi olacak, spor alanında çalışmalar yapıyoruz, spor takımları çıkaracağız, musiki cemiyeti kuracağız, yetim çocuklara yönelik, engelli vatandaşlara yönelik çalışmalar olacak. Kitaplar, broşürler hazırlıyoruz, bunları ücretsiz dağıtacağız, her yere, her alana adam yetiştiriyoruz, bu şekilde her alanda hizmetimiz sürecek.

 

 

 

 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Pazar Sohbeti Arşivi
SON YAZILAR