Reşit Öztürk

Reşit Öztürk

TETRİS OYUNU

                    

            Temel, arkadaşlarını toplamış, yüksek bir binanın önüne gelmişler. Arkadaşları binanın üstüne çıkmışlar. Temel aşağıdan bağırmış: Dursun, sen tek kolunu aç, öyle atla. Dursun atlamış, ölmüş.

            Temel yine bağırmış: Cemal, sen iki kolunu aç, öyle atla. Cemal de atlamış, o da ölmüş. Temel bağırmış: İdris, sen kollarını açma, öyle atla daa! O da atlamış, ölmüş. O sırada oradan geçen bir adama, bu hareketler garip gelmiş ve Temel'e sormuş: Kardeşim, siz ne yapıyorsunuz? Temel yanıtlamış: Tetris oynayruz.

                   ***

            Temel doktora gitmiş ve –Hastayım doktor, çok hastayım, vücudumun her yeri ağrıyor, nereme dokunsam sizim sizim sizliyor, dökülüyor. Doktor: Nasıl hastalık o, tüm vücudunu saran, ağrıtan?

            Temel, parmağının ucuyla kafasına dokunmuş: Ay ay ay… Sonra göğsüne parmağını basmış ve yine acıyla bağırmış. Sonra beline, yine allak bullak olmuş, sonra bacaklarına… Temel, parmağını neresine dokundursa ağrıyla irkiliyormuş. Doktor daha fazla dayanamamış: Bak oğlum, senin parmağın kırık.

                   ***

            Trabzon ile Rize arasında bir zamanlar gümrük varmış. Temel her gün bisiklet ve önünde kum torbasıyla, gümrükten geçermiş. Bir gün gümrük memuru, bu durumdan kuşkulanmış ve Temel'e sormuş: Dur, ne geçiriyorsun gümrükten? –Kum, demiş Temel. Memur kum torbasına elini sokmuş karıştırmış, gerçekten sadece kum varmış torbada.

            Bu olaydan sonra Temel yıllarca gümrükten bisikletle, önünde kum torbası olduğu halde geçmiş. Yıllar sonra Trabzon'da bir kahvede Temel ve gümrük memuru karşılaşmış. Gümrük memuru: Artık emekli oldum, sana bir şey yapamam. Gerçekte ne geçiriyordun gümrükten? Temel: Bisiklet.

                  ***

           Temel ile Dursun imtihanda yan yana otururlar. Temel sorulara bakar, cevap yazamayacağını anlayınca, boş kâğıdı verir ve dışarı çıkar. Arkadaşını bekler. Sonunda imtihan biter.
           Temel: Ula Dursun, imtihanın sonuna kadar bekledun, ne ettun? Dursun: Boş kâğıt verdum. Temel: Ben de boş kağıt verdum, sen de boş kağıt verdun. Aklıma ne geldi biliy musun? İkimiz de yan yana oturiyduk. Sakın öğretmen kopya çekti diye sıfır vermesun!

                 ***

           Temel bir gökdelenin camlarını temizliyormuş. Birden ayağı kaymış ve tam 87. kattan aşağı düşmüş. Bütün katları geçerek jet gibi aşağı düşüyormuş. 59, 58, 57, 56, … 45, 44, … Tam birinci kata geldiğinde aklından şunlar geçmiş: Ula buraya kadar sağ salim geldum. Buradan sonra düşsem de bir şey olmaz.

                 ***

           Bir gün kahvede birinin cüzdanı kaybolmuş. Cüzdanı kaybolan demiş ki: Cüzdanımın içinde yüz lira vardı. Bulup da bana getirene yirmi lira ödül vereceğim. Bizim Temel hemen ortaya atlamış: Ula uşaklar bana geturun, ben elli lira vereceğum.

                 ***

           Dursun ev almış, Temel'i aramış, olayı anlatmış. Temel, adresi istemiş. Dursun başlamış anlatmaya: Otobüsten in, Kaya sokağı bul, ondan sonra ellisekiz numaralı daireyi bul. Sonra dirseğinle zile bas! Temel şaşırmış: Ula Dursun, her şeyi anladum da niye zile dirseğimle basayrum? Dursun: Eeee, elin dolu olacak herhalde, o yüzden tabii.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Reşit Öztürk Arşivi
SON YAZILAR