SİYASETİN ARKA YÜZÜ

“PAZAR SOHBETİ” bölümümüzün  bu hafta ki konuğu yıllarını Samsun siyasetine harcamış ve halka hizmet için tüm zorlukları göze alarak asla kendi çizgisinden taviz vermeyen Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni ve İmtiyaz sahibi Adnan Bahadır.

GAZETEYİ NEDEN KURDU?

Ak Parti Atakum İlçe Yönetim kurulunun davetlisi olarak 'Bilgi Deneyim Paylaşımı'' seminerine konuşmacı olarak katılan Bahadır,Siyasette yaşadığı o meşakatli günlerin perde arkasını ve çok özel deneyimlerini 'SİYASETİN ARKA YÜZÜ'adlı Pazar Sohbetimizde anlatıyor. Ak Parti Atakum İlçe Teşkilatı'nda gerçekleştirilen söyleşide Bahadır, siyasetin ardından gazete kurma sebebini de açıkladı.

YAZDIKLARIM BİLDİKLERİMİN ONDA BİRİ

Hayatında aldığını önemli  kararları, yol ayrımlarını, siyaset dünyasında ki Samsun'a yön verecek olayları anlatan Bahadır. konuştukları ve anlattıkları ile uzun süre Samsun gündeminde kalacak. Bahadır ''Yazdıklarım, konuştuklarım, bildiklerimin onda biri yapar' diyerek, tartışmaların odağında kalacağının sinyalini de verdi.

iŞTE O SOHBETTEN ÖNE ÇIKAN SATIRBAŞLARI:

SİYASETTE İLK ADIMLAR

Siyasi hayata geri döndüğüm yıl tuhaf bir olay ile karşılaştım. Partiye genel merkezden bir faks geldi. Faksda aynen şunlar yazıyordu ; İlinizde bulunan emekli general, profesör olmak kaydıyla üniversite öğretim görevlisi, manevi şahsiyetleri ve bürokratları bize bildirin. Bu isimler tabi ki milletvekili aday adaylığı için isteniyor. Ben durumu değerlendirmek için Adem beyle bir istişare yaptım. Ben Recep Yazıcıoğlu'nu arayalım mı dedim. Adem beyde  Yazıcıoğlu'nu arayalım dedi.  Sekreter telefonla Yazıcıoğlu'nu bağladı tam o sırada Adem Güney  bana 'Adnan al telefonu sen benmiş gibi konuş' dedi telefonu verdi elime. Ben o telaş ile telefonu aldım 'Sayın Valim iyi günler ben Adem Güney' dedim.  '3 Kasım erken seçimleri yapılacak Refah Partisi İl yönetimi olarak isminizi genel merkeze milletvekili aday adayı olarak sunmak istiyoruz'. Bana rahmetli Vali şu cevabı verdi ve hiç unutmam “Ben Aydın Valiliği yaptığım dönemde Aydın İl tarım müdürünü her gün fırçalardım. O müdür şuan Refah Partisi Genel Başkan yardımcısı. Siz benim ismimi verseniz bile beni orada tutamazsınız. Ben gelir,aday adayı olurum  ama genel merkez  beni aday yapmaz.” Dedi. Bende dedim ki 'sayın valim siz merak etmeyin biz bu işi çözeriz'  ama nereye çözüyorsun.  Vali Yazıcıoğlu'nun ismini genel merkeze bildirdik  kıyamet koptu sanki. Tabi ki Vali'yi arayıp istifa isteyemedik. O dönem de Bafra Devlet Hastanesi Başhekimi yardımcısı Ahmet Demircan,  Üniversitede bizim camiadan Latif hoca ve o zaman doçent  olan şimdiki OMÜ Rektörü Hüseyin Akan isimlerini aldık genel merkeze gitti.

RAHMETLİ ERBAKAN İLE FİKİR ALIŞVERİŞİNDE BULUNDUK

Rahmetli Erbakan bize dedi ki 'biri Manisalı biri Elazığlı neden Samsun böyle aday adayı listesini niye getirdi' dedi. Siyasetin doğası gereği bir tane yerli olması lazım.  Nizamettin Kaplan, ben, Adem Güney ve Faruk Alpaslan  Alpaslan gittik Genel Merkeze.  Açık ve şeffaf anlatıyorum.  Her zaman ki gibi Adem Güney düşüncelerini bana söyledi, önce sen konuş dedi. Bende tamam dedim.   bize Samsun ile ilgili ne düşünüyorsunuz  diye sorulunca  Adem Güney bizim sözcümüz Adnan Bahadır dedi ve  ben başladım konuşmaya   'efendim Genel Merkez  akademisyen istiyor  ama Latif hoca Elazığlı, biz Bafra'dan Ahmet Demircan'ı birinci sıraya alalım, Latif hoca ikinci, Musa Uzunkaya'da aslen Rize'lidir fakat  Of'a  göç etmiş oradan Samsun'a gelmiş. Bu arkadaşımız Samsun'da Rize'lilerin oyunu alır, Of Trabzonluların oyunu alır,  o üçüncü sırada olsun' dedim sonra biz dışarı çıktık. Kendi aramızda bu liste bu şekilde  gelir dedik aynen öyle oldu.

ADEM GÜNEY İLE YOL AYRIMI

O dönemler Samsun'da Doğru Yol'un güçlü listesi var, SHP'den Murat Karayalçın var. Bu tür rakiplerin karşına iyi ekip çıkarmak lazımdı. Biz Erbakan hocaya söz verdik hedefimiz üç vekil, biz sana üç vekil çıkaracağız dedik. Hedefimiz bu. Biz bu listeyi yaparken nefsani davranmadık Adem Güney o zaman bize “uğraşmayalım birinci sıraya Adem Güney, iki Nizamettin, üç Adnan Bahadır yazıp verelim” dedi. Siyasette olmazsa olmaz.  şunlar vardır; bir ilkeli, iki samimi olacaksınız, üç dürüst olacaksınız, dört özgüvenli olacaksınız.   Ben dedim ki Adem başkan bunu biz böyle verirsek biz Samsun'dan üç vekil alamayız, karşımızdaki rakipler çok  güçlü. Adem Güney sağolsun   siz ne diyorsanız onu yapalım dedi. Refah Yol hükümeti kurulunca ben ciddi kulis çalışmaları yaptım. Ahmet Demircan  bakan olsun, Ahmet beyde bakan oldu. Refah Partisi, Doğruyol Partisi, MHP,  CHP'nin 1990 yılından itibaren içlerinde neler olup bittiğini, yaşananları bilirim.Her ne kadar siyasetten uzak kaldığımız dönemler olsa bile, tam anlamıyla kopmadım.Refahyol hükümeti kurulunca  Milletvekili arkadaşlar dedi ki biz burada Nizamettin Kaplan ile Adnan Bahadır ne derse onu yapacağız.

Böylece Refah Partide bizim referansımızı almadan bir çalışma yapmadılar. Adem Güney ile yol ayrımı burada başladı. Bir yıl sonra ben siyasetten biraz uzaklaşıp kendi ticari hayatım ile ilgilenmeye başladım. Açık konuşayım ben Adem bey ile sadece siyasi düşüncelerde anlaşamıyorum, yoksa kişisel olarak bir sorunum yok, şahsiyeti ile ilgili sorunum yok. O benim, ben onun siyasi duruşumu kabul etmiyor.  Ben gazetecilik hayatım boyunca yüz milyar tazminat ödedim, bu tazminat cezaları ise yalan haberden değil, basın yolu ile hakaretten ceza aldım.

İSTİFAM İSTENDİ, KABUL ETMEDİM

Gazetecilik hayatımdan önce Ak Parti İl Başkanı Mustafa Demir birlikte çalışmayı teklif ettti ancak ben kabul etmedim. Belki teklifinde samimi idi, belki değildi orasını bilemem, kendisi Milletvekili adayı olmak için il Başkanlığından istifa edince Fuat Köktaş'ı başkan yapmak için arka planda  yardımda bulundum. Fuat köktaş eşimin öz amcasının oğludur,beni Ak Parti'ye 2004 yılında  Canik Belediye Meclisi listesine yazdı. Fakat benim böyle bir talebim yoktu. Kendisine dedim ki Fuat Başkan  beni o listeye yazarsın  fakat beni orada tutamazsın, tepki alırsın. Sonra beni listeden çıkarmak istersin kabul etmem. Nitekim aynen dediğim gibi de oldu, Fuat Başkan beni listenin en başına  koydu ve  Yer yerinden oynadı Samsun karıştı. Fuat Benim istifamı istedi, ben ona tepkimi koydum, istifa etmedim.Bazı şerefsizler partiyi basıp İl Başkanının ölmüş anasına babasına küfredince daha da sinirlenip asla istifa etmem dedim. Fuat Köktaş düşmanım dahi olsa o gün yapılanları ölünceye dek unutmam söz konusu olamaz. Bir insanın ölmüş anasına babasına küfredecek kadar alçalan insanları ömrüm boyunca affetmem söz konusu olamaz. Nihayet  seçime sonunda canik Belediye meclişsinden seçilince liste başından Büyükşehir Belediye Meclisine girdim.

MECLİS'TE KUTUPLAŞTIK

Biz nisanda yapılan seçimle beraber meclise girdik, fakat ben 4 ay hiçbir şeye karışmadım. Daha sonra baktım ki sıkıntılı bir sürece doğru gidiliyor, teşkilatla başkan kopma noktasına  geldi bu kez hem İl Başkanı hem de Belediye Başkanı ile görüştüm ve olayın tatlıya bağlanabilmesi için gayri resmi olarak grup başkan vekili gibi  çalışmaya başladım, daha önce meclise gelen belgeler okunuyor ama biz neye nasıl davranacağız, neye göre karar alacağız bilmiyorduk. Meclis'te biz kendi aramızda çekişmeler yaşıyorduk,sonunda iş çığırdan çıktı. Yusuf Başkanın adamları bir yere çekiyor, Ali Akyüz'ün adamları bir tarafa çekiyor, Fuat Köktaş'ın adamları bir yere çekiyor, bende bu duruma müdahale edip, grubumuzu toparlamaya karar verdim.    Yavuz Yılmaz'ı çok severim, Yavuz Yılmaz, Fuat Köktaş'ın grubuyla anlaşamıyorum diyor, Yusuf başkan ben çoluk çocukla uğraşamam genel merkeze söyleyip kendi bildiğimi yapacağım diyor, fuat Köktaş ise restini çekiyordu.

MÜDAHALE ETTİM

Daha yolun başındayız, bu karışıklık düzelmeli idi. Her iki tarafa dedim ki bana altı ay verin ben bu durumu düzelteceğim. Dediler ki tamam. Aldım elime yasaları, önce 5393 sayılı Belediye kanununu ardından 5216 sayılı Büyükşehir Belediye yasasını okudum ardından imar mevzuatları ve Yargıtay hükümlerini okuyarak bilgi edindim. Sonra arkadaşlarla birlikte üniversite öğrencileri gibi Meclis evraklarına çalıştık. Çünkü mecliste CHP'den 3 dönem meclis üyesi  Ahmet Cemal Ulusoy, meclisin kurdu olmuş, adam bizim çoğunluğumuzdaki mecliste bizi yönetmeye çalışıyordu. O söz hakkı alıyor konuşuyor onun dediği oluyordu. Bizim  çoğunlukta olduğumuz mecliste  adam bizi yönetmek istiyordu  adeta. 

ARKAMIZDAN KUYUMUZ KAZILMIŞ

“Şehrin takımına yardımcı olup taşın altına elimiz koymak için çalışırken meğer bizim arkamızdan birileri kuyu kazıp  planlar yapıyorlarmış.” Aradan zaman geçti, biz acemiliğimizi attık ve artık olaya hakim olmaya başladık. Meclise gelen evraklar gayet güzel uyumlu bir biçimde geçmeye başladı. Bu arada Fuat Köktaş, beni yanına çağırıp, bana  dediki İsmail Uyanık Samsunsporu  bıraktı gitti,  Samsunspor hepimizin Adnan sen belediye başkanlarını topla ne gerekirse el birliği ile Samsunsporu bu durumdan kurtaralım. Ben futboldan anlamam dedim işin içinden çıkmak istedim ama bu kez de Yusuf başkan bizi çağırdı Samsunspor'a yardımcı olmamız gerektiğini söyledi. Bunun üzerine  hep beraber karar alarak  Sasmunspor'a yardım etmeye  karar verdik. Adnan Ölmez'in başkanlığında ona destek verdik. Bu dönemde meclise gelen evraklarla ilgili Samsunspor kulubüne yardım etmeleri için ricada bulunmaya başladık, örneğin  gaz dolum tesisine ruhsat almak isteyen   Erdoğan Demirören'den de kulübe para istedik. Yusuf Başkan dedi ki Erdoğan Demirören'den ben Samsunspor için para istemiştim önceden vermedi ondan 400 bin dolar para isteyin dedi ve  bir iki gün sonra yurt dışına gitti. Fuat  Başkanda partinin borçları olduğunu bu konuda yardımcı olmamı istedi. Diğer yandan kulüp Başkanı Adnan Ölmez kulübün şiddetle paraya ihtiyacı olduğunu, paranın tamamının kulübe aktarılmasını talep ettiğini söyledi.  Ben Demirören'le görüştüm işi  250 bin dolar'a bağladım.Bu paranın büyük bir kısmı  Samsunspor'a yattı, Partinin Büyük Otel'e olan borçları da halledildi. Biz bu kadar sıkıntı çekerken paralarla ilgili en ufak bir sıcak temasımız olmadığı gibi tek kuruşuna dahi dokunmamız söz konusu olamazdı, ancak kulübün hesabına veya bir kulüp yöneticisinin hesabına para yattıktan sonra makbuzu bize gelirdi. Biz bu işi yaparken sırf şehrin takımına yardımcı olup taşın altına elimiz koymak için çalışırken meğer bizim arkamızdan birileri kuyu kazıp  planlar yapıyorlarmış. Aklımın ucundan belediye operasyon olacak bize rüşvet suçlaması yapılacak diye bir şey geçmediği gibi bize herkesin yardımcı olacağını düşünüyordum.

“SUÇLAMALAR KARŞISINDA ŞOK OLDUM”

Bir gün Erdoğan Tok, Suat Kılıç, ben, Yusuf Başkan Çarşamba'ya düğüne gidiyoruz. Yusuf Başkan yolda bizden ayrıldı, siz yemek yiyin ben üstümü değiştirip geleyim dedi, bizde öyle yaptık.  Yemek yerken Suat Bey dedi ki Samsunspor'a operasyon olacak sen bu operasyonun altında kalacaksın.  Ben şaşırdım ve kendisine dedim ki Suat Bey benim kendimden en ufak bir şüphem yok ki olayın altında kalayım istedikleri gibi operasyon yapabilirler.  Aradan bir hafta geçti 17 mart sabahı operasyon oldu. Bizi aldılar götürdüler.  Dediler ki sizin sucunuz ihaleye fesat karıştırmak, rüşvet almak, rüşvet vermek, tarihi eser kaçakçılığı yapmak. Bu ifadeleri duyunca şok oldum. Tarihi eser işini duyunca daha da şaşırdım ama işin enteresan tarafı  aradan kısa süre geçti, iddianameden tarihi eser kaçakçılığı iddiası kendiliğinden dosyadan çıktı. Doksan beş gün içerde yattık, suçsuz olduğumuz  anlaşılınca, biz çıktık.Bu olay benim hayatımın dönüm noktasıdır ve  asıl mücadele benim için o zaman başladı. Çünkü bize hırsız damgası vurulmaya çalışıldı. Namusuma, şerefime leke atıldı. Bu benim için çok önemli bir konu idi benim için onur herşeyin üzerindedir. “

“ŞEREFİM İÇİN GAZETE KURMAYA KARAR VERDİM”

 Yurt dışında Yüksek lisans yapan Oğlumun yüksek lisansını bitirmesine bir hafta kalmıştı ki bu olay yaşandı, oğlum her şeyi bırakıp geldi, çocuğumun eğitimi yarıda kaldı, sebep olanları Allah'a havale ediyorum. Oğlum hapishaneye ziyaretime geldiğinde bize dedi ki Baba bu durumu kamuoyuna anlatmamız gerek, bunun üzerine Kenan Beyle ben kendisine bir sayfalık bir ilan yayınlamak üzere gazetelere gitmesini söyledik.Oğlum gazetelerin tamamını dolaştı ve parası ile ilanımızı yayınlatamadık, sadece Hayati Kaynar yayınlarım dedi, onun dışında hiç kimse yanaşmadı. Bunun üzerine gazete kurmaya karar verdim. Konuyu Kenan Bey'e açtım ve dedim ki Kenan Bey bir gazete kuralım, bildiklerimizi yazalım, kamuoyuna paylaşalım, onurumuzu kurtaralım, kamuoyu herşeyi öğrensin, yada bu şehri terk edelim. Şehri terk etmek demek, üzerimize atılan suçları  kabul etmek anlamına gelir, ben bunu asla kabul etmem, zira giydiğim atletin dahi hesabını  verdim. Sağ olsun Kenan Bey gazete kurmayı kabul etti ve işin başında manen Kenan Şara bana büyük destek verdi. Bazı hataları olsa da  karakterli adamdır.Hapisten çıkınca durumu  Yusuf Başkan'a anlattık önce kabul etti, hatta İmar inşaat şirketine bağlı bir şirket adına yapılmasına karar verildi, muhasebeci Fuat Katırcı'ya şirketin olağanüstü kongresinin yapılıp şirket sözleşmesine gazete kurma işinin konulması talimatı verildi. Bunu duyan şer odakları anında Yusuf Başkan'ın etrafını sarıp, onu Yelken kulüp'te bir gece ikna ettiler. Böylece Yusuf Başkan bu işten vazgeçti.

SUAT KILIÇ'TAN YARDIM İSTEDİM VERMEDİ

Yaşananlar karşısın  ben döndüm aileme. Ailemi karşıma aldım ve konuştum, bizim bir birikimimiz var. Biz bu para ile ya iş kuracağız, ya burayı terk edeceğiz, yada gazete kurup şerefimizi kurtaracağız. Ailem bana gazete kurup topluma gerçekleri anlatmanın daha doğru olacağını ve bu konuda arkamda olduklarını söyleyince gazeteyi kendi başıma kurmaya karar verdim. Tabi ben gazeteci değilim. Birkaç arkadaşım dışında kimse bana destek vermedi, herkes bu adam bu işi yapamaz dedi. Ben bu işi bilmediğim  için Suat Kılıç'ı aradım yardım istedim. Bana kalifeyeli adam ver dedim. Bana Adnan bey gazete işiçok pahalı bir iştir sen yapma dedi. Bende Suat Kılıç'a sana gazete kurayım mı kurmamayım diye sormuyorum. Ben bu gazeteyi açacağım bana yardım edeceksen et dedim. Bu zamana kadar bir milyon yüz bin dolar gazeteye para harcadım. Ama  hamdolsun şimdi benden para almadığı gibi biraz daha uğraş versem para kazanır hale gelir, zaten azetecilik yapmak için değil kendimi topluma anlatıp insanların gerçekleri görmeleri için gazete kurduğumdan amacım para kazanmak değildi. Ama bu gün gazetenin geldiği durum ortada. Bölgesinde gazetecilik anlamında liderliğe oynuyor, internet ortamında zaten lider.

Adnan Bahadır Kimdir. İşte Adnan Bahadır'ın kendi ağzından öz geçmişi.“ 1963 Yılında Trabzon'un Of ilçesinde doğdum. Kişinin annesini, babasını ve doğduğu yeri seçme gibi bir lüksü yok . Ama doğduğu yeri de reddi miras yapacak  hali yoktur. Ben de doğduğum yeri inkar edecek şahsiyette değilim. İlkokul 3. sınıf'a kadar  ailecek Of'da kaldık. Daha sonra ailem Samsun'a taşındık. Eğitimimi Samsun Mustafa Kemal İlkokulunda  devam ettirdim. Yine Samsun'da İmam hatip Lisesini bitirdim.  Erzurum İslami Bilimler Fakültesine gittim. Fakat orada devamlılık sorunları var. Benimde çalışma mecburiyetim olduğundan Açık Öğretim Fakültesinden işletme bölümünü kayıt oldum ve başarı ile mezun oldum. 1981 ile 1983 yılında Of'a geri dönerek burada  imamlık görevi yaptım.  1984 yılından itibaren Samsun'da baba mesleği olan müteahhitlik işlerini yaptım. Gençlik yıllarımda ilk adımlarını attığım siyasi hayatımı 1984 yılında  Refah Partisi Samsun İl Yönetiminde aktif hale getirdim. 1984 yılından 1988 yılına kadar yaptığım siyasete ara verdim. 1994 yılında tekrar siyasete geri dönüş yaptım. Bu tarihten itibaren Samsun siyasetinde  aktif roller aldım. Ak Parti'den Büyükşehir Belediye meclisi üyeliği yaptım. Daha sonra bu görevden ayrılarak Denge Gazetesini kurdum. Samsun basınında hatırlı bir konuma gelen Denge Gazetesinde 5 yıldır Samsunlulara hizmet veriyoruz. ''

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
8 Yorum
Pazar Sohbeti Arşivi
SON YAZILAR