Ne kadar muhafazakarız?

 

Sosya/kültürel hayatımızda “Muhafazakarlık”denilince akla din olgusu gelir.Ülke ,10 yıldır; kendini “Muhafazakar-Demokrat” olarak tanımlayan bir anlayış tarafından yönetilmektedir(!).

Açık dillendirilmese de referansı ;radikal İslam'ın,ılımlı İslam'ın, milli görüş'ün “Yenilikçi “ çizgisinin sentezçi yaklaşımı denilebilir.12 Eylül öncesimde olsaydı, ideolojik kamplaşmanın Sağ/sol gruplar içersinde yeri “Sağcı”olarak konumlanabilirdi..

Sol terminolojide ,Solcu kimliği : “İlerici, devrimci, demokrat, aydın, değişimci/ reformist, gelişmeci” kavramları ile karşılanır.Bu kavramlar o kişinin hem tanımı,hem ideolojik kimliği demekti.

Sağ /sağcı tanımlanması,kimliklenmesi ise kendi içinden değil,dışardan yapılmıştı.“Sağcı”bir kişi algısı çok farklı idi:Muhafazakar,mütedeyyin,dinci,dindar,anti-laik ,gerici,yobaz,bağnaz,örümcek kafalı, takunyalı, kabasakal,takkeli/cüppeli, sıkmabaş,üfürükçü,meczup..Hepsi de aşağılayıcı, olumsuz anlam yüklü kavramlardı.

Çocuğa;bu iki kavramdan hangisi olmak istersin? diye sorsan; vereceği cevap bellidir.İşte , Cumhuriyet/Batılılaşma projesi'nin kültürel altyapısı,”Milletleşme süreci”nin kültür/sanat eserlerinin ana temaları ,dine/dindara mesafeli,laikçi yada din karşıtlığı üzerine kurulmuştur. Eserdeki tipler,kahramanlar,karakterler, idoller; din adamlarına karşıdırlar.Toplumun büyük kesimi “Yaban “sayılmıştır.Küçümsenmiş,horlanmıştır.San'at sadece“Solcuların”tekelindedir.Onlar sanatçı, onların yaptıklarının sanat değeri vardır.Benzer konuları, tipleri ,bıkmadan tekrar ederler,ideolojik ,felsefi anlamda beyin yıkarlar.,Avrupa'dan devşirme/aşırma konuları resmi ideollojiye adapte etmekle meşguldürler.“Millilik,özgünlük,yenilik” içeren temalara yer verilmez. Tarihi şahsiyetler kara mizahın konusudur.

Avrupa'da “Aydınlanma”çağın versiyonları, 19 YY 'a Bizde de görülür.Hırıstiyanlık yerini Müslümanlık. Kilise/ papaz yerini ;Cami/Hoca almıştır.Betimlemeler,eleştiri dili ortaktır. Adına “Sosyal ,köy romanı” denilir.Her sanat dalının “engizisyon”undan çıkan mahkumiyet kararı cehalet ,din üzerinedir.Geri kalmışlık,çağdaşlaşmaya engel tek neden İslam dinidir(!).

Bir vakitler Hocasının ayağından sıçrayan çamurdan “onur” duyan bir Padişahtan ;Şeyh Edibali ve Akşemsettin'den feyz alan toplumsal zihniyetten,ne oldu da Kanaat önderlerinin bir “iftar daveti” rejim tehditi sayıldı?Buraya nasıl gelindi?Cevabı , Servet-i fünun ve Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatında/Türk tiyatrosunda yazılan eserlerde görmek mümkündür.

Din adamı Hocalar;kaba sakallı,bol elbiseli,şalvarlı,ökçesiz ayakkabılı,hilkat garibesi tiplerdir. Öğretmen/muallim kelimesi,Hoca'dan farklı anlamdadır.Öğretmene Hoca denemez/denmez.”Hoca camidedir”.Sinema ve tiyatro dilinde aynı jargon geçerlidir.

Din Hocaları:Düzenbaz.Cahil.Hain ve işbirlikçidir.Görüntüsü , “tiksinti “vericidir. Üfürükçüdür. Yalancıdır.Dersleri azap vericidir.Öğrettikleri can sıkar,yarım yamalak,asılsız şeyler, hürafelerdir . Medreseler,tekkeler ,“miskinler “yuvasıdır.Canilerin,asker kaçaklarının sığınağıdır.

Bu güne gelirsek ,Batıcı kesimin Dine algısında bir değişiklik olmamıştır.En son İstanbul'daki eylem TV'deki “Muhafazakar san'at olur/olmaz “tartışması prestij kazanma savaşıdır.

Aynı san'at lobisi ,yine İstanbul'da ” içki” , Kars'ta “Heykel” konusunda benzer infialler sergilemişti. Bugün yine aynı tavır içindeler. İktidara,yerel otoriteye kafa tutması bundandır.Geçmişten gelen geleneksel muhalefetinin doğası bu.Mayası/özü,gerekçesi bu.Hala,geçerliliğini yitirmiş gerekçeler peşinde,değişememenin dayanılmaz hafifliği içindeler.İktidar erkinin karşısına dikilirken ,halkı karşısına aldıklarının farkında değiller.Çoğunluğun muhafazakarlardan,dindar kimlikli bireylerden oluştuğunu,toplumun dindarlaştığını sanıyorlar.Bilmiyorlar ki,bir zamanlar Memlekete “Komünizm geliyor “diye cephe oluşturanlar “selamün aleyküm yoldaş...”selamıyla selamlayanlar “din elden gidiyor”diyen”mürtecilerle meydanlarda kolkolalar.“irtica hortladı/hortlayacak “korkusuyla brifing düzenleyenler nerede?Bütün bunlar sanal/ paranoya sayılırsa şimdi ben“San'at elden gidiyor”diye avazlanıp rol çalanlara şaşarım..Aslında toplumda “muhafazakarlık” adına dünden bugüne değişen bir şey yok.Soygun,talan sofralarında faiz/nema garnitürlü “haram” lokmalar aynı. İktidarın arada bir asabiyetle” çanak yağmacıları”na bindirmesi,Van Minut çekmesi dindarlara mesaj içindir. Yoksa,İktidarın Ülkeyi muhafazakarlaştırmak gibi bir derdi yok.Derdi ,dinsel içerikli tartışmalardan nemalanmak.Mahalle baskısından söz edilen bir yerde 40 yıldır kıblesi ”muvazaalı” camide ibadet yapılır mı? Üniversitesinde araştırma yerine “Güzellik yarışması” yapılır mı? Haram/helal gıda tartışması sürerken “1800 adet domuz çiftliğine” teşvik verilir mi?Resmi nikahtan önce “dini nikah” kıydın, diye İmam efendinin yakasına yapışan hukuk , “Amca'nın öz yeğenine enses nikah”kıymasına aciz kalıyorsa,İçki satışında,uyuşturucu yaşının ilköğretim çağına indiğini geçtik;görevi başında öÖğretmeni, Doktoru boğazlıyan kara vicdanlıları da geçtik,ithal avratla fuhuşun “arz-talep” dengesinin önü alınamıyorsa,ne kadar Muhafazakarız?Bence,işaret parmağın birinci boğumu kadarcık! Yola devam...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Anayol Arşivi
SON YAZILAR