Lapa Lapa Kar Yağıyor Üzerime

Sevgiliyle el ele kırlarda dolaşırken, otların ve çiçeklerin koynuna birlikte uzanıp, utangaç bir telaşla gizlice öpüşürken… Sırtınızı toprağa yaslayıp, başınızı usulca sevgilinin koynuna bırakıp, hayallere dalarken ve kır çiçeklerini boynundan koparıp, dünyanın en güzel armağanı olarak sevgiliye sunarken her şey kirlilikten ne kadar uzak ve her şey ne kadar güzel öyle değil mi?

Az sonra gökyüzü, " seni seviyorum " diye haykırıp gürlediğinde ve yeryüzüne olan aşkını damla damla çoğaltarak, yağmurlarla ilan ettiğinde ve aşkın yollarında özgürce ilerleyip, kuruyan toprakların, çatlayan gövdesinden içeri sızarak, yüreğinin tam ortasına bir çağlayan gibi düştüğünde ve toprak yeni baştan, hayata ve aşka merhaba dediğinde, gökyüzünün mutluluktan şimşekler çakarak, yağmur ve bulutlarla halaya durmasına sakın şaşırma.

Derler ki; dünyanın gelmiş, geçmiş ve hala yaşanmakta olan en eski ve en büyük aşkı gökyüzü ile yeryüzü arasında yaşanan aşktır. Gökyüzü, geceler ve gündüzler boyu hiç durmaksızın yağmurlarını, rüzgârlarını ve güneşini en güzel aşk hediyesi olarak yeryüzüne sunar ve havalar soğuduğunda kara dönüşür ve tane tane uçuşarak yeryüzünün üzerini bembeyaz ve tertemiz bir yorgan gibi örtermiş. Yeryüzü de aşk yağmurlarıyla ıslanıp çamura dönüştüğünde, güneşle birlikte en güzel çiçeklerini açar ve en güzel kokularını ve meyvelerini gökyüzüne armağan olarak sunarmış...

Ve bu aşk öyle ölümsüz, öyle büyük ve öyle yasa dışı bir aşkmış ki; yeryüzünün bütün ağaçları, dalları ve çiçekleri yer çekimi kanununa karşı gelerek, gökyüzüne ulaşmak ve bulutlara karışmak için, her mevsim mutlaka bir yerlerde açar ve hep yukarıya, sevgiliye doğru uzanır dururlarmış...

Aşk paylaşmaktır. Yeryüzü ve gökyüzü bütün güzelliklerini ve en güzel anlarını insan sevgililerle paylaşırlarmış. “Seni seviyorum” demek zordur. Ama doğanın bize armağan olarak sunduğu bir çiçeği dalından koparıp sevgiliye sunmak, bir deniz kenarında dalgaların sesini ve martıların çığlığını dinleyerek ve güneşin batışını izleyerek bir şiir güzelliğinde sevgilinin elini tutabilmek ve romantik bir cesaretle “seni seviyorum” diyebilmek kolaydır.

Ve yeryüzü ve gökyüzü bütün aşkların şahididir… Aşk"ta yaşanan acıların da…

İnsanın insan olma sürecinde, insanoğlu ve kızı olarak, ( daha çok da üretim araçlarına sahip olan insanoğlu olarak ) "insanın insana kul, köle olduğu ve paranın insan aklına hükmettiği " modern çağa ulaştığımızı ilan ederken, bir yandan da hiç umursamadan soluduğumuz havayı, içtiğimiz suyu, yaşadığımız doğayı, paylaştığımız sevgiyi, aşkı ve dokunduğumuz, ulaştığımız her şeyi barbarca kirleterek katlettik... Ve kendi ellerimizle " modern " ama barbar bir çağ yarattık.

İnsanlığımızın ortak mirası olan ve Dünyanın bütün güzelliklerini bize armağan olarak sunan doğamızı ne yazık ki insanlığın kendine yabancılaşmasına, köleliğine ve sömürüsüne dayanan Kapitalist sistemin aşırı kar hırsı ve dünyamızı kendi aralarında pay etme savaşları yüzünden,  barbarca katletmelerine ve kirletmelerine seyirci kaldık. Ve aslında kirlenen biz olduk.

Petrolü, elması, altını, parayı... İnsandan daha değerli ve daha kutsal sayarak ve en değerli şeyin insan olduğunu ve diğer değerlerin, sadece insan yaşamının basit birer parçası olduğunu unutarak insan olan yanımızı ve aklımızı kirlettik.

Ve insan olarak, yüz yıllardır sadece maddi değerlerimizi değil, aynı zamanda manevi olan değerlerimizi de kirlettik.

İnsanlık tarihini kirlettik mesela... Hem de tarihi acımasızca çarpıtarak... İnsanlığın gerçek tarihi yerine, yalan ama resmi olan tarihi yazarak... Ve çocuklarımızı resmi tarihi yalanlara inandırarak...

Mevsimleri, günleri, ayları kirletiyoruz mesela... Gök kuşağına düşmancasına, bütün renkleri kirletiyoruz... Beyazı, Maviyi, Yeşili, Kırmızıyı, Sarıyı ve hatta Siyahı bile kirletiyoruz artık.

Sözler kirleniyor mesela... Ve oluk oluk yalan akıyor insan sohbetlerinden.

Gerçekler çarpıtılınca, yalan üzerine kurulunca yazılar, yazılar kirleniyor mesela... ve okudukça kirlenen biz oluyoruz aslında...

Köşelerinde kalemlerini satışa sunuyor bazı yazarlar... Ve kalemler kirleniyor mesela.

Savaşlarla, barışı kirletiyoruz mesela... Irak'ı, Filistin'i, ülkemizi… Ve dünyanın dört bir yanını...

Afrika'yı kirletiyoruz mesela... Kara derili kardeşlerimizin açlıktan gebermesini, bir film gibi kayıtsızca izlerken...

Ve asıl önemlisi, yüreğimizdeki aşk bahçesini kurutarak, aşkımızı kirletip duruyoruz mesela... İçimizi kemirip duran şüpheler ve ihanetlerle.                Birazdan gökyüzünde şimşekler çaktığında... Yağmurlar damla damla toprağa düştüğünde... Ve gökyüzü gürleyerek "seni seviyorum " dediğinde yeryüzüne... Hep birlikte el ele tutuşarak sokağa çıkmanın, yağmurun altında sırılsıklam ıslanmanın ve içimizdeki kirden sonsuza kadar arınmanın... Şimdi tam zamanıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi
SON YAZILAR