KARARTILMIŞ GÜNLER

Fakat bütün bunlar insanların kaçtıkları ölüm korkusundan başka nedir ki? Elbette temiz yaşamak, temiz kalmak için tüm önlemler alınmalı, ne gerekiyorsa yapılmalıdır. Peki, temiz yaşamak sadece mikroplardan arınmak, virüslerden korunmak mıdır? Sadece maddi olarak düşünürsek öyledir. Oysaki insanı ve yaşadığı olayları hiçbir zaman tek boyutlu, tek nedenli olarak düşünmek doğru olmaz. Dünya genelinde insanlığın yaşadığı bulaşıcı hastalıklar, yaşadığı helakler, büyük olaylar hepsinin maddi yani görünür bir sebebi varken bir de manevi yani görünmeyen bir nedeni vardır. Tüm tarihi gerçekler bunun böyle olduğunu göstermektedir.

Gerçekte kalbin verimliliği, ruhun temizliği dürüst ve adil olmakta yatmaktadır. İnsanlar gerçek çıkarlarını bilmedikleri için kendilerine kötülük yaptıklarını fark edemiyorlar. Yaşamak adı altında kendine savaş açmış insanoğlu. İnsanoğlu fikri olarak temizlenip ve kalbi olarak aydınlanıp faydalıyı ve zararlıyı ayırt ederse gerçek çıkarını kendine ve tüm insanlığa iyilik yapmak olduğunu anlarsa o zaman korkularından emin olabilir. Virüsün ve mikrobun aydınlanmış, temizlenmiş bir insana yapabileceği fazla bir şey yoktur. Çünkü ölüm bir yok oluş değil ki. Tam tersine yeni bir hayatın başlangıcıdır. Temiz olanlar için bir korku değil bir umuttur. Dünya acılarından, dünya dertlerinden, sorunlarından tam bir kurtuluştur.

Her zaman hüzün kelimesi ile yan yana düşen bir kelime olmuştur Karantina. Şimdi yine tarihte olduğu gibi geleceğimizdeki aydınlık günleri karartan öldürücü bir virüs ile yan yana geldi. Son zamanlarda dünyanın yaşadığı kâbusu özetleyen iki kelime var. Coranavirüs ve karantina. Karartılmış günlere döndü karantina altındaki dünya.
Peki, karantinaya alınınca her şey bitiyor mu? Daha doğrusu mesele sadece maddi kirlerden, biyolojik kirlenmeden, hastalık yapan mikroplardan kurtulmak mıdır? 

Hiçbir olay tek boyutlu, tek nedenli değildir. İnsanoğlu her zaman yapıp ettiklerinin, söyleyip yaptıklarının, susup yapmadıklarının karşılığını bir şekilde görmektedir. Nitekim insanlık tarihinde helak olan onlarca kavim ve topluluk bulunmaktadır. Bu toplumları kimi zaman zulüm ve haksızlıkta sınırı aştıklarından, kimi zaman inkâr ve inançta sapkınlıklarından, kimi zaman da yaşadıkları sapkın hayatlardan dolayı helak olup yok olup gittiler. Bu helakler kimi zaman rüzgârla, kimi zaman yağmurla, kimi zaman yer hareketleriyle gerçekleşmiştir. 

Sözde modern, sözde medeni olarak bilinen, öyle kabul edilen çağdaş dünyamızda işlenen zulüm ve haksızlıklar, yaşanan açlık ve katliamlar, yapılan işgal ve tecavüzler tarihteki hangi helak olayının sebebinden daha masum, daha küçük, daha sıradan olabilir? Dünya jandarmalığına soyunan sözde medeni dünyanın hak ve adalet savunucusu batının savaşlarda öldürdüğü milyonların, işgal ve baskılarla aç ve susuz bıraktığı milyonların günahının daha küçük olduğunu kim söyleyebilir. Günümüzde milyonlarca insana uygulanan zulüm, işgal, ölüm, katliam, soykırım, tecavüz, işkence, sürgün, zindan, kan dökme, gasp, açlık, susuzluk ve her türlü adaletsizlik tarihteki hangi helak olayının sebeplerinden daha masumdur. Böyle olduğunu aklı başında hangi insan söyleyebilir?

Tarihteki bazı ölüm sebeplerinin günümüzde toplu ölümlere neden olan virüslere benzediği söylenmektedir. Kimi zaman zulüm ve katliam yapıp azgınlaşan kavimler kendilerini yakalayan kuvvetli ses ve haykırma ile yok olup gittiler. Kimi zaman zorbalığı ve kan dökmeyi günümüz batı zihniyeti gibi meşru sayan topluluklar rüzgârla birlikte yok olup gittiler. Kimi zaman yeryüzünde kendilerinden daha güçlü bir şeyin bulunmadığına inanan, inkâr ve puta tapıcılıkta ileri giden topluluklar beklemedikleri bir şekilde kuşların attığı küçücük taşlarla ekin yaprakları gibi yok olup gittiler.

Siyasi, askeri ve ekonomik güçlerine güvenerek zulüm, haksızlık, katliam ve sömürüde ileri giden, üstünlük taslayan bütün herkes, bütün sistemler bir gün tümden yok olup gidecekler. Elbette en kötü, en şiddetli azapla karşılaşıp en derinden yaşamak zorunda kalacaklar. Güç, kuvvet ve üstünlükte çok ileri gidip kendini Tanrı olarak ilan eden Firavun sonunda bir avuç suda nasıl boğulduysa; halkına zulüm ve katliam yaparak haddini aşan Nemrut’u bir sinek burnundan girerek nasıl öldürdüyse muhakkak ki çağdaş firavunlar ve çağdaş nemrutlar da aynı şeklide helak olup yok olup gidecekler. Bunun nedeni bir virüs de olabilir, bir sinek de olabilir, bir karınca da olabilir.  

Çünkü insan başına gelen iyi ya da kötü her şeyin, tüm yapıp ettiklerinin sorumlusu kendisidir. ‘‘İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu; böylece Allah, dönüş yapsınlar diye işlediklerinin bir kısmını onlara tattırıyor.’’ (Rum Suresi-41)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsmail Okutan Arşivi
SON YAZILAR