Semiha Sandıkçı

Semiha Sandıkçı

KANIT

Yüzyılın en acı, en vahşi, en kural tanımaz, en insanlıktan yoksun manzaralarını iki ayı geçkin süredir izliyoruz.
Bu yakıcı vahşetin sıcaklığı kilometrelerce uzakta olan bizleri, vicdanı olan, insan olanı da yakıyor. Gazze 'de masumlar bir mezar taşı olmadan hatta bir mezarı olmadan ölüyorlar.
Gazze'de okulları hastaneleri bombalayan, binaların yüzde 60'ını yıkan İsrail, Filistinlileri mezarında dahi rahat bırakmıyor. Ölen Filistinlilerin mezarlarını tanklarla ezip, taşlarını dümdüz ediyor.
Bu nasıl kindir anlamak mümkün değil. İsrail kendi tarihi travmasının acısını yanlış insanlardan çıkarıyor.
Sanki Filistinliler onların topraklarına çökmüş, istila etmiş, sanki Filistinliler onlara yetmiş yıldır eziyet etmiş ,kendi evlerinde askerleriyle esir almış, sokakta kafasına göre vurmuş, tutuklamış. Sanki Filistinliler gece vakti evlerini basıp çocuklarını alıp bilinmeze götürmüş. Sanki Filistinliler onları mülteci kamplarına hapsetmiş, her sokağını, evini kameralarla izleyip, her birini fişlemiş.
Yavuz hırsız ev sahibini bastırır hesabı, İsrail arsızca , kudurmuş köpek gibi 73 gündür bombalıyor, öldürüyor, soykırım yapıyor, savaş suçları işliyor. 7 Ekim'den bu yana Gazze'de öldürülenlerin sayısı 18 bini aştı. Şu ana kadar 8 bini ÇOCUK,6 bin 200'ü kadın,300 sağlık personeli,32 sivil savunma görevlisi ve 89 gazeteci öldürüldü.
51 bin kadar yaralı varken, enkaz altında ve yol kenarlarında 7.500 civarı kişinin cesedine halen ulaşılamadığı bildiriliyor.
Bir rakama sığdırılan hayatlar olarak göçüp gidiyorlar bu dünyadan.
Okulları vuruyorlar ne okuyan bir öğrenci ne de okutan bir öğretmen kalmasın diye, hastaneleri vuruyorlar hastalar iyileşmesin, doktorlar da iyileştiremesin onlar da ölsün diye. Gazetecileri vuruyorlar ki dünya onların yaptığı haberler, çektiği görüntüler sayesinde yaptıkları vahşeti görmesin, duymasın. İsrail kendi yalanını, algısını rahat yapabilsin diye. İsrailin bilinçli, nokta atışı bombalama yaptığı kesinleşti artık.
Hamasla değil, sivillerle savaşıyor. Bu artık aşikar. Mülteci kamplarını vuruyorlar, oralara baskın yapıp rastgele silahsız, tehlike teşkil etmeyen insanları kafasına göre öldürüyorlar.
İnsanlara güvenli bölge diye zorla güneye sürdüler, şimdi oraları bombalıyorlar. Toplu katliam yapıyorlar ve onlara dur diyecek bir sistem yok dünyada, onları yaptıklarından dolayı cezalandıran, engel olan bir sistem yok. Ondan cesaret alıyorlar.
Ve en büyük gücü İsrail ve hamisi ABD, Müslüman coğrafyadaki müslümanların bölünmüşlüğünden alıyor. Yıllardır sindirdikleri, böldükleri, dağıttıkları ve istedikleri kişilerle yönettikleri müslüman ülkelerden.
Kini gözünü karartan İsrail'in, kendi insanı bile umrunda değil artık. Beyaz bayrak sallayan üç İsrailli rehineyi bile vurdu. Sonra "yanlışlıkla vurduk" diye umursuzca açıklama yaptı.
Geçtiğimiz gün AA foto muhabiri Mustafa Haruf görevi sırasında İsrail polisleri tarafından tekmelenerek, darp edildi. Aldığı ağır darbeler nedeniyle ambulansla hastaneye kaldırıldı.
Onlar gazetecilere düşman, özellikle Türk gazetecilere ve AA üyelerine. Çünkü;
AA (Anadolu Ajansı) savaşın başından beri kanıtları topladı. İsrail'in kadın ve çocuk ayrımı gözetmeksizin, binlerce sivili katlettiği saldırılara başta Batılı ülkeler olmak üzere çoğu ülke sessiz kalırken, bir çoğu da "delil yetersizliği" tezini ileri sürdü. Söz konusu iddialar üzerine AA, saldırıların başından bu yana önemli bir görev üstlenen foto muhabirleri ve kameramanların görüntülerini uluslararası hukukta delil olması amacıyla kitaplaştırma kararı aldı.
Uzman bir ekip tarafından Türkçe, İngilizce, Arapça hazırlanan kitap "KANIT" ismiyle yayımlandı.
Bu çok önemli bir çalışma.
Türk medyası gerek kamu, gerekse özel kanallarıyla, ajanslarıyla sürecin başından beri delil niteliğinde belgeleri kayıt altına alıyor. Hukukçular da bu belgeleri dosyalayarak uluslararası ceza mahkemelerine taşıyor.
Bu mahkemeler başlasa dahi sonuçlanması yıllarca sürebilir. Bu dünya güçlünün yönettiği, güçsüzün ezildiği, görülmediği bir yer.
Ama bu demek değil ki çabamız olmayacak, Nemrut'u yıkan da bir minik sinek değil miydi? Gayret yoksa başarı da yoktur.
Bu zulme devletler etkisiz kalıyor ama her milletten halkların tepkisi ses getiriyor. İnsanların desteği çok kıymetli. Destek için sokağa çıksak ne olur, boykot yapsak ne olur, paylaşım yapsak kaç kişi görür demeyin.
Unutmayın kelebek etkisini, küçük bir hareket öngörülemeyen büyük sonuçlar doğurabilir. Derin bir karanlıkta küçük bir fener nasıl büyük bir aydınlık sağlarsa, her birimiz bir kanat çırpsak, bir fener yaksak dalga dalga yayılırız okyanuslarda.
Bu yapılanlar ilerleyen yıllarda Tarih sayfalarında yazılacak. İsrail'in soykırımı, zalimliği tarihte yerini alacak.
İsrail kendi sonunu kendi hazırlayacak.
Allah'a güveni ve teslimiyeti sayesinde Filistin özgür olacak.
Ve bir sabah gelecek kardan aydınlık.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Semiha Sandıkçı Arşivi
SON YAZILAR