Gece ve gündüz

Genç bir hanımın eşi, görevi gereği sık sık evinden uzak yerlere gitmek ve oralarda uzun müddet kalmak zorundaydı. Öyle ki evinde geçirdiği günler, bu uzun iş seyahatlerinin yanında çok az bir zamandı. Genç hanım için bu duruma alışmak zamanla mümkün olmuşsa da özellikle eşinin eve dönmesine yakın günlerde, onu beklemek dayanılmaz bir hâle geliyordu.
İşte öyle günlerden birinde, genç hanım çok sevdiği bir aile dostunu ziyarete gitti. Bu yaşlı, tecrübeli ve çok tatlı bir teyzeydi ve genç hanım için onunla sohbet etmek, her zaman içini ferahlatan bir şeydi.
Bir yandan çaylarını yudumluyorlar, bir yandan da uzun uzun sohbetler ediyorlardı. Bir ara genç hanım:
“Eşim bir hafta sonra gelecek. Onu neredeyse üç ay oldu görmedim. Ama sadece on beş gün kalacak. On beş gün, nedir ki? Göz açıp kapayana kadar geçiyor. Sonra da tekrar gidecek.”
Genç hanımın hüzünlendiğini gören tecrübeli teyze, gülümseyerek ona şöyle dedi:
“O vakit sen, o on beş günün gecesini ayrı gündüzünü ayrı say kızım. Böylece, otuz gün eder. Birbirini seven kimselerin gecesi ayrı bir gündür, gündüzü ayrı bir gün.”
Bu ilginç tavsiye, genç hanımın yüzünü güldürmeye ve hüznünü dağıtmaya yetmişti.
Harika yemek
Aşçılığıyla ün yapmış yaşlı bir kadın, akşam yemeğine gelecek olan oğlu ve yeni gelini için yine mutfağına kapanmış, yemek yapıyordu. Aynı akşam yemeğe eski bir aile dostu da davetliydi.
Beklenen misafirler gelip sofraya oturduklarında çok şaşırtıcı bir durumla karşılaştılar. Yaşlı kadının o gece yaptığı yemekler değme oburların bile iştahını kapatacak kadar berbattı. Tatlılar un kokuyordu, patatesler yanmıştı, köfteler ise neredeyse hiç pişmemişti. Oğlu, yeni gelini ve aile dostu, kadıncağıza durumu fark ettirmemek için ellerinden geleni yaptılarsa da yemek sırasında pek iştahlı göründükleri söylenemezdi.
Nihayet yemek bitti ve yeni evli çift annelerinin ellerini öperek evlerine gittiler. Aile dostları ise biraz daha kaldıktan sonra gitmeyi düşünüyordu. Oğlu ve gelini gittikten sonra, yaşlı kadına:
“Senin harika bir aşçı olduğunu adım gibi biliyorum. Bana söyler misin, bu geceki yemekler neden o kadar kötüydü? Bence ya hastasın ya da bir sorunun var.” dedi.
Yaşlı kadın gülümseyerek cevap verdi:
“Hayır, hiçbir şeyim yok. Kasten yaptım. Bu yemekten sonra oğlum asla ikide bir annesinin yemeklerini hatırlatıp karısının kalbini kıramayacak.”
Sevgi Öykülerinden aldığımız bu iki sıcak öyküyle bu kış günlerinde biraz sıcaklık iletmek istedik sizlere. Umarım faydalı olmuşuzdur. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsa Abanoz Arşivi
SON YAZILAR