Miraç Öztürk

Miraç Öztürk

Ey CHP’liler rakı değil iftar sofrası kurun !

"Hadi, toparlanın gidiyoruz" diye bağıracak CHP'nin Değerli İl Başkanı Hüseyin Değerli...

Saatine bakacak öğlen sıcağında, başında beyaz bir fes ile, "Cuma vakti geldi söyleyin partidekilere de insinler aşağıya, bıraksınlar çay içmeyi… Oruç  beynime vurmuş zaten"

Olmaz olmaz demeyin, vallahi de billahi de dünden sonra artık bu diyaloglara hazır olmak lazım…

CHP"de takiyecilik  dönemi başladı…

Duyduk duymadık demeyin…

CHP"nin Gandi"si Kemal Kılıçdaroğlu dün patlatmış bombayı.

Açıklamasında bir de tüm CHP'lileri zan altında bırakmış resmen…

"Referanduma kadar rakı sofraları değil, iftar sofraları kurun" diye talimat vermiş il başkanlarına, belediye başkanlarına...

Yani öyle bir laf etmiş ki, tüm CHP'liler sanki her akşam rakı sofrası kuruyor, geceyi pavyonlarda geçiriyor, namazla niyazla, oruçla işi olmuyor gibi...

Hiç de öyle değil aslında…

Gerçi bir anlamda da doğru bir tespit ama parayla imanın kimde olduğu nasıl ki belli olmazsa, bu CHP içindeki "dini bütün" insanlar için de fazlasıyla geçerli bir durum...

Ne CHP"liler tanıyorum namazında niyazında, dürüst, namuslu, yalanla yanlışla, parayla pulla, haramla işi olmayan “gerçek CHP"li”…

Ötekilerini de tanıyoruz tabi ki…

Neyse onları başka zaman yad ederiz…

***

Kılıçdaroğlu, yaptığı açıklamayla aslında ne kadar "kısa vadeli" bir politika izlediğini gösterdi herkese.

Yani Türkiye'ye Başbakan olmak isteyen bir "liderin", "Rakı içmeyin, zem zem için, haydariyi bırakın hurmaya girişin, rakı masalarında fıkralar anlatarak makara yapmayın, gidin camide sohbetler katılın" demesi, popülist, çıkarcı ve tam tabiriyle takiyeci politikanın bir ürünü.

Günü kurtarmanın yani...

Oysa ki, CHP'nin Baykal döneminden kalma eksik yanlarını tamamlaması gereken Kılıçdaroğlu, tam aksi bir politika izleyerek, hem kendi seçmeninden fazlasıyla uzaklaşıyor hem de partililerine "zoraki" görevler addediyor...

Baykal döneminde ne istiyordu insanlar, ne eksikti ?

Şu an partinin en üst kademelerinde yer alan isimler ne diyordu, nasıl eleştiriyorlardı Baykal"ı ?

Parti içi demokrasi...

Başka?

Düşünce özgürlüğü...

Başka?

Sağa doğru gidiş, sosyal demokrasiden sapma ve faşizme varan açıklamalar...

Peki Baykal"dan sonra gelen Gandi Kemal ile birlikte değişen ne oldu?

Parti içi demokrasi dünden beter...

Tüm Baykalcılar, başta Samsun olmak üzere tüm illerden teker teker tasfiye edildi...

Hatta bırakın tasfiyeyi, zorla istifa ettirilecek düzeye getirildi…

Hiç değilse Baykal, seçim yaptırırdı...

Yani seçilen adayı Baykal belirlerdi ama delegeler de oy verirdi...

Düşünce özgürlüğünde bir değişim var mı ?

Vallahi hangi partiliyle konuşsak dert yanıyor...

Mesela kimse Değerli Başkanı eleştiremiyormuş, geçtiğimiz yazımızda bahsettiğimiz olaylardan kaynaklı...

Baykal döneminde olsa basın başta olmak üzere herkes herkesi rahatlıkla eleştirebiliyordu hiç değilse...

Gelelim asıl olaya...

Dedim ya, eskiden sağa doğru bir yöneliş vardı CHP"de diye...

Bu CHP içerisindeki önemli bir kesimin de tepkisini çekiyordu...

Hatta hiç unutmam, DSP'de İlkadım İlçe Başkanlığı yapan ve geçen yerel seçimlerde de DSP'den Büyükşehir Belediye Başkan adayı olan Ceyhun Karamangil partisinden istifa edip, CHP'ye geçtiğini herkesten önce ilk bana açıkladığında, "Ceyhun abi millet DSP'den istifa eder, kendine daha solda yer alan bir parti bulur, sen DSP'den istifa ettin, gittin sağcı bir partiye üye oldun" demiştim...

Gelelim bugüne...

Dedim ya, Baykal döneminde sağa yöneliş vardı...

Gandi Kemal geldi, yön değiştirdi...

Yıllarca, "şeriat geliyor" diye yırtınan sosyal demokratları silip attı bir kenara, "AKP'lilere camileri bırakmayacağız" dedi ve verdi talimatı: "CHP'liler ilk hedefiniz camilerdir ileri"

Haydi buyrun şimdi Cuma Namazı"na…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Miraç Öztürk Arşivi
SON YAZILAR