Emekli…

*Emeklilik günlerinize dönük ne hayalleriniz vardı?
- Fotoğraf  makinesini omzuma asıp Türkiye"yi karış, karış dolaşacaktım.
*Hayallerinizi gerçekleştirebildiniz mi?
-Nerede, emekli olalı iki sene oldu daha iki semt öteye gidemedim.
*Neden?
-Dalga mı geçiyorsun, bu emekli maaşıyla eve zor gidiyoruz…
*Avrupalı emekliler dünyayı karış, karış geziyorlar ama…
-Ama ben, Türkiye emeklisiyim.
Temel ihtiyaç maddelerine uygulanacak zamların otomatik"e bağlandığı günümüz Türkiye sinde emekli maaşları ve ücretler komik artışlarla yol aldığından, mutlu azınlığın dışında kalanlar semt pazarlarının artıklarıyla  idare etmek zorundalar…
Yukarıdaki sekiz satırlık söyleşi ulusal bir TV kanalından alıntıdır. Bir çok emekliye uzatılan mikrofona hep şikayetler yağdı, tabiî ki baş konu emekli maaşıyla geçinmenin imkansızlaştığı idi.
Çalışırken alınan maaşın büyük bir bölümünün emekli olunduğunda kesintiye uğramasının mantığı nedir?
Yani emekli olununca paraya olan ihtiyaç azalıyor mu? Efendim, şartlar malum devlet baba bu kadarına yetişiyor, üretmeyen insan bulduğu ile yetinsin demek sosyal devlet babaya doğrusu yakışmıyor…
Bir tarafta mutlu azınlığın sürdüğü sefa, diğer tarafta büyük bir çoğunluğun çektiği cefa. Bir zamanlar orta direğin varlığına inandırılmıştık, bu söylemle mutlu olanlarımız vardı. Şimdiler de ise otomatik zamlara yerinde sayan maaş ve ücretlere rağmen, enflasyonun  yerinde saydığına inandırılıp mutlu olmaya yönlendiriliyoruz…
 Otuz yıl emek ver didin, çalış hayaller kur. Sonra hayallerinin altında kal ve ezil. Bizde emekli budur…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi
SON YAZILAR