Semiha Sandıkçı

Semiha Sandıkçı

DUYGUSAL YOKSUNLUK

Dünyamızın,yaşantılarımızın,ihtiyaçlarımızın değişmesiyle birlikte beklentilerimiz, duygularımız da değişikliğe uğradı.Derinleşti ve yalnızlaştı.Tükenen herşey gibi bizleri besleyen değerler,maneviyatlar tükenmeye başladı.Herşey değişikliğe uğrayabilir,bitebilir ve yeniden başlayabilir tabiki ama önemli olan o değişim ve boşlukların yerini nelerin dolduracağıdır.Eğer sizi tatmin eden , besleyen birşey bulamazsanız yerini yoksunluk ve çöküş alır.Bir kurt gibi kemirir.

 İnsanlar artık daha çok yalnızlıktan,duygusal acıdan, boşluk hissinden,anlamsızlıktan ve üzüntü duygusundan şikayet ediyor.Duygsusal yoksunluk,sevilme ve ilgi ihtiyacının başkaları tarafından yeteri kadar karşılanmadığı inancıdır.Kimsenin sizinle yeteri kadar ilgilenmediği ve hissettiklerinizi anlamadığı düşüncesidir.

 Size bakacak önem gösterecek dokunma, sarılma gibi fiziksel ilgi gösterecek kimsenin olmadığı hissi olarak ilgi yoksunluğu,kim olduğunuzu ve nasıl hissettiğinizi anlamaya çabalayacak ya da sizi gerçekten dinleyecek kimsenin olmadığını düşüncesi empati yoksunluğu,size yol gösterecek ve koruyacak kimsenin olmadığını hissetmeniz de korunma yoksunluğu olarak ifade edilebilir.

 Bu duygulara sahip kişiler bazen aşırı fedakârlık gösterebilirler.Kendi hissettikleri eksik duyguları, ihtiyaçları karşısındaki kişilere fazlaca vermeye kalkabilirler.Bu durumun içindeki kişi için, dengede olması gereken duygusal alış veriş terazisindeki dengesizlik aleyhine olacak şekilde gerçekleşir.Çünkü kendisini unutturacak fedakârlık zamanla karşılık bulamadığında yoksunluk duygusu yaşatır.

  Eğer sevdiği, önem verdiği kişiye bunu belli etmez, ihtiyaç duyduğu desteği görmezden gelmeye çalışırsa,bu kaçış sonunda kendini unutulmuş bulabilir, daha da o boşluk içinde kaybolabilir.

 Bazıları içinde yalnızlık çekici gelebilir.Karşılık bulacağınıza dair umudu olmadığı için yakın ilişkilerden kaçınabilir.Bazıları da bunun tam tersine duygusal ihtiyacının giderilmediği taktirde aşırı talepkâr olabilir, istediğini elde edemeyince öfkeyle davranır.Duygusal ihtiyaçlarının karşılanması onların doğal hakkıdır ve bu hakkı alma konusunda oldukça ısrarcıdır.Fakat bunu talep ederken karşısındaki kişinin duygularını önemsemezler.Bencil olurlar.

 Bazıları da aşırı muhtaç görünerek,küserek, ağlayarak ya da hastalanarak bu ilgiye sahip olmaya çalışırlar.Karşı tarafın ilgisizligini felâket olarak görürler.Bilinçli ya da bilinç dışı yaparlar bunu.

  Duygusal yoksunluğun temelleri çocukluk döneminde atılır.Eğer anne ve baba soğuk ve duygularını göstermeyen birisi ise yaterince sarılıp,fiziksel şevkat göstermediyse güven temelleri atılamamıştır.

 Çocuklukta daha önemli ve değerli görülen başka bir neden ile( diğer kardeş ya da evde hasta, bakıma muhtaç biri gibi) sevildiğini ve değer verildiğini hissetmemiş olabilir.

 Anne ve baba belki de çalıştıkları için çocuğa ihtiyaç duyduğu zaman ve dikkati yeterince verememiş, dinlememiş, anlamamış olabilir.

 Anne baba zor durumlarda yeterince avutamamış,destek vermemiş olabilir.Çocuklukta acıyla başetmeyi, gerektiğinde yardım istemeyi öğretememiş,hayatında yönünü bulma konusunda yeterince rehberlik edememiş olabilir.Bu da kişide karar vermede zorluk yaşamasına neden olabilir.Ya da anne babadan biri veya ikisi küçük yaşta kaybedilmiş olabilir.

  Duygusal yoksunluğu hisseden kişiler karşısındaki kişiye ihtiyaçlarını dile getirmeli,hissettiklerini paylaşmalı.O anlasın diye beklememeli,"ben söyledikten sonra ne anlamı var"diye düşünmemeli.Çünkü insanların düşünce okuma yeteneği yoktur.Davranışlar da her zaman doğru sinyali vermeyebilir.Anlatmaz ise anlaşılmadığını düşünür,hayal kırıklığı yaşayabilir.Bunu bir zayıflık olarak görmemeli, güçlü durmaya çalışmak, duygusal acıyla arasına duvar örmek olur, yıkılırsa yine altında kalan kendisi olur.

 Karşısındaki kişiden uzaklaşmak, içe kapanmak da doğru değildir.Bu durum arada soğukluğa sebep olur.Yeterince ilgi göremediği için karşıdaki kişiyi suçlamak da , ilişkiyi çıkmaza sokar.Duygusal ihtiyacın kızgınlık ve ısrarla karşılanmaya çalışılması, karşı tarafla çatışmadan başka bir işe yaramaz.İki taraf için de yıpratıcı olur.

 Sevilmek,ilgi görmek, anlaşılmayı beklemek doğal duygusal ihtiyaçlarımızdır.Bu ihtiyaçlarımızı sağlıklı yollardan giderebilmeyi, ihtiyaçlarımıza göre eş seçmeyi,bu ihtiyaçlarımızı doğru üslupla dile getirmeyi öğrenmek lazım.Anlatmayı,anlayabilmeyi,sabretmeyi,kendimizi bizi manevi yönden besleyecek yollarla avutabilmeyi öğrenmek lazım.

  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Semiha Sandıkçı Arşivi

KANIT

18 Aralık 2023 Pazartesi 13:57
SON YAZILAR