Bu ne zulüm böyle? -II-

Bunlar kana susamış insanlar. Bildikleri tek şey öldürmek, yok etmek… Kendi dışındakilere şans tanımamak. Öldürmeye hedeflenmiş robotlar vardır ya. Kendinden olmayan her şeyi yok ederler. Bu namus fukaraları da işte öyle! Yakmaya, yıkmaya, öldürmeye, yok etmeye gelmişler. İnançları onlara bunları emrediyor.

   Adamlar yaptıkları zulümleri örtmek için her türlü hileye, hurdaya başvuruyorlar. Yardım yapanlar silah kaçakçılığı yapıyormuş! Askerlerine saldırmışlar. Onların sularını işgal etmişler. Dünyayı etkilemeye, yanlış yönlendirmeye çalışıyorlar. Bağlantıları kesiyorlar. Dünyaya bilgi akışını kontrol ederek kendilerini masum göstermeye çalışıyorlar. Hem suçlu hem güçlü rolüne bürünmüşler. O kadar zulüm karşısında bir özür yerine hakaret edecek kadar da yüzsüzler! Masum rolü oynayabilecek kadar da rol yapabiliyorlar. Kuzu postuna bürünmüş yırtıcı kurt, bunları tanımlamakta çok yetersiz kalır. Kendilerinin yaptıklarının binde biri kendilerine yapılacak olsa neler yaparlar acaba? Bunlar insan değil ki! İnsani kurallardan anlamamaları doğal. Bunlara farklı kurallar uygulanmalı. Bunlara alttan alarak yaklaşılmamalı.

   Televizyonlara çıkıp pişkin pişkin kendilerinin haklı olduklarını savunabiliyorlar. Konuşabilecek sözler bulabiliyorlar. Utanmıyor, sıkılmıyorlar. Utanmak, sıkılmak insan hasletleridir gerçi. 

   Müslümanlar kendi aralarında çok merhametlidirler. Ancak kâfirlere karşı da çok şiddetli olmalıdırlar. Şiddeti durdurmak için bunu yapmalıdırlar. Allah"tan aldıkları bir görev aşkıyla bu şiddeti karşılıksız bırakmamalıdırlar.

   İnsanlık çok ciddi bir imtihan vermektedir. Bu imtihandan şu an için bir sonuç alırsak hiç de iyi bir durumla karşılaşmayız. İnsanlık imtihanı adım adım kaybediyor. İnsanlık bu imtihanla eriyor adeta. Karne zamanı gelmeden bir silkinme, bir kendine gelme, bir ne olduğunu hatırlama, bir yeniden doğma yaşanmalıdır. Yanlışla başlanıp yanlışla devam edilmektedir. Bu yanlış gidişata bir an önce dur denmelidir. Güzel bir nesil kaybolup giderken bir tarafta, diğer güzel bir nesil diğer tarafta acı bir imtihan veriyor. Eğer sessiz kalmaya devam ederse bu nesle güzel yakıştırmasını nasıl yapabileceğiz? Zulüm karşısında sesiz kalınabilir miydi?

   Paylaşım sitelerinde İsrail malları alınmaması salık veriliyor. Buna uyalım da kendi kuyumuzu kendi ellerimizle kazmayalım. Masum insanlara sıkılacak bir kurşun da biz vermeyelim zalimlerin ellerine. Ödediğimiz paralarla şamarı kendi yüzümüze yemeyelim. Sokaklarda bu olay lanetleniyor. Tepki görüyor. İnsanların biraz daha uyanmasını sağlar bu tarz etkinlikler. Bunlar bir şeydir. Ancak çok şey değildir. Her şey hiç değildir. Mallarını da almayalım. Bu da yapmamız elzem olan bir davranıştır. Boynumuzun borcu olarak bakmalıyız bu işlere. Bunları yapıp görevimizi eda etmiş olarak saymamalıyız kendimizi. Görevimiz bu kadarla sınırlı değildir dostlar! Kul olmak bu kadar kolay değil! İmtihanı başarıyla geçmek bu kadar çalışmakla olmaz. Sınıf atlamak bu kadarla mümkün olamaz.   

   Biri parmak kaldırıp ne zaman bir söz isteme cüretini gösterecek? Olayın öyle değil de şöyle şöyle yapılması gerektiğini söyleyecek dünyaya? Yazılan yanlış tarihi düzeltecek. Yanlış çözümlerin(!) hatta düğümlerin doğru çözümünü örneklerle insanlığa anlatacak. Bekliyoruz yıllardır…      

   Bu zulüm hep böyle mi devam edecek? Ey dünya, ey siyaset, ey politika, ey liderler, ey başbakanlar, ey cumhurbaşkanları!.. size soruyoruz. Bu zulüm hep böyle devam edecek mi? Ne yapacaksınız bu zulmü durdurmak için? Bir nesil göz göre göre yok oluyor. O nesille birlikte bir tarih yok oluyor. Kaybolan tarihle birlikte tarihe şahitlik eden nesil de siliniyor insanlığından. Bıçak kemiğe dayandı ifadesi çok yetersiz kalıyor bu durumu izah etmek için. Birileri bir an önce bir şeyler yapmalı. Bekliyoruz. Artık sabırsızlıkla ve çok acilen…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsa Abanoz Arşivi
SON YAZILAR