Şevki Yıldırım

Şevki Yıldırım

Bu ne yaman çelişki!

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (omü) Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı'nca silah ruhsatı alan veya yenileyen kişiler üzerinde yapılan araştırmada, insanların geçim sıkıntısı çekmesine rağmen silah aldığı tesbit edildiği açıklanmıştı birkaç ay önce.

Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından Samsun İl Emniyet Müdürlüğü'ne silah ruhsatı almaya ve ruhsat yenilemeye başvuru yapan kişiler üzerinde bir araştırma yapılmış. 317 kişiye, gelir düzeyleri, neden silah almak istedikleri, medeni halleri, silahın çapı, fiyatı, nerede sakladıkları gibi değişik sorular sorulmuş. 'Ruhsatlı Silah Edinme Amaçları Ne Kadar Gerçekçi' adlı araştırmada ilginç sonuçlar ortaya çıkmıştı. Sonuçları değerlendiren Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ahmet Turla ruhsat almak veya yenilemek isteyen 317 kişiye çeşitli sorular sorduklarını söyleyerek, "Gelir düzeylerine baktığımızda 317 kişinin yüzde 81. 2'si 600 TL'nin üstünde, yüzde 12'sinin 300-600 TL arasında ve 6. 8'inin 300 TL'nin altında aylık kazancının bulunduğunu belirledik. Yani yaklaşık yüzde 19'luk bir kısım asgari ücretin altında gelirle geçinmeye çalışıyor. Bu kişilerin yüzde 91. 8'inin evli, yüzde 90'ınında çocuk sahibi olduğunu düşündüğümüzde insanların ailesini geçindirmekte zorlanmasına karşın tabanca almak için ciddi bir miktar para ayırmaktan çekinmediklerini görüyoruz" demiş hatırlarsanız. Sonra da soruları cevaplandıran kişilerin yüzde 58'nin silahı korunmak amacıyla aldığını ileri süren Ahmet Turla, "Bu kişilerin de yüzde 85.9'u, 9 milimetre çapında silahları tercih ediyor. Bu çok ilginç bir sonuçtur. Eğer can güvenliğinizin olmadığını düşünüyorsanız daha küçük çapta bir tabanca alırsınız" diye konuşmuş.

HANİ YA ÖRGÜTLENMEYMİŞŞ!

DİSK Karadeniz Bölge Temsilcisi Fahrettin Çankaya dün bir açıklama yaptı. Ve "AKP 12 Eylül rejiminden aldığı yasalara yamalar yaparak sendikalar üzerindeki baskısını arttırmaya çalışıyor." dedi. Yani, hükümetin özellikle kıdem tazminatında değişiklik ve esnek çalışmayı devreye koymak için aba altından sopa göstererek toplu sözleşme yetkisinde yüzde 10 barajını devreye koymak istediğini belirterek, Uygulamayla yaklaşık 30 sendikanın baraj altında kalacağının altını çizdi. DİSK'in de yetkisini düşürmeye çalıştığını dile getirdi. AKP hükümetinin çalışma hayatında tam anlamıyla kaos yaşanacak bir uygulamaya imza attığını söyleyen DİSK Karadeniz Bölge Başkanı Çankaya, "Toplu İş İlişkileri Kanunu çıkmadan işkolu istatistiklerinin SGK verileri açıklandı. Toplusözleşme yetkisinde yüzde 10 barajı düşürülmeyince bir çok sendika yetkisini kaybedecek. Bu durumda da, toplu iş sözleşme yetkisi için gereken yüzde 10 barajını aşmak birçok sendika için zor görünüyor.DİSK bu tehditle ilk kez karşılaşmıyor. 40 yıl önce de bizi yok etmeye kalktılar. Bir Çalışma Bakanı çıktı, DİSK'in çanına ot tıkayacağız dedi. Ama Türkiye işçi sınıfı ve onun öncü gücü DİSK, 15-16 Haziran direnişiyle bu girişime yanıt verdi. Bize en büyük darbeyi 12 Eylül faşizmi ile vurdular. Esir aldılar, kapılarımızı kilitlediler. Onlar tarih oldu, biz hala ayaktayız" diye konuşsa da, sendikalar açısından durum gerçekten vahim. Çalışma Bakanlığı'nın SGK kayıtlarına göre artık 100 sendikadan sadece 12 sendikanın toplusözleşme yapma yetkisi kalacak, 88 sendikanın toplusözleşme yetkisi olmayacak. Bu durum işçilerin yüzde 64'ünün toplusözleşme yapamayacağı anlamına geliyor. Bu süreç, onlarca sendikanın küçülerek kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kalmasına yol açacak. Hani çalışanlar birden fazla sendikaya üye olabileceklerdi. Hani, nerde verdiğin sözler diyecek kimse de mi yok? Bak hazır Mehmet Altan bile uyanmışken.

MEHMET ALTAN UYANDI MI?!

Mehmet Altan bakın neler anlatıyor. Star Gazetesi'nden kovulduktan sonra; "Basın, parasını halktan veya habercilikten kazanmıyor. Gazeteler, satış fiyatlarının çok üstünde maliyete sahip. Para daha ziyade nüfuz ticaretinden ve ilandan kazanılıyor. Parayı gazetecilikten kazanamayınca oyunun kuralını parayı veren belirliyor. Bu da gazeteciliği öldürüyor ve talimat gazeteciliği devreye giriyor... Bu gazetecilik de, besleme basının varlığını pekiştiriyor. Çünkü talimat gazeteciliği, saygınlığı ve tutarlılığı yok ediyor. Gerçek gazetecilik olacaksa, medya ilkelerine göre hareket edeceksin, askere veya siyasete göre değil... Bir kere oto-sansür var. Gazetecilerin konuşabildikleri ve konuşamadıkları var. Biraz önce bahsettiğimiz, hükümetin bugüne kadarki olumlu adımlarına hiç yakışmayan, olmaması gereken ama gittikçe artan konuların altı çizilmiyor. Mesela, Deniz Feneri hakkında bir haber bulacak olursanız eğer, bu ancak savunma düzeyinde bir yazı olur, haber olmaz. Bu konu, Uludere ve şike gibi bir tabudur. Hükümet neye kızıyorsa, oraya oto-sansür giriyor. Meslek ilkeleri yerine 'hükümet buna kızar, buna kızmaz' anlayışı devreye giriyor... Mesele, Türkiye'nin 2012'de geldiği nokta. İleri demokrasi diyerek, eskiden askerlerin istemediği, şimdi de siyasetçilerin istemediklerinin yazılamadığı bir noktaya doğru hızla sürüklenmesi… "Aa, böyle bir şey varmış" denilecek, ilk defa rastlanılan bir şey değil ki bu. Önemli olan baskı, sansür ve oto sansürün ayyuka çıkması. 12 Eylül rejimini demokratikleştirmek yerine onu “ele geçirmeye” öncelik verince, yönetim zihniyeti de bundan fazlasıyla nasibini alıyor… Evren'i yargılarken,12 Eylül'ün devletin çatısını oluşturan anayasası başta olmak üzere 600 yasasını da dinamitlemeyince, Evren'i yargılıyoruz ama 12 Eylül rejimini tüm varlığıyla yaşatmaya da devam ediyoruz…“Eski rejim” yeni ellere geçiyor izlenimi bundan dolayı yaygınlaşmakta…" Okuyorsunuz değil mi arkadaşlar. Okuyor ve anlıyorsunuz değil mi arkadaşlar, neler oluyormuş da sizin ruhunuz duymuyormuş!!

İNTERNET CAFE

Psikolog Suna Tanaltay'a göre; Bilgisayar, yaratıcı insan gücü için iki tarafı keskin bir kılıç gibi. Kitlelere ulaşabilmenin hızı ve yararının yanı sıra insanoğlu'nun yaratıcı aklı ve sevgiye açık yüreği bilgisayarın baskısı altına girer. Ayrıca küçücük bir mekana kendimiz kapatmak niçin? Yalnız adamın "yüz yüze" söyleyemediği duygu ve düşüncelerini evrene sracıdır bilgisayar. O bizi değil, biz onu yönetmeliyiz.
Bunları niye yazdığıma gelince, önüme düşen fotoğrafta Yakakent'ten bir internet cafede çocukları görmemdir sebep. Aman çocuklar dikkatli olun. Çiçeği bilgisayarda koklayamazsınız!

TEMEL

Temel 60 katlı bir gökdelenden aşağı düşmüş. 50,40,20,10,5, 4, 3, 2 derken 1. kata geldiğinde aklından şu geçmiş: "Allah'ım sana şükürler olsun. Bu kata kadar ölmeden geldiyesem zaten 1. kattan düşsem de ölmem"

ELLEŞME

Prof Ahmet Nesin'in bir yazısını okudum internette. Başlığı şöyle: "AKP ikiye mi bölünüyor?" Gülen Cemaati ile R.Tayyip Erdoğan yanlıları birbirlerinden kopuyormuş(!)

Rahmetli gazeteci kardeşim Berat Yurdakul'u hatırladım. Oğlunu memleketi Sinop'a götürmüş. Sahilde dolaşırlarken oğlu bizim Berat'a seslenmiş:
"Baba, Baba.. Bak teyyare geçiyor!" Berat oralı bile olmamış:           "Elleşme oğlum, bırak geçsin!"
Bunu pazar günü yayın hayatına başlayan Yurt Gazetesi köşe yazarı İsmet Solak'ın köşesinden aktardım

GÜZEL SÖZ

"Fransa'nın yazı da, kışı da yoktur. Ahlâkı da yoktur. Bunların dışında şahane bir ülkedir ve genelde fahişeler tarafından yönetilir."
(Mark Twain)

AYRICALIK!

CHP İlkadım İlçe Sekreteri Hikmet Göral, "Partililerimizin, CHP'ye sahip çıkmaları bizleri fazlasıyla mutlu etti. Çünkü CHP'li olmak ayrıcalıktır" demiş. Sekreter Göral'ın bu açıklamalarını dün sözde CHP tandanslı bir gazetede okudum. Bu ayrıcalığın nedenini merak ettim ve haberi okumayı sürdürdüm. "Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İlkadım İlçesi'nde bulunan 50 mahallenin delege seçimleri parti binasında yapılmaya devam ediyor." sözlerinden ayrıcalık şifresini çözmeye çalıştım.  21 Ocak'ta başlayan ve 18 Şubat'ta sona erecek bu seçimlerde 400 delege belli olacak. Sayın Göral, "CHP'ye sahip çıkan üyelerimiz sayesinde delege seçimlerini yapıyoruz. Delege seçimlerinde partililerin desteğini arkamızdan görmekten son derece mutluyuz. Seçimlere katılım üst seviyede olduğu için tüm partililerimize sonsuz teşekkür ederim. CHP'li olmak ayrıcalıktır" diye konuşmuş.Ayrıcalıklı partililere selam olsun..


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şevki Yıldırım Arşivi
SON YAZILAR