BİR AVUÇ FINDIK BİR AVUÇ ÜZÜM KURUSU

Nerden bilebilirdim ki o kadar çok yürüyüp acıkacağımızı, yol arkadaşım çantasına bir avuç fındık, bir avuç kuru üzüm koymuş yürüyüp acıktığımızda çıkarıverdi çantasından. Öyle iyi geldi ki anlatamam size, hiç bu kadar lezzetli fındık içi ve üzüm kurusu yememiştim sanki. 

Tamı tamına on sekiz km yolu yürüdük beraber, gölün etrafı ormanlık alan baharın gelmesiyle çiçeğe durmuş yanı başımızda ki erik ağacı, yabani badem ağaçları çiçeklerle donanmış çimenler papatya kokuları sarmış her yanı yürürken izliyoruz gölün kenarında yüzen ördekleri diğer tarafta uçuşup duran serçe kuşları sen ne güzel şeysin doğa öğle, üstümüzde gökyüzünde bulutlar yağmur yüklü güneş izin vermiyor yere düşmesine. 

Yola uzanmış heybetiyle yatıyor karabaş köpekleri ben korkarak geçiyorum yanlarından hiç istiflerini dahi bozmadan yatıyorlar öyle ağaçların gölgesinde. Daha ileri vardığımızda kocaman paçalı tavuklar giriyor kadrajımıza bembeyaz  kar gibi tüylerinde benekler var bazılarında durup biraz seyrediyorum tavukları horozları eski günler geliyor aklıma küçükken köyde beslediğimiz hayvanlar geldi aklıma nasılda sahiplenip hepsine teker teker isimler koyardık ilk ineğimizin adı saltanattı ve tek varlığımız oydu sütünü sağar ve sütten yapılabilecek bütün ürünleri yapardık ihtiyaçlarımızı karşılamak için. 

Hayat ne garip Ankara’da Eymir Gölü etrafındaki yürüyüşüm bir anda Artvin'de çocukken yaşadığım hatıralarla süsleniyor, gözümde canlanıyordu. Sekiz yaş neredeydi kırküç yaş nerede , hiç unutmaz mı insan  çocukluk anılarını? Yoldaşımın sesiyle anılardan uzaklaşıp dalıyorum yine Eymir Gölü'nün sazlıklarına bak diyor şurada kaplumbağa var tam karşımda beliriveriyor kaplumbağa pati pati yürüyor sazlıklar arasında. Bu yürüyüş çok iyi gelmişti bana iki buçuk saat yürüyüp sohbetler etmiştik, turumuzu tamamladığımızda açlıktan takatimin kalmadığını fark etmem uzun sürmedi eve gitme vakti gelmişti, bu ikinci gidişimdi Eymir Gölü'ne.

İlk geldiğimde tam teşekküllü gelmiş yürüyüş sonrası yemeğimizi gölün yanı başında yemiş tavla bile oynamıştık, eve dönüş yolu uzadıkça uzuyordu gözümde takatim kalmadığı an eve varmıştık bile neyse ki evde yemeğimiz vardı  yiyip içip kendimize gelmiştik nihayet . Dönüş vakti gelmişti bir anı daha biriktirmiştim hatıralara hoşça kal eymir gölü , hoşça kal Ankara yine beklerim her zaman gel diyen bir yoldaş uğurlar beni.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Filiz Yeni Arşivi
SON YAZILAR