Şevki Yıldırım

Şevki Yıldırım

Başlarken...

Ve aleykümselâm sevgili Denge Gazetesi okurları. Sizlerle zaman zaman hasbıhal edeceğiz. Eğer uygun görür, beni de aranıza kabul ederseniz. Sizlerin de katkı ve destekleri ile Arka Oda'mızı çekip çevireceğiz el birliği içinde.. Sizden gelenlere daha çok ağırlık vereceğiz yerimizin yettiğince, dilimizin döndüğünce...
Arka Odamızı açıyoruz. Bu odanın tefrişinde sizler de katkı vermelisiniz ki,hep birlikte zevk alabileceğimiz güzel bir mekan olsun.
Haydi başlayalım öyleyse..

FARELER VE İNSANLAR!

Duvardaki çatlaktan bakan 
fare, çiftlik sahibi ile karısının
bir paket açtıklarını gördü
"İçinde yiyecek mi var?'"
derken ..
Bir baktı ki
fare kapanı!!.
Hemen bahçeye koşup, alarmı verdi :
Evde kapan var! Evde kapan var!'
Tavuk gıdaklayıp ,
kafayı kaldırdı ve,
'Bay fare", bu sizin için ciddi
bir sorun olsa da şahsen, beni ilgilendiren
bir tarafı yok ne yazık ki! .
Fare dönüp bu sefer koyuna,
"Evde kapan var,
evde kapan var"! dedi.
Koyun konuyla ilgilendi ama, kendi hesabına
'Üzgünüm bay fare, vah, vah 
emin ol senin için dua edeceğim" dedi.
Fare bu kez öküze yöneldi:
"Evde kapan var!"
"Evde kapan var!"
diye bağırdı nefes nefese.
Öküz:  'Wow, Bay Fare, Senin için üzüldüm,
ama burnumu sokacağım bir şey değil.' dedi. 
E farenin de  başını eğip,
gitmekten başka çaresi kalmamıştı... 
yalnızlık ve terkedilmişlik hisleri içinde,
fare kapanı ile artık....tek başına başa
çıkmaya çalışacaktı!.
O akşam evde, alışılmamış bir ses duyuldu.
Sanki bir kapan, avının üzerine kapanmıştı. 
Sese koşan çiftçinin karısı, karanlıkta kapana,
zehirli bir yılanın kuyruğu kaptırdığını görmemiş.
Yılan da kadını ısırmıştı..
Çiftçi karisini hemen hastaneye götürdü,
Karisi eve ateşli ve hasta olarak döndü.
Eeeeeeee ateşli insana ne verilir??
sıcacık bir tavuk çorbası!!!.
Tavuk hemen kesilmiş ve acilen pisirilmis! 
Ama kadın hala iyileşmiyormuş,
Eee eş dost ahbap, gelince hasta ziyaretine,
çiftçi de sofraya koyunu çıkarmak
zorunda kalmış!!!. Ama çiftçinin karisi iyileşmemiş;
ölmüş!!!!!.
Aman ne kalabalık gelmiş cenazeye,
ne kalabalık!!! 
Bu sefer de konukları,
doyurmak için kesilen öküz olmuş....
Fareye de olan biteni
deliğinin ardından izlemek kalmiş!....

Onun için bir daha,
seni ilgilendirmeyen bir sorun
karşına çıkarsa... bir düşün!!!
Birimiz tehdit altındaysak,
hepimiz risk altındayız.
Bu hayat denen yolculukta 
Birlikte yol almaktayız..
Birbirimizi kollayıp,
güç ve güven paylaşmalıyız.

UNUTMA. . . . . .

HEPİMİZ, BİRBİRİMİZİN  HALI TEZGAHINDA
HAYATİ ÖNEMİ OLAN İPLİKLERİZ!!!! 
VE ŞÖYLE YA DA BÖYLE,
HAYATLARIMIZ BİRLİKTE DOKUNUYOR.

***
MÜHENDİS OLMAK FARKLILIKTIR!!

Üç işletmeci ve üç mühendis iş icabı trenle bir seyahate çıkacaklardır. Tren garında üç işletmeci üç bilet aldığı halde, mühendisler yalnızca bir tane bilet alırlar. İşletmeciler bunun sebebini sorduklarındaysa, "bekleyin ve görün" derler. Trene binerler, bir süre sonra üç mühendis kalkıp beraberce tuvalete gider. Kondüktor gelir, üç işletmeciden üç bileti aldıktan sonra tuvaletin kapısını çalar, "biletiniz lütfen" der. Mühendislerden biri eliyle bileti dışarı uzatır.
İşletmeciler de bunu görürler. Artık taktiği kapmışlardır. Dönüş zamanı gelmiştir, yine tren garındalardır. İşletmeciler gidip bir bilet alırlar. Bakarlar mühendisler bu sefer hiç bilet almıyor, şaşkınlıkla yine sebebini sorarlar, "bekleyin ve görün" der yine mühendisler.
Yolculuk başlar. İşletmeciler beraberce kalkıp tuvalete giderler, ardından da mühendisler de karşısındaki tuvalete. Kondüktörün gelmesine yakın, mühendislerden biri dışarı çıkar, karşıdaki tuvaletin kapısını tıklatıp "biletiniz lütfen" der. Açılan kapıdan bir el bileti uzatır. Bileti alan mühendis diğer tuvalete geri girer

***
ŞİMDİ GÜLME ZAMANI!!
Kaynana gelinini alır karşısına.
 Bak kızım benim 3 halim var.
 1.Gülü göğsüme takarsam o gün sinirliyimdir.
 2.Gülü kulağıma takarsam o gün orta halimdeyimdir,
 3.Gülü başıma takarsam o gün iyi halimdeyimdir.

 Sıra geline gelir;
 Bak anne der ,benim 1 halim var.
 Sigaramı yakarım, bacak bacak üstüne atarım.
 Sen gülü k.çına da taksan ben yine bildiğimi
 yaparım.
(Bunları bana İmdat Kıdık kardeşim gönderdi. Sizden de gelebilir. Bekliyoruz efendim)
***

BÖYLE SÖYLEMİŞ BİRİ
'Zevkleri daha zevkli hale getirmek için kısa tutun.'
Charles Buxton

***
BİR FOTOĞRAF

İŞTE O KADIN!

Geçenlerde (geçenlerde ama baya geçenlerde) gazetelerde çıkan bir haberde  CHP'den istifa ederken "İlkesiz bir il yönetiminin hem partime hem de genel başkanımıza zarar verdiğini düşündüğüm için istifa ettim" diyen yönetim kurulu üyesi Şaziye Altınkaya. 

 

Bilindiği şekilde Cumhuriyet Halk Partisi Samsun İl Yönetim Kurulu üyeliğinden istifa eden Şaziye Altınkaya, partisinin zarar görmemesi için istifa ettiğini söylemişti. Altınkaya, yaptığı açıklamasında CHP İl Başkanı Halil Türk yönetimindeki, il başkanlığına da eleştirilerde bulunmuştu. CHP'den istifa eden Şaziye Altınkaya, yönetimi 'ilkesizlikle' suçlayarak, "Ben 10 yıldır partimin her kademesinde görev yapmış ve CHP terbiyesiyle yetişmiş bir partili olarak, verdiği kararların arkasında duramayan ilkesiz bir il yönetiminin hem partime hemde genel başkanımıza zarar verdiğini düşündüğüm için istifa ettim. Ayrıca altına imza atılmış kararları uygulayamayan diğer il yönetimindeki arkadaşlarımıda partinin önünü açmak üzere istifaya davet ediyorum" demişti.

Sonra CHP'nin il Başkanı Halil Türk de sessiz-sedasız bıraktı görevini biliyorsunuz. Yerine de Mehmet Bank, yönetimdeki arkadaşları tarafından seçilmiş. Mehmet Bank, Hail Türk Yönetiminde Basından sorumlu Başkan yardımcısıydı. Oysa CHP teamüllerine göre başkan ayrılınca yerine Örgütlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı getiriliyordu.Çünkü Genel Merkez öyle buyuruyordu.Tüzük tartışmaları olsa bile.. (Bakınız: Naci Altuncu'nun Başkan vekili oluşuna)

NOSTALJİ

HADİ BEEE..

Ateist adamın biri evrimin yarattığına inandığı güzellikleri görmek için ormana gider.
O güzelliklerin içinde bir de ayı da bulunmaktadır. Kalmaz açtır da üstelik.
Adamı kovalamaya, adam da kaçmaya başlar.

Ayının pençesi ensesine indi inecek duruma geldiklerine "Tanrım bana yardım et" diye feryat eder, ateist adam.

Gökyüzünden bir ışık belirir, bir ses yankılanır:
"Sen bana inanmazdın şimdi yardım mı istiyorsun!”
Adam, "Haklısın, bu kadar yıldan sonra dindar olmam abes olur ama senden ricam, ayı dindar olsun” diye yalvarır.

Aniden ışık kaybolur ve ayı pençesini indirir ve der ki:
"Tanrım, senin rızkınla orucumu açıyorum, hamdolsun verdiğin nimetlere"…

SİNOP'TAYDIM

Bayram günlerini, birkaç gün öncesiyle doğduğum yer olan Sinop'ta geçirdim. Sinop'ta doğdum ama, Sinop'a kalbimi kaptırdım. Benden size tavsiye; Sinop'u görmeden ölmeyin! Bir kente aşık olmak ne demekmiş; o duyguyu ancak güzeller güzeli Sinop'ta yaşarsınız... Doğasıyla, insanıyla. Ben buraya "Yeryüzü Cenneti" diyorum. Lakin Cennette ne ararsan bulunur da, Sinop'ta bayramda fırınlar açık değildir ekmek bulunmaz. Eczaneler nöbettedir ama, hangisinin nöbetçi olduğunu öğrenmek zordur. İşte böyle benim Yeryüzü Cennetim!

SOYADI!!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Şevki Yıldırım Arşivi
SON YAZILAR