Prof.Dr.O.İmamoğlu

Prof.Dr.O.İmamoğlu

Atatürk Gençlik Ve Spor

      1896-1898 Manastır Askeri İdadisinde, 1898-1902 İstiklal Harbiye Mektebinde, 1902-1905 Harp Akademisinde devrin gereği  Askeri sporlarla uğraşmıştır. Askerlik hayatında başladığı ve ömrünün son yıllarına kadar fırsat buldukça sürdürdüğü binicilik, İstanbul'da geçirdiği yaz tatillerinde yorgunluğunu gidermek için uzun süre Florya da devamlı olarak uğraştığı yüzme ve zaman  zaman da kürek sporları yanında, hafif jimnastik egzersizleri de yapardı .Bizzat meşgul olduğu spor dalları arasında atıcılık ve güreşte yer almaktadır

      Çeşitli acil memleket meseleleri arasında bile spor yapmayı, sporcularla sohbet etmeyi ve sporcuları seyretmeyi hiç ihmal etmemiştir. Çünkü sporu bir vatan vazifesi saymıştır. Atatürk, spor anlayışını 30 Eylül 1926 günü Ankara'da Türkiye İdman Cemiyeti ittifakı temsilciler heyetine karşı  yaptığı konuşmada :“açık ve kati söyleyeyim ki, sporda muaffak olmak için her türlü yardımdan ziyade, bütün milletçe sporun mahiyeti ve kıymeti anlaşılmış olmak ve ona kalpten muhabbet ve onu vatani vazife telakki eylemek lazımdır”. "Dünyada spor hayatı, spor alemi çok önemlidir. Bu kadar önemli olan spor hayatı bizim için daha da önemlidir." sözleriyle en açık şekilde dile getirmiştir. Mustafa Kemal Paşa, Beşiktaş Jimnastik Kulübü kurucu ve ileri gelenlerinden Ahmet Fetgeri ( Aşeni) ve Fuad (Balkan) beyleri çağırtarak kendilerine: "Sizlerin ve sporcularınızın ciddi çalışmalarını, çeviklik ve maharetlerini uzun zamandan beri büyük bir zevkle ve ayrıca dikkatle takip ediyorum. Spordan mahrum olan bir gençlik nasıl ki vatan müdafaası sırasında müessir olamıyorsa, insan denen varlığın kafa yapısı ne derece tekamül ederse etsin, bedeni inkişafı noksan ve kifayetsiz olursa, o beden o kafayı götüremez, taşıyamaz. Bugün bünyenizde toplayıp ilmi metotlarla yetiştirmeye çalıştığınız bu geçler tam manada fikren ve bedenen inkişaf ettikleri zaman vatan müdafaasında, ilmi sahalarda olduğu gibi spor sahalarında da Avrupalı hasımlarına Türk'ün ölmez gücünü ispat edeceklerdir" sözleriyle sporun Atatürk"ün gözünde her şeyden önce bir "vatan vazifesi" olduğunu anlıyoruz.

       Dünyada ilk defa Beden Eğitimini ülkesinde mecburi kılan devlet adamı dır. Onun “sağlam kafa sağlam vücut da bulunur” sözü genç Türkiye devletinin geleceği için   düşündüğü ana esaslardan biriydi. Çünkü Atatürk"e göre “Türkiye"nin istikbalini idare edecek genç nesiller açık havada, açık meydanlarda yetişeceklerdir”.

 Beden eğitimi ve sporu toplumumuz için gerekli görmesinin temelinde “ Gürbüz ve sağlıklı nesiller Türkiye Cumhuriyetinin mayası olacaktır.” fikri yatmaktadır. Çünkü düşünme gücünü kaybetmemek için beden gücünü kaybetmemek gerekir. Neslimizin sağlıklı ve kuvvetli olması, geleceğe daha güvenli bakmamızı, düşmanlarınıza karşı caydırıcılığımızın artmasını, devletimizin yükselmesini ve varolmasını sağlayacaktır. Nesillerimizin sağlıklı ve kuvvetli olmalarının aracı olarak beden eğitiminin tüm vatandaşlara sağlanmasını gerekli görmüştür. Sağlık yönünden hayat hareket, hareketsizlik ölümdür.  Onun içindir ki, spor faaliyetlerini düzenleyenlere şu prensipleri önermiştir: "Türk sosyal bünyesinde spor hareketlerini düzenlemekle görevli olanlar, Türk çocuklarının spor hayatını yükseltmeyi düşünürken, sadece gösteriş için herhangi bir müsabakada kazanmak emeliyle bir spor politikası oluşturmazlar . Asıl amaç, bütün her yaştaki Türkler için beden eğitimini sağlamaktır, kendine inkılabın ve inkılapçılığın çeşitli ve hayati vazifeler verdiği Türk vatandaşının, sağlığı ve sağlamlığı, her zaman üzerinde dikkatle durulacak milli meselemizdir”.  Sağlıklı ve zinde insanların oluşturdukları topluluklar insan hayatına anlam kazandıran mücadeleleri yapabilirler ve ülkenin sağlık standardı yükseldikçe o ülke insanlarının mutlu bir toplum olma şansları da artar.

Sporun birleştirici özelliğini gençlerin milli heyecan içinde itina ile yetiştirilmesini, bu heyecanların kontrol altında tutularak milli ahlakın zedelenmemesinde hükümetlerin tutumunun  önemini: “ Asıl uğraşmaya mecbur olduğumuz şey, yüksek kültürde ve yüksek fazilette dünya birinciliğini tutmaktır."" Her çeşit spor faaliyetlerini, Türk gençliğinin milli terbiyesinin ana unsurlarından saymak lazımdır.  Bu işte hükümetin şimdiye kadar olduğundan daha çok ciddi ve dikkatli davranması, Türk gençliğinin spor bakımından  da milli heyecan içinde itina ile yetiştirilmesi önemli yer tutmalıdır."" sözleri ile de ortaya koymuştur. Ayrıca Atatürk"ün, Türkiye"nin dünyaya tanıtılmasında ve milli birliğin güçlenmesinde sporun rolüne inandığını “Türk çocuklarına sporun bugünkü tekniğini öğretmek ve bunların bir kısmını bazı törenlerde ve bayramlarda dekor olarak koymak gerekir. Buna lüzum var mı yok mu? gibi soruya şöyle cevap verilebilir. Esasen yoktur fakat hakikati görmeyen cihan nazarında, mevcut ve muhakkak bir hakikati ufak bir örnekle ispat edebilmek için gereklidir” sözlerinden anlıyoruz. Yine 1936 Berlin olimpiyat oyunlarında güreş de Yaşar Erkanın Türkiye ye ilk olimpiyat şampiyonluğunu kazandırıp Berlin olimpiyat stadında Hitleri 100000 kişi ile ayakta istiklal marşımızı dinlemeye mecbur bırakması Atatürk"ü çok sevindirmişti.”Kendin küçüksün ama memleketin için  çok büyük iş yaptın. Artık ismin Türk spor tarihine geçti. Çok yaşa Yaşar” telgrafı ile de bunu açığa vurmuştur. Devrinde sporda başarılı sonuçlar alındığını görmekteyiz. Örneğin İtaya'nın en ünlü gazetelerinden biri de ünlü "Mussolini Kupası"nı kazanan Türk Milli Binicilik Ekibi'ne” Atatürk"ün Süvarileri” adını takmıştı.

  “Spor yalnız beden kabiliyetinin bir üstünlüğü sayılmaz. İdrak ve ahlak da bu işe yardım eder. Zeka ve kavrayışı kısa olan kuvvetliler, zeka kavrayışı yerinde olan daha az kuvvetlilerle başa çıkamazlar. Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaksını severim.” sözleriyle ve Yine Kurtdereli Mehmet Pehlivana,”Seni, cihana ün salmış bir Türk pehlivanı olarak tanıdım. Parlak muvaffakiyetlerinin sırrını şu sözlerinle izah ettiğini öğrendim: “Ben her güreşte arkamda Türk milletinin bulunduğunu ve millet şerefini düşünürdüm” Bu dediğini, en az yaptıkların kadar beğendim. Onun için senin bu değerli sözünü Türk sporcularına bir meslek düsturu olarak kaydediyorum. Bununla senden ve sözlerinden ne kadar memnun olduğumu anlarsın” telgrafıyla günümüz sporcularına da yol göstermiştir.

      Atatürk, Türk geçliğinin " fikren, ,ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli" yetiştirilmesini istemiş, bu nitelikleri taşıyacak olan gençlikten yeni nesil olarak söz etmiş, ve " Müspet bilimlerin temellerine dayanan, güzel sanatları seven, fikir eğitiminde de kabiliyeti artmış ve yükselmiş olan erdemli kudretli bir nesil yetiştirmeyi” öngörmüştür.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof.Dr.O.İmamoğlu Arşivi
SON YAZILAR