Prof.Dr.O.İmamoğlu

Prof.Dr.O.İmamoğlu

Sportif performansda sınırlar

Günümüze kadar atletizm dalında bir Einstein çıkıpda insan performansının üst sınırlarını belirleyemedi. Sporcular: yarışmalara hazırlanma yöntemlerini iyileştirdikçe, beslenme durumlarını takviye ettikçe ve spor dalına uygun doğuştan sporcular bulundukça sürekli dünya rekorları kırılacak mı? İnsan performansının belirli sınırlar içinde bir gerçektir. Hiçbir insanın bugünkü rekorları çok fazla aşabileceği yakın zaman için pek mümkün görülemez. Marice Greene, Atina'da 100 metreyi" 9.79" da koşarak eski rekoru saniyenin beş yüzde biri oranında geliştirerek yeni bir dünya rekoru kırdı. Rekor kırmak zirve sporcuları için hep bir özlem ve belkide bazıları için gerçek olacaktır. Sporcular en iyi şekilde hazırlanırsa belkide bugünkü kırılamaz düşünülen rekorlar aşılacaktır.
     Burda en önemli etken genetik olarak görülmektedir.Bunun için İndiana Üniversitesi'nden spor bilimci Jessus Dapena, " bir atlet kendi ebeveynlerini çok dikkatli seçmeli" demektedir. Son yüzyıl boyunca insan gen yapısında veya özelliğinde çok fazla değişiklik olamadı. Ama atletizme dünyanın dört bir yanından birçok atletin katılması ( ve miktarı artan ödüllerin atletizm daha cazip kılması) sayesinde, yeni rekorlar kırıldı.Gerci genetik açıdan yetenekli olan kişileri belirleyebilmek dünya klasmanında atletler çıkarabilmek için atılacak yalnızca ilk adım. Kaliforniya Eyalet Üniversitesi'nden emekli spor bilim profesörü Michael Yessis, genetik yapının bir atletin kapasitesinin yalnızca  üçte birini belirlediğini ve  doğru antrenman ile bu üçte birlik genetik katkıdan daha etkin yararlanabilecegini öne sürüyor. Yessis'e göre ABD'li koşucular aslında büyük ölçüde genetikleri sayesinde böyle koşabiliyor. Daha fazla bilimsel yöntem uygulandıkça onların daha hızlı koşacaklarına inanıyor. Bu yöntemlerin içinde koşucuların kapasitelerini iki katına çıkaran dayanıklılık antrenmanın yanı sıra "poliometri" adlı bir teknikte var. Poliometri atletin gücünü arttırmayı amaçlıyor. Çünkü bir atlet koşarken( yarısı yere iniş yarısı havalanmak için olmak üzere) ayağının saniyenin onda birinin biraz altında süreyle yerle temas halindedir. Poliometri alıştırmaları, atletlerin bu kısa zaman aralığını en verimli şekilde değerlendirmelerine yardımcı olmaktadır.Birçok atlet ise en doğru şekilde beslenemiyor. Her spor dalının kendine özel bir beslenme biçimi vardır.
Rekorların limitlerini söyleyebilmek oldukca zor ve inandırıcıda olamaz. Aşırı derecede bir fark olamayacak belki ama rekorlar saniyenin yüzde bir oranında veya saliseler olarak  gelişebilecektir. Eski rekorları geride bırakmaya aletlerde yardımcı oldu. Örneğin sırıkla atlamacılar çok esnek olan fiberglas sırıkların yararını gördü. Koşuculara ise( daha az ölçüde olsa) daha iyi ayakkabılar yardımcı oldu. Fakat yinede, teknolojik gelişmeler atletlerin temel yetenekleri kadar önemli olamadı.
         En iyi malzeme ve en iyi çalışma yöntemleriyle, Maruice Greene, Michael Johnson yada genetik açıdan yetenekli başka bir atlet en fazla ne kadar hızlı koşabilir? Güç sporlarında kemiklerin ve kasların mukavemeti gibi anatomik kısaltmalarınız vardır. Bir noktaya gelince, belirli bir kuvvet düzeyinde, insan bedeni dayanamaz. Ya bir kemik gibi kırılır yada tendon kopar. Araştırmacılara göre hiç kimse 100 metreyi 9.6 saniyenin altında koşamayacak, 2.5 metreden daha yüksek bir çıtayı aşamayacak;gülleyi ise 23 metre 11 santimden daha uzağa fırlatamayacaktır. Mekanikten çok fizyolojiye dayalı olan, dayanıklılık gerektiren spor dallarındaki limitleri belirleyebilmek  ise çok daha zordur. Çünkü fizyolojik limitleri ölçmek için metabolizmayı hücre düzeyinde ayrıntılı olarak  kavrayabilmek gereklidir.
        Sonuçta, insan performansını belirlemeye çalışan bir çok bilim adamı atletlerin becerileri ile insan bedeninin güçleri karşısında aciz kalıyor. Çünkü temel performans daha yüksek, daha hızlı, daha uzun gibi kavramlarla açıklanabilecek basit bir durum değildir. Belkide kırılması bugün için  öngörülemeyen rekorlar gelecekte kırılacaktır. Hala kırılabilecek rekorlar bizi bekliyor olabilir.  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof.Dr.O.İmamoğlu Arşivi
SON YAZILAR