Anılara yolculuk

Merhaba Sevgili Okurlar;

     Bugün size Sinop'tan yazıyorum. Çocukluğumun, gençliğimin en güzel yılları geçirdiğim sinop'tan. Aslında benm Sinop'lu değilim. Ama 1969 yılınında henüz on bir yaşında iken Sinop Kız Öğretmen Okulu'na öğrenci olarak girdim ve 1976 yılında da henüz çiçeği burnunda 18 yaşına yeni basmış bir genç kız olarak mezun oldum. Tam yedi yılım burada, bu şehirde geçti. Çocukluğumun son yılları, gençliğimin başlangıç yılları. Yani insan hayatının en güzel yıllarıdır değilmi?. Bu benim için değil, herkes için böyledir sanırım.  
     Buraya, neredeyse otuz iki otuz üç yıl sonra yeniden geldim. Çocukluğumu, hayallerimi, genç kızlığımı bıraktığım bu şehire. Hep söylenip dururdum çevremdekilere. Sinop'a gideceğim hem tatil yapacağım, hemde orada anılarımı tazeleyecek hasret gidereceğim diye. Ama çeşitli gerekçeler yüzünden bir türlü nasip olmamıştı. İşte şimdi bu yıl bu zamanda  Sinop'tayım. Kalcağım yere yerleşir yerleşmez, ilk işim eski Okulumu ziyaret etmek oldu tabii. Yedi yıl boyunca içinde, bahçesinde, yemekhanesi, yatakhane'sinde yaşadığım Okulumu ziyaret ettim. Yatılı okuduğum için,  birlikte düşüp kalktığım arkadaşların hayali  öyle belirgin öyle canlıydıki....Onlarla,  onca yıl kardeş gibi, dershanemizi, yemekhanemizi, spor salonumumuzu, kantinimimizi, müzik salonumumuzu, bahçemizi velhasıl her bir köşemizi, yedi yıl boyunca paylaşmış, birlikte çocukluktan genç kızlığa geçmiş yeni İdeal düşüncelerle dolu birer öğretmen olarak çıkmışız bu yuvadan. Evet , evet çok doğru. Ne hayaller  ne İdeallerle çıktığımız bu okuldan, Anadolumuzun çeşitli köşelerine, köylerine Öğretmen olarak atanmış, yıllarca çalışmışız. şimdi düşünüyorum da ... Acaba bu hayallerin ne kadarı gerçekleşti. O yıllardan bu yıllara neler değişti. Daha çok mutluluk daha çok refah geldimi?... Atatürk'çü çağdaş birer öğretmen olarak neler yapabildik. Üzülüyorum. Pek birşey yapamamışız gibi geliyor bana. Ülkemiz'deki insanlar o  günlere göre daha çok mutlu değil bence. Gene yoksulluk , gene cahillik, diz boyu bence. Bunca teknoloji, tüketim araçlarının kol gezdiği bir çağda , insanlık adına, mutluluk adına birşey yok denecek kadar az. Buna sebep tek bir faktör değil tabki... Ama yinede, biz Öğretmen topluluğu olarak,  eğitim öğretim mensubu olarak kendimizde de bir suçluluk payı aramamızı istiyorum. Atatürk ilkelerine daha sıkı sarılsaydık, nemelazımcılık yapmadan sorumluluk duygusuyla daha dikkatli çalışsaydık, belki Ülkemiz bugün başka sosyal özellikler gösterecekti. Herneyse bizler çoğumuz emekliyiz artık. Yeni öğretmenlerimizin daha duyarlı, daha sosyal, daha prensipli çalışmalarını dilemekten başka isteğimiz olamaz...
     İşte böyle ...Yıllar sonra küçük bir tatil için geldiğim bu şehir yine şirin. Yine güzel ve sade..sesiz...Fizyolajik  yapısı aynı yine gündüzleri denizde yüzerken, akşamları çaybahaçelerinde elimde elimde külahta bir dondurmayla geziniyorum, çocukluğum,  gençliğim  hayallerimi arıyor gibiyim. Biraz ürkek, biraz mahçup, biraz mahsun...

       Hepinize sevgiler perşembeye görüşelim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi
SON YAZILAR