Büyüme Çocuk

Merhaba Sevgili Okurlar,

Dünyaya geldiğimiz ilk gün, en saf en doğal en insancı halimizle yaşadığımız gündür. Tertemiz maddi ve manevi yönde belirlenmemiş duygulardan uzak...

Daha sonra, önce çocukluğumuzu yaparız. Anakucağının, babaocağının sevgilisi, güvenliği içinde yaşama dair davranışları öğrenirken yavaş yavaş farkında olmadan kirlenmeyede başlamışızdır artık.

O temiz çocukluk ruhu, insanlara katıksız güvenme duygusunu, şu yaşam dediğimiz değişik olayların içinde; çevredekilerden etkilenerek kaybetmeye başlarız. Hayatta kalabşlmek, yahutta kalabilmenin, mutlu rahat olmanın yollarını, merhametsiz olma, çevreye, insanlara, hayvanlara karşı duyarsız kalma şeklinde algılamaya başlarsak artık o sıradanlığa girmişiz, duygusallıktan uzaklaşmaya başlamışız demektir.

Geçen gün küçük kızımla birlikte, dışarı çıkarken kapımızın önünde küçük bir köpek yavrusu bulduk. Nasıl olduysa, bahçe kapısından içeri girmiş, yağan yağmurdan ve soğuktan korunmak için kapının önündeki paspasın üstüne adeta büzüşmüştü. Koyu kahverengi tüyleri pisti ve porsumuştu. Simsiyah, kocaman gözleriyle adeta yalvarıyor, küçük ve kesik volümlerle iniltiye benzer havlamalarıyla sanki "Beni koruyun, açım ve üşüdüm" diyordu.

Küçük kızım en temiz en çocuksu duygularıyla onu kucağına alıp, "Ne olur annne, bu köpek bizim olsun, ona bakalım, onu koruyalım, çok üşümüş, hasta olacak galiba" diyordu. Aslında bir an için aynı duygu ve düşüncellrle dolduğumu hiseetmeme rağmen, yetişkin olmanın sorumluluğunun ve katılığının zırhına bürünerek, "Hayır kızm, o bir sokak köpeği, kimbilir hangi hastalık ve mikropları taşıyor. Biz ona bakamayız. onun sorumluluğu ve bakımı güç olur" diyerek köpeği kucağından yere bıraktırdım. Bu aarada eve tekrar girip köpeğe geçici olarak yiyecek birşeyler ayarlamaya çalışırken düşünüyordum. Ben bu köpeği alsam nasıl bakacaktım.

Bahçede baksam evimiz okul yolunda olduğundan çocuklardan dolayı rahat kalınmazdı. Kah onunla oyun oynamak, kah eziyet olsun amacıyla sürekli rahatsız edilecekti köpek. Geceleri havlayacak komşuları rahatsız edecek düşüncesi de var tabii. Bu yüzden komşularla sürtüşmekte hesaplanmalı.

Onun aşısı, temizliğ... Ya bir kaç günlüğüne bir yerlere gitmiş olsak kime emanet edilecek... Velhasıl.. hep olumsuzluklar. Hayır canım hayır, olmaz bu iş. Ona bağlanmanın, ona merhamet etmenin hiç gereği yok şimdi.

Evdeki akşamdan kalan çorbayı ısıtıp önüne koyduğumda, nasıl keyifle içtiğini, içine zdoğradığım küçük ekmek parçalarını nasılda keyifli hırıltılarla yediğini seyrettiğim bir zaman.

Kızım umutlanıyor, acaba annem bu köpeği alıkoyar mı? diye. Ama ben merhametsiz ve duygusuz tavrımı tekrar takınıyor, onu bahçe kapısının dışına bırakıveriyorum. Bunu yaparken de kızımın yüzüne bakamıyorum. Biliyorum ki o, bana soran gözlerle bakıyor, "Hani anne sen değil miydin bana merhametli ve yardımsever olmalıyız. Biz muhtaç olanlara yardım etmeliyiz, hayvanları sevip korumalıyız diyen."

Ona, okul kapısında bırakırken her zamanki gibi öpmek için sarıldığımda, ağladığını ve baha ıslak kırgın gözlerle baktığını hissettim. Akşam eve döndüğünde de, mutsuz, umutsuz ve herşeye karşı isteksizdi. Bana karşı güvenini yitirmişti sanki.

Ah sevgili yavrum... Çeşitli olaylar ve sebeplerle sende katılaşacak, "hayat, böyle olmayı gerektiriyor" felsefesiyle sorumluluktan kaçma, işin kolayını bulma anlayışıyla çoğu insan gibi duyarsızlaşacaksın.

Hepinize sevgi dolu günler, mutluluklar dilerim...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi
SON YAZILAR