ALLAH’A HAVALE ETMEK…

İnsanlar başlarına bir şey geldiğinde ve içinden çıkılmaz işlerle karşılaştıklarında bela okurlar. Genellikle; “Allah belanı versin, Allah cezanı versin, Allah ıslah eylesin, Seni Allaha havale ediyorum” gibi cümlelerle konuyu Allaha şikayet ederler. Duaya dönüşen bu cümlelerin bazıları beddua, bazıları da duadır. Böyle durumlarda ne yapmak ve nasıl davranmak gerektiği konusunda herkesin üslubu farklıdır. Doğru olan insanlar için duada bulunmaktır. Peygamberimiz; “Zalimlere yardım ediniz” buyurmuştur. Bunu duyan ashabı konuyu Peygamberimize sorarak; “Ey Allahın Resulü zalime nasıl yardım edilir” diye hayretlerini belirtmişlerdir. Peygamberimiz de; “Zalimi zulmünden engelleyin. Böyle yapınca hem onun zulmetmesini engelleyerek günahından vazgeçirmiş, hem de bu vesileyle mazlum olacakları da zulümdan kurtarmış olursunuz” buyurarak konuya açıklık getirmiştir.

Olumsuz insan davranışlarına karşı nasıl tavır alınması gerektiğine örnek olacak bir şekilde Hz. Ali efendimizin, Peygamberimiz tarafından takdir edilmesine sebep teşkil eden bir anekdotu da paylaşmak istiyorum. Hz. Ali’nin Peygamberimiz tarafından çokça sevildiğini ve takdir edildiğini gören sahabe efendilerimiz, Peygamberimize bunun sebebini sormuşlar, kendi aralarında da “Elbette Peygamberimiz Ali’yi sevecektir. Hem damadı, hem amcasının oğlu, hem çocukluğunu yanında geçirmiş yeğeni, hem de ilk Müslüman olan çocuklardandır, bu nedenle de çok sevilip takdir edilmesi doğaldır” diye de değerlendirmeler yapmışlardır. Bu değerlendirmeleri de duyan Peygamberimiz, Aliye karşı sevgisinin farklı olduğunu ama bunun nedeninin söyledikleri olmadığını ifade etmiştir. Tam bu sırada Hz. Ali de oraya gelmiştir. Peygamberimiz Hz. Ali’ye, kendisine birisinin kötülük yapması halinde nasıl karşılık vereceğini sormuş, Hz. Ali de iyilik yaparım cevabını vermiştir. Tekrar kötülük yaparsa diye sormuş, yine iyilik yaparım cevabını almıştır. 7-8 defa aynı soruya aynı cevabı alan Peygamberimiz; “İşte Ali’yi bu nedenle daha farklı seviyorum” buyurmuştur.

Genelde insanlık, özelde Müslümanlar için her konuda rehber Peygamberimizdir. Karşılaşılan olumsuzluklara verilecek tepki yönteminde de Peygamberimizin yaklaşımını örnek almak gerekir. Peygamberimizin müşriklere karşı beddua ettiği bilinmektedir ama bunun sayısı azdır, hem de bu beddualar şahsi sorunlar nedeniyle değil, ibadetinin engellenmesi ve inandığı değerlere küfredilmesi nedeniyledir. Hendek savaşı esnasında namazının engellenmesinden ötürü müşriklere beddua etmiştir. Genellikle Peygamberimizin tarzı, düşmanlarına karşı bile olsa hayır dua etmek olmuştur. Herkes için hidayet ve ibadet duasında bulunmuştur. Peygamberimizin,  az da olsa yaptığı beddualar da, insanlık için yaptığı dualar da Allah c.c. tarafından karşılık bulmuş, dua ve bedduasına konu olan taleplerin teker teker ortaya çıktığı görülmüştür. Peygamberimizin en ağır bedduası; “Allahım bunları sana havale ediyorum” niyazları olmuştur. Kabe’de namaz kıldığı esnada başına ve sırtına deve işkembesini dökenlere yönelik olarak; “Allah’ım bu Kureyş kafirlerini sana havale ediyorum” duasında bulunmuş, adlarını teker teker sayarak; “Allah’ım, Ebu Cehil’i sana havale ediyorum, Utbe bin Rebia’yı, Şeybe bin Rebia’yı, Velid ibni Utbe’yi, Umeyye bin Halef’i, Ukbe bin Ebu Muayt’ı sana havale ediyorum" buyurarak bu olaya karışanları direkm Allaha havale etmiştir. Bu bedduaya konu olan müşriklerin neredeyse hepsi Bedir savaşında öldürülmüştür. Peygamberimizin en dikkati çeken bedduası “Allaha havale etmek” olmuştur.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR