Aksayan Katır

   Katır deveye: “Ben yolda giderken çok yü züstü düşüyorum, sense yüz üstü düşmüyorsun, bu nedendir?” diye şikâyet eder ve deve ona cevap verir.

   Bir katır, bir gün bir deve gördü. Bir ahırda onunla bir araya gelince: “Ben tepede, yolda, çarşıda ve mahallede çok yüz üstü düşüyorum. Özellikle dağın yukarısından aşağıya doğru korkudan her zaman tepetaklak oluyorum. Sen yüz üstü düşmüyorsun, nedendir? Yoksa temiz canın talihli midir? Her an tepetaklak olup diz çöküyorum, bu hatayla ağzımı ve dizimi kanatıyorum. Semerim, yüküm başıma eğriliyor ve katırcıdan her zaman darbe yiyorum. Akılsız kişi gibi yok aklıyla her an günahta tövbesini bozar.

   O tövbe bozan görüşünün zayıflığından anında şeytanın maskarası olur. Her zaman topal eşek gibi tepetaklak olur. Çünkü yükü ağırdır ve yolda taş vardır. O aksi huylu, tövbesini bozduğu için gaybdan başına taş yer. Gevşek düşünceyle tekrar tövbe eder, şeytan bir tuh yapar, tövbesini bozar. Zayıflık içinde zayıflığı vardır. Kibri de kavuşmuş kişilere horca bakacak şekildedir. Ey deve! Sen mümin gibisin, yüz üstü düşmüyor ve burnunu vurmuyorsun. Sürçmüyorsun. Senin neyin var ki böyle afetin yok?” dedi.

   Deve ona şöyle dedi: “Gerçi her saadet Allah"tandır. Ama bizim aramızda çok fark vardır. Benim başım yüksektir. İki gözüm de yüksek. Yüce görüş, zarardan güvende olmaktır. Ben dağın başından dağın eteğini, her tepe ve düzü sıra sıra görürüm. O ulu öncünün ileriyi, kendi işini ecel gününe kadar gördüğü gibi. O güzel huylu, bulunduğu anda yirmi yıl sonra olacak olanı gördü. O takvalı, sadece kendi durumunu görmedi. Batılı ve doğulunun durumunu da gördü. Işık onun gözünde ve gönlünde yer edinir, niçin? Vatan sevgisi için edinir. Yusuf gibi o, rüyada önce ayın ve güneşin kendisine secde ettiğini gördü. On yıl sonrasında Yusuf"un gördüğü ortaya çıktı. “Allah"ın nuruyla bakar.” sözü boş yere değildir. İlahi nur gökyüzünü yarar. Senin gözünde o ışık yok, git, hayvani hisse rehinsin.

   Sen, gözünün zayıflığından ayağının önünü görüyorsun. Zayıfsın, kılavuzun da zayıf. Göz, el ve ayağın kılavuzdur. Göz, yeri ve yer olmayanı görür. Bundan başka benim gözüm daha aydındır. Yaratılışım daha temizdir. Çünkü ben helal çocuklardanım, zina çocuklarından ve yolunu kaybetmişlerden değilim. Sen şüphesiz zina çocuklarındansın. Yay kötü olursa ok eğri uçar.” –Mesnevi"den-

   Hak ve hakikatleri görebilmek için gözler kuvvetli olmalı ve ayağın önünden başka yerleri de görebilmelidir.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsa Abanoz Arşivi
SON YAZILAR