Şevki Yıldırım

Şevki Yıldırım

AH MEDYA, VAH MEDYA!

Dil Derneği tarafından düzenlenen “Dil-Ekin Söyleşileri” nin bu ayki konuğu yazar,ozan, gazeteci Attila Aşut imiş. Tabi Ankara'da olduğu için gidemedik ama Aşut, “Dilsiz Toplum / Suskun Basın” başlığı altında bir söyleşi gerçekleştirmiş.

Yazar, ozan, gazeteci Attila Aşut idi. söyleşisinde Türkiye'de basın teknolojisinin gelişiminden, basında tekelleşmeye kadar birçok noktaya değinmiş. "Basın teknolojisi baş döndürücü bir hızla gelişirken, patronlar yeni donanımlara su gibi para akıtmış, ancak insan malzemesine ne yazık ki gereken önemi vermemiş, nitelikli gazeteciler yetiştirmek için yatırım yapmamışlardır" diyen Aşut, bugün Türkiye'de birçok Avrupa ülkesinden daha lüks gazetelerin, dergilerin çıkarıldığını ancak bunların birçoğunun yalnızca biçimsel ve teknik açıdan göz alıcı yayınlar olduğunu, içerikleri hakkında aynı şeyin söylenemeyeceğini kaydetmiş. "Beyin yıkama aracına dönüştürülmüş yeni bir medya düzeni ile karşı karşıyayız" diyen Aşut, “Toplum” ve “Basın” kavramları arasında eytişimsel bir bağ ve etkileşim olduğunu, "Dilsiz toplumun, suskun basın için uygun ortam yarattığını, suskun basının ise dilsiz topluma yol açtığını" belirtmiş. "Bugün artık medyayı ve medya etiğini tehdit eden en büyük ve en somut tehlike, basında tekelleşme'dir" diyen Attila Aşut, "Kirlenmenin kaynağı burasıdır. Ticaret sermayesinin banka sermayesiyle bütünleşmesi, bildiğiniz gibi finans kapitali oluşturur. Medya, günümüzde tümüyle finans kapitalin diktası altındadır. Böyle bir yapıda ahlaki değerler korunabilir mi?" şeklinde konuşmuş. Aşut, basında yaşanan tekelleşme sürecinin, bir yanda habercilik ilkelerine zarar verirken, öbür yanda basın çalışanlarının örgütsüz ve sendikasız kalmasına yol açtığını, gazetecilerin bugün kölelik koşullarında çalışmakta olduğunu, basın emekçilerinin iş güvenceleri ve dinlenme haklarının yok edildiğini kaydetmiş. Başta TRT olmak üzere RTÜK, Anadolu Ajansı ve Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü'nün tümüyle hükümetin güdümüne sokulduğunu belirtem Aşut, "TRT; Samanyolu ve Kanal 7 gibi dinci-cemaatçi yayın kuruluşlarından; Zaman, Akit gibi gerici-şeriatçı gazetelerden devşirilen elemanlarla yeni bir kimliğe büründü. Halkın vergileriyle varlığını sürdüren bu ulusal yayın kuruluşu; adeta halka karşı, Cumhuriyete ve laikliğe karşı bir savaşım aracı olarak kullanılıyor. TRT'nin eski deneyimli çalışanları, yöneticileri, AKP döneminde bir bir görevlerinden alındılar. Kimisi “geçici görev” bahanesiyle sağa sola sürüldü. Önemli bir kesimi ise emekliliğe zorlandı. TRT şimdi gericiliğin arka bahçesi konumunda! “Gazeteci” ya da “akademisyen” kılıklı ne kadar Cumhuriyet düşmanı ve hükümet yalakası dönek, liberal, şeriatçı varsa hepsi orada ekrana çıkıyor. Hem zehir saçıyor, hem para alıyorlar! Ekranlarda bakanlara dakikalarca yağ çeken TRT muhabirlerini görünce sizin de mideniz kabarmıyor mu?" diye sormuş.
“Dilsiz Toplum”dan “Konuşan Türkiye”ye, “Suskun Basın”dan “Eleştiren Medya”ya nasıl geçeceğiz? sorusunu soran Aşut, "Basın bu görevi tek başına üstlenemez. Ama medya kesiminde de tümel bir temizlik gereksinimi ortada duruyor. Medyayı temizleme görevi ise yine büyük ölçüde basın emekçilerini bekliyor. Kuşkusuz basındaki kirlenmeyi toplumsal kirlenmeden ayrı düşünemeyiz. Ama bu alanda basın emekçilerinin örgütlenmeye hız verip, “Meslek Ahlak Kuralları”nı yaşama geçirmeleri büyük önem taşıyor. Basının saygınlığı, kendi söküğünü kendisi dikebildiği, yani özdenetim düzeneklerini kurup işletebildiği ölçüde gerçekleşebilir. Bu da ancak, basın çalışanlarının siyasal-toplumsal savaşımda yerlerini almalarıyla olanaklıdır" şeklinde konuşmuş.

GÜZEL SÖZ

"Susmak, yaşamanın tek yolu; burada da, orada da. Kederle, olsun ne çıkar? Uykuyu daha çocuksu ve derin kılar bu. Ama acı, uykunun ve gündüzün içinden geçen bir sabandır, dayanılacak şey değildir bu..
(Kafka)

EKMEĞİMİZ BAŞKANDAN!

İlkadım Belediye Başkanı Necattin Demirtaş, öğrencilere ve çıraklara hergün bedeva ekmek ve çorba dağıtacağını açıkladı.İlkadım Belediyesi, üniversite öğrencilerine ve sanayide çalışan çıraklara ücretsiz çorba ve ekmek dağıtacak. İlkadım Belediye Başkanı Necattin Demirtaş," En büyük hayallerimden birini gerçekleştireceğim" dedi.Halka bedava ekmek dağıtan İlkadım Belediye Başkanı Demirtaş, Halk Ekmek Fabrikası'nın yaklaşık bir aydır sürdüğü çalışmaların sona erdiğini ve 27 Şubat Pazartesi gününden  itibaren ilçenin belirli noktalarına konuşlandırılan büfelerden satışa başlanacağını söyledi.

 

Halk Ekmek Fabrikası'nın ürettiği ilk bin 500 ekmek, İlkadım Belediye Başkanı Necattin Demirtaş tarafından Hastanebaşı Mahallesi Merkez Camisi önünde vatandaşlara dağıtılmış. Vatandaşların yoğun ilgisinden memnun olduklarını belirten Başkan Demirtaş, "Seçimler öncesinde vaat ettiğimiz fabrikanın ekmeklerini dağıtmak bana gurur verdi. Bizim amacımız sağlıklı ve hijyenik ekmek üretimini teşvik etmek. Dolayısıyla burada diğer ekmek fırınlarını hijyenik ekmek üretimi konusunda disiplin altına almayı amaçlıyoruz. Hedefimiz piyasanın 4'te 1'ine sahip olmak. Ülkemizde halk ekmek uygulaması yeni bir uygulama değil. Diğer illerdeki uygulamalara baktık, ona göre bu işi yaptık" demiş

Ekmek satışlarının başlamasıyla birlikte üniversite öğrencilerine ve sanayide çalışan çıraklara ücretiz çorba ve ekmek dağıtacaklarını söyleyen Başkan Demirtaş, "Üniversite girişine stant kurarak, çorba ve ekmek dağıtacağız. Bu benim hayalimdir. Üniversite yıllarımda ekonomik sıkıntı yaşadım. Öğrencilerin halinden iyi anlarım." diyen Demirtaş, İlkadım Halk Ekmek Fabrikası'nın da katkısıyla üniversite başta olmak üzere birtakım yerlerde çorba ve ekmek dağıtmayı da düşünüyormuş. Ne dersiniz Başkan yeni mi açıldı acaba?
Yarın Halk ekmek elinizde ey İlkadım ahalisi haberiniz olsun.

SENDİKA BAŞKANI DEDİĞİN!

Çalışanların haklarını işverenlere ve devlete karşı korumak ve geliştirmek üzere oluşturdukları örgütlere ne ad verilir bilir misiniz? Elbette bilirsiniz Sendika olduğunu. Önceki gün AKP İl Başkanı sendika ziyaretinde bulunmuş. AKP İl Başkanının ziyaret ettiği Türk-İş Bölge Başkanı İsmail Ekşioğlu, AK Parti'nin kurulduğu dönemde genel merkezin üyelerine çağrıda bulunarak AK Parti'ye oy vermelerini istediğini söylemiş bir parti yandaşı gibi. Sonra bakın ne laflar etmiş. "Sendikamızda AK Parti'yi destekleyen birçok üyemiz var. Üyelerimiz AK Parti kurulduğunda, AK Parti'ye oy verilmeye davet edilmişti. Şu süreçte bazen AK Parti İl binası önünde eylemler yapıyoruz. Ama bu genel merkezimizin talepleri doğrultusundadır. Ülke çıkarları için ideolojinin bir kenara bırakılması düşüncesine tamamen katılıyorum" diye. Daha iyi ve daha yaşanılır bir hayatı amaçlayan sendikaların kuruluş ve varlık gerekçeleri ister istemez sendikal taleplere bir siyasal nitelik kazandırıyor. Ne var ki, tüm bunlara karşın sendika bir “siyasal parti” değildir. Sendikanın faaliyetleri, sadece kendi üyelerinin hayatını değiştirmekle kalmaz. Bu faaliyetler aynı zamanda, tüm ülkede işsizliğin önlenmesi; açlığın, yokluğun, yoksulluğun ortadan kaldırılması; işçilerin ve tüm emeğiyle geçinenlerin toplum içinde onurlu yaşayabilmesi; herkesin geleceğe güvenle bakabilmesi için; adalet ve eşitlik için, insanın insan olması için kalıcı adımlar atılmasının önünü açar. İşe böyle bakarsanız,  Sendika Başkanı dediğin İsmail Bey gibi olmalı değil mi arkadaşlar? Biz kendisini yılın sendikacılığına aday gösteriyoruz. Var mı Kabul eden?!!! Sendikaların, sendikacılın ne halde olduğunu en güzel açıklayarak bilgi hazinemizi zenginleştiren bu zat-ı muhterem İsmail Ekşioğlu beyefendiyi bizleri aydınlattığı için kutluyoruz. Helal olsun size İsmail Bey! Bakın AKP Başkanı bile söylemiş, dün gazetelerin yazdığına göre "Sendikalar Arka Bahçemiz Değil" diye..

KÖPEĞİNİZİ ÖDÜNÇ ALABİLİR MİYİM?

Bir adam sabah yürürken ilginç bir cenaze korteji fark
eder. Önde giden köpekli bir adam, arkasında bir tabut ve 10 metre
arkadan gelen bir başka tabut, arkalarında tek sıra olmuş yaklaşık 200 adam. Tuhafına gider. Kafilenin başındaki adam kuşkusuz cenazenin sahibidir diye yanına yaklaşır ve sorar: "Beyefendi, bu üzüntülü gününüzde hatırlatmak istemem ama ölenler neyiniz oluyor?"
Adam yanıtlar:
"Öndeki karım arkadaki de kayınvalidem."
Vah vah başınız sağ olsun. Nasıl oldu?"
"Köpeğim karıma saldırıp öldürmüş. Kayınvalidem
karımın yardımına koşunca onu da öldürmüş."
Adam biraz düşündükten sonra:
"Beyefendi köpeğinizi ödünç alabilir miyim?"
"Sıraya geç!"

REÇETE
 
Kadının biri eczaneden içeri hışımla girer ve Eczacıya:
“-Bana hemen bir şişe arsenik verin”
“-Arseniği ne yapacaksınız?”
“Kocamı öldüreceğim”
-“Kusura bakmayın reçetesiz arsenik satmam imkansız”
Bunun üzerine kadın çantasını açar ve içinde eczacının karısıyla kocasının
yatakta çekilmiş fotoğrafını çıkarır.
Eczacı fotoğrafa bakar ve,
“-Reçeteyi neden daha önce göstermediniz?” der.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Şevki Yıldırım Arşivi
SON YAZILAR