Yalnış... Yanlış.. Yanlış

               Geçen akşam derbi maçı vardı. Okurlarımız bilir; ama yine de ifade etmekte fayda var.Galatasaray-Fenerbahçe bu yılın şampiyonluk maçına çıktılar.Maç oynandı ve Galatasaray'ın galibiyeti ile sonuçlandı.Tabii ki önemli ve heyecan verici olması açısından izlenmeye değer bir maçtı.Eleştirdiğim nokta bu değil.
               Maçın olduğu gece saat 20.30 sıralarında Site Camii"nin önünden geçiyordum.Aman Allah'ım ! Ortalık bir panayırı andırıyor.Köfteciler ,çaycılar,tatlıcılar tezgahlarını kurmuş,Sitenin dört tarafı ve etraftaki lig TV yayını yapan tüm kahveler tıklım tıklım insan dolu.Eminim, Türkiye"nin her tarafında bu manzara hakimdi ! İki saat boyunca herkes pür dikkat oyuncuları,hakemi,yorumcuları ve tribünü izledi .Daha sonra günlerce bu manzara konuşulacak, tartışılacak,şu oyuncu yanlış taktikle oynatıldı,hakem hata yaptı,tribünler taşkınlık yaptı gibi birçok senaryo ve yorumlar birbiri ardınca gelecek ve ülke gündemine oturacaktır.Hatta en küçüğünden en yaşlısına varıncaya kadar herkes en iyi yorumcu kesilecek ve bununla birlikte haklılık mücadelesi verilecektir.
              Diyeceksiniz ki :'' Anlatılanların neresinde anormallik var ?'' Görünürde bir anormallik yok tabii, ama benim işte konunun tam bu noktası kafama takılıyor.
 Yahu bu kadar insanı ,aynı saatte,aynı heyecanla,aynı duyarlılıkta ve aynı dikkatle daha farklı,daha önemli ve daha verimli bir konu için toplayabilir misiniz ?
               Hele ertesi günün, okulların ,mesainin başladığı ve akabinde pazartesi sendromu diye nitelenen haftanın en zor günü olduğunu hesaba katarsanız başka bir amaç için gelmeme noktasında çok haklı (!) mazeret bulunacaktır.Gelin görün ki bütün bunca zorluklara rağmen bu kadar insanın bir araya gelmesi söz konusu oluyorsa bunda bir yanlışlık var, diyorum .
              Öğrencileri bir araya topluyorsunuz,kendilerini ilgilendiren bir konuda seminer konferans ya da  herhangi bir faaliyet yapıyor -yaptırıyorsunuz.Çocuklar 15 dakikadan sonra dağılıyor,kopuyor ve kendilerince haklılık ifadeleri ön dile getiriliyor ve bakıyorsunuz program hedefine ulaşmadan zoraki dinleme ve izlemeden sonra bitiyor.
              Üniversite öğrencilerini ciddi bir program için topluyorsunuz,yine aynı manzara.Belli bir zaman sonra ciddiyet kayboluyor,gündem değişiyor.Eğitimcilerimiz herhangi bir konuyu görüşmek ya da eğitimle ilgili bir sorunu tartışmak için bir araya geliyor yine aynı manzara...
              Neler oluyor gerçekten ? Nerede hata yapılıyor ?
Yoksa birileri gündemimizi değiştirdi de bizim mi haberimiz yok ? Yine birileri bazı şeylere tanrısal bir özellik kazandırdı ve genlerimize bu bir şekilde işleniyor da biz mi farkında değiliz ?
             Bir zamanlar İspanya kralı Franko'ya ; ''Bu kadar zor şartlarda bunca insanı ve devleti nasıl sorunsuz idare ediyorsunuz'' diye sormuşlar. Kral da '' Yüz binlik beşikler yaptırdım.İnsanları her hafta buralara dolduruyorum.Ole Ole diye bağırttırıyorum .Enerjileri bitiyor.Bir hafta boyunca da yaşadıkları heyecanın yorumlarıyla meşgul oluyorlar.Ben de ülkemi böyle idare ediyorum'' demiş.Bunun gibi arenalar ve dev müzik eğlence merkezleri yaptırmak suretiyle insanlar ilgilerine göre beşiklere doldurularak ülke gündeminden uzak tutulmaya çalışılıyordu İspanya'da.Aslında bugün İspanya'lar çok.Adı ne olursa olsun hangi coğrafyada bulunursa bulunsun aynı durum içinde bulunabiliyor.
            Yukarıda değinmiştim ,sanki bir ilahi özellik kazandırılıyor gizli bir güç tarafından.Adamın en kutsalına hakaret ediliyor sesini çıkarmazken takımına bir şey söylediğinde canavar kesiliyor bir anda.İşte bu duygu halinde Site Camiinin yanından geçerken tanıdığım yaşlı bir amcayla karşılaştım.Bu ne kadar kalabalık  deyince....Adam bana bir fıkra anlattı ki inanın çok düşündürücü geldi bana...
            ''Yolda bir papaz ile bir genç karşılaşıyor.Anladığım kadarıyla genç başka bir dine mensup.O esnada havada gök gürültüsü var ve şimşek çakıyor.Genç,papaza soruyor:'' Papaz efendi bu ses neyin nesi ?''   Papaz gencin hafif akıl sorunu olduğunu düşünerek muzip bir cevap veriyor. ''Senin Tanrın"la benim Tanrım kavga ediyorlar '' Genç bunun üzerine eline geçirdiği bir sopayı papaza vurmaya başlayarak ...''Tanrılarımız kavga ederken bizim barışık durmamız uygun olur mu ?'' der ve  vurmaya devam eder.Tabi ki papaz durumu düzeltinceye kadar epey dayak yer.''
             İşte maç izlemekten çıkan insanlarımız çiftliğe çıkınca gurup olarak galip takım lehine slogan atmaya başlıyor.Rakip takımın sempatizanları da bu durumu hazmedemeyip en küçük bir kıvılcımla kavga başlıyor.Bu ve buna benzer manzaraları çok seyrediyor ve yaşıyoruz.Sadece futbolda değil ki eğlence merkezlerinde de bundan farklı manzaralar yok.İşte gelinen noktada manzara bu.Ne oluyor ? Neler oluyor ? Nereye doğru sürükleniyoruz?
            Ben buna yanlış yanlış  yanlış diyorum....""Eğer bunlar yanlışsa doğrular nerede ve neler yapılmalı?""diyebilirsiniz .Bu soruların cevaplarını, toplumun eğitimcileri,akademisyenleri,kanaat önderleri,din adamları,etkili ve yetkili insanları aramak,bulmak ve çözüm önerilerini uygulanabilir hale getirmek zorundadırlar.Aslında doğrular çok uzağımızda değil.Ama sloganlarla, kuru laflarla ve uygulanma ihtimali olmayan hayali projelerle toplum normalleşme sürecine giremez.
          Halep ordaysa,arşın da burdaysa buyrun ölçmeye ve biçmeye....Bizden söylemesi...Yarın çok geç olabilir...        

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi
SON YAZILAR