Umre izlenimlerim-1

Umre kelimesi, ziyaret etmek anlamına gelmektedir. Dinî bir terim olarak umre; “Belirli bir zamana bağlı olmaksızın ihrama gire­rek Kâbe'yi tavaf etmek, Safâ ile Merve arasında sa'y yapmak ve tıraş olup ihramdan çıkmak suretiyle yerine getirilen ibadet demektir”.

Yüce Rabbim Allah, yapılan tüm ibadetlerimizi kabul ve makbul eylesin.

2006 yılında nasip olan Hac farizasından sonra 2009 ve nihayetinde 18 Nisan 2012 tarihinde nasip olan umre ziyaretlerinden dolayı yüce Mevla'ya sonsuz ham'dı senalar olsun.

İnsanlarımıza Hac ve Umre görevi organizasyonunu üstlenen diyanet işleri başkanlığınca hizmet adına(halka hizmet hakka ibadet düsturuyla) hakkıyla görev yapan tüm samimi hocalarımızı selamlıyor, yürekten kutluyorum.

Eşimle birlikte üçüncü seferi yapan biri olarak tecrübe gereği nerede ne yapılması gerektiğini bilen biri olarak ilk kez bizimle gelen iki bayan yakınımın duydukları olumsuzlukların tam tersine yaşadıkları heyecan ve mutlulukların karşılığı eşim ve bana yaptıkları dualara, bizde karşılık vererek âmin diyoruz.

Her renk ve farklı dilde insanların sel olup aktığı Kâbe'yi muazzama da Allah'ı zikrederek tavaf yapmak, Safa ile Merve tepesi arası susuzluktan çaresiz kalan Hacer annemizi ve İsmail peygamberimizi anarak say yaparken hissedilen duygu ve düşünceleri kaleme almak, o güzel anları yazarak ifade etmek çok zor.

Kısacası anlatmak kâfi gelmiyor, yaşamak gerek.

Üçüncü kez kutsal toprakları ziyaret etmenin tecrübesiyle bazı konuları kamuoyuna duyurmak ve bu konuda oluşan fikirlerimi belki bir katkı olur düşüncesiyle paylaşmak istiyorum.

4.tur eko 20 günlük Umre ziyaretimiz 18 Nisan 2012 günü saat 03/00'da Samsun Çarşamba hava alanında başlayan birliktelik,

Yine aynı havaalanında 8 Mayıs 2012 günü saat 14/30 da son bulurken,

Havaalanında başlayan itiş kakış sıra bilmezlik, otobüs ve asansörlere inip binerken sirayet ederek yemek kuyruklarında devam ediyor…

Dinimizin temeli olan “hak hukuk ve adalet” gibi en önemli konularda çocuk yaştan itibaren aile ortamında başlayan eğitim ve dini konuda uyarı ve Öğüt veren hocaların öğütlerinin hiç birinin akıllarda kalmadığı adeta teyit edilirken,

“Müslümanlar ancak kardeştir” sözüne inat, insan hak ve hukukuna olan saygımızı da zedelemektedir.

Bunda aile ve eğitim kurumlarının eksikliği kadar bizim din adına vazifeli hocalarımızın da ne denli etkisiz ve başarısız oldukları da ortaya çıkıyor.

Hac ve umre gibi büyük organizasyonlarda görev verilen kafile başkanı ve hocalara nasıl bir eğitim verilir ve nasıl bir sınavdan geçiyorlar bilmiyorum.

Lakin gördüğüm kadarıyla umreciye hiçbir katkısı ve emeği geçmeyen sadece harcırah almak, gezi tatil ve kafa dinlemek gibi gören kimi hocalar, nasıl oluyor da her yıl görev alıyorlar anlamış değilim…

35 kişiye bir hoca düşen kafilede, bir baş ta bir de son günde ortaya çıkan hurma almak için umreciyi hurma bahçesine yönlendiren kafile başkanı olduğu gibi, umreyi gece nöbeti sanan hocalara da pes yani.

Umrecinin sevk ve idaresinde hak ve sorumluluklarını gözetmeyen, yalnızca “Hacı sabır”telkininde bulunan bir görevliyi nasıl kabul edeceğiz…

Kafile başkanı hocalar ve görüş alışverişinde bulunduğum umrecilerle geçen diyaloglar ve şahit olduğum birçok konu, ikinci yazıda devam edecek.








Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İhsan İde Arşivi
SON YAZILAR