Türkiye’nin Siyasi İntiharı

 

“Tarih tekerrürden ibarettir” denir. Genelde buna karşı çıkanlar olur ama gelişmelere dikkatle bakarsak tarih boyunca değişenin insanlar olduğunu görürüz. 2000'ler çağındayız ancak Birinci dünya Savaşı öncesinden tanıdık sahneleri görmek mümkün. Nasıl mı?

1914 yılına bir göz atalım;

Yenileceği ortaya çıkan bir Almanya, nasıl olup da Osmanlıyı kendi safında bu savaşa sokmayı başardı?

İşte bu soru sonrasında gelişen tüm her şey günümüzle kıyas yapıldığında benzerlik taşıyor. Birinci dünya savaşına biz, İttihat Terakki hükümeti yönetiminde girmiştik. Almanya için, Almanya'nın kaybettiği bir harbe girildi. Almanlarla %6 faizli borç antlaşması yapıldıktan hemen sonra Padişah V. Mehmet “Cihadı Ekber” ilan etmiştir. Cihadı Ekber buyruğunda ki açıklama ise şu şekilde olmuştu; “Almanya, Avusturya ve Macaristan ile müttefik olduk çünkü çıkarlarımızı savunmak için silaha sarılmaya mecburuz. “ Böylesine masumane ve yerinde bir açıklama sonrasında Müslüman Osmanlı Mehmetçikleri Cihadı Ekber fetvasını büyük bir bağlılıkla dinlemiş, ölüme koşmuşlardır.

Almanlar, Cihad ilanının hemen ardından Müslümanların yaşadığı topraklara hızla yayılması için kolları sıvamış. “Almanya Müslümanların dostudur.” Yargısı beyinlere kazınmıştır. Burada her şey o kadar titizlikle hazırlanmış ki Osmanlının dinine olan bağlılığı göz önünde bulundurulduğu için Maide Suresi 51. Ayeti baz alınarak II. Wilhem'den “İslam'ın koruyucusu Hacı Wilhelm” diye söz edilmiştir. Cihadı ve İslam birliğini kullanma fikri, bir Alman planıydı. Ve Osmanlı bu plana kolay ikna olarak dahil oldu. Sonunda olanlar ise herkes tarafından bilinenler…

Peki, günümüzle bu dönemin ilişkisi nedir?

Şöyle ki;

Yıllarca düşman olduğumuz katil Amerika Türkiye'nin en yakın ilişkili ülkesi hatta dostu oldu. Hoşgörü propagandası ile bunun sunumu yapılarak insanların tepkisi önleniyor. Bu aşamada Abd, büyük fedakarlıkda bulunarak Müslümanlarla kol kola olmayı başarıyor. İslam ülkesinin dünya üzerinde parlamasına ve lider konumda olmasına ön ayak oluyor. Ne ilginçtir ki İslam ülkeleri ile arası açılan Türkiye, Hristyan ülkesi olan Abd ile çok daha iyi anlaşır halde. Bu mantık doğrultusunda elbette olabilir ancak çıkar kimin yönünde? Abd gibi büyük güç sahibi bir ülkenin, çıkarları karşı tarafa veremeyeceği gerçeği ortada olduğuna göre Türkiye, (1914) Osmanlı konumunda mı oluyor? Zaten “Yeni Osmanlı mı doğuyor?” Sloganları ile bunun alt yapısı da hazırlanmışken hiç de zor olmayacak gibi görünüyor.

Obama'nın en çok güvendiği 5 Liderden birinin Başbakan Erdoğan olması, Nato ile işbirliği, patriot füzeleri, Suriye konusunda Amerika desteği… Tabi bir de geçtiğimiz aylarda basına yansıyan Obama ve Başbakan Erdoğan'ın samimi fotoğrafları var. Tüm gelişmelere baktığımızda Türkiye'nin siyasi intiharı yaşanıyor diyebilir miyiz?

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Şeyma Taş Arşivi
SON YAZILAR