Telefon sapığı ve bizim Koca Yusuf;

Türk Telekom A.Ş Samsun ilk adım Telekom müdürlüğünde birlikte çalıştığım ve benden önce emekli olan Yusuf GÜRER; iç şebeke de bakım onarım işçisidir.

İş yerinde arkadaşlar arasında “Koca Yusuf” lakabıyla tanınan meslektaşım; İri yarı, boylu boslu, geniş omuzlarıyla güçlü bir görünüme sahip esmer kara yağız, hafif yana taranmış gür saçlı, kalın kaytan bıyıklı, temiz giyim ve kuşama özen gösteren biridir.

O günlerde 48 yaşlarında yüksek ses tonu ve sert bir yüz ifadesine rağmen yumuşak kalpli olup, kötülük ve art niyet taşımayan arkadaşlığından şüphe oluşmayacak kadar temiz bir insandır.

Cep telefonları ülke genelinde daha yeni pazar bulurken herkes gibi bizim koca Yusuf"ta bir cep telefonu alır. O tarihlerde evlerde kullandığımız sabit telefonlarda arayan numara özelliği yoktu. Yani, karşıdan arayanının numarası ekrana yansımıyordu.

Cep telefonlarında ise en çok hoşa giden taraf, karşıdan arayan numaranın ekranda görünmesi, numara kayıtlı ise, isminin de görülmesiydi.

Şimdilerde ise teknoloji harikası cep telefonları telefon özelliğinden çok resim, fotoğraf, video çekimi, radyo müzik ve TV ile öne çıkmakta. Çocukların elinde oyuncağa dönüşen cep telefonları kısacası 7 den 70 herkesin elinde;

İnsanların yaşantısında bir aksesuar gibi yer almaktadır.

İşte o günlerde bizim koca Yusuf, bir iş dönüşü eve geldiğinde hanımı;

”Bey; bugün biri bizim evi iki üç kez aradı. Arayan telefona cevap vermiyor der.

Yusuf olabilir, belki yanlış aramışlardır diye hanımını cevaplar.

Oysa Yusuf" da bilir “kimi telefon sapıklarının” evin hanımını ve kızını rahatsız ettiklerini.

İçinden ”Ben nasıl olsa Telekom"cuyum”. Beni rahatsız eden adamı ben er geç bulurum diye aklından geçirir.

Lakin bu cevapsız telefon aramaları hemen, hemen her gün bir kaç kez devam eder.

Telefon sapığından kuşkulanan hanımı korku içinde boynunu bükerek durumu Yusuf"a anlatır.

Bizim koca Yusuf kükrer, söver sayar. Bir yandan da hanımını teselli eder.

Onu ben yakalarım hanım sen merak etme der.

Ertesi gün hafta sonu pazardır.

Çay demletip balkona çıkan koca Yusuf kordonsuz telefonu da yanına alır. Tam bacak, bacak üstüne attığında telefon çalar. Telefonu kapan Yusuf; ALO, ALOOO diye bağırır, lakin o da bir ses alamaz.

İşte o an çıldıran bizim Koca Yusuf;

Lan…. Kodumun adamı kimsin?

Benim ihtiyar karıdan başka karı mı buladın mı?

Senin ananı av…. diye söver sayar bağırır.

Yine ses alamayan Yusuf;”Telefon parası bana değil, sana yazıya aha kapatmıyam yazsın da gör anan a… “diyerek telefon makinesini camın kenarına kor.

Bir müddet sonra telefon kendiliğinden kapanır.

Durumdan kuşkulanan Yusuf, pazartesi işe başlar başlamaz rahmetli amirimiz Hasan Çelebi"ye olayı anlatır.

O da kendisine sakin ol buluruz, bakarız çaresine der.

Yapılan tetkik ve fatura ayrıntıları sonucu bizim koca Yusuf"un sapığı, kendi cep telefon numarası çıkmasın mı?

Bu olaya çok sinirlenen koca Yusuf;

Aranan sapığın kendisinin çıkmasına mı?

Cep telefonunun kontörleri yutmasına mı yansın.

Bizim koca Yusuf, bunu hazmedemez

O hışımla cep telefonunu yere vurduğu gibi parçalar.

Yaşadığı bu olayı bize anlatırken insanı güldürmekten kırıp geçiren koca Yusuf"a sağlık ve mutluluklar diliyorum.

O günlerde kimi cep telefonlarının otomatik tuş kilitli olmadığından tuşların belde veya cepte eğilip doğruldukça tuşlara gelen baskı ile en son aranan numarayı tekrar aradığına bende şahidim.

Bir insanın kendi kendine verdiği zararı hiç kimse veremez derler ya, işte tıpatıp öyle.

Bizler insan olarak her attığımız adımdan sorumluyuz.

Günü birlik yaşantımızda öyle anlar olur ki;

Nasrettin hoca misali bastığı dalı kesenlerin, ağzından çıkan sözün nereye gittiğini hesap etmeyenlerin, nelere katlandığı unutulmamalı.

“Hırs ile kalkan, zarar ile oturur”.

 “Sözü söyle alana, kulağında kalana”.

Söz ok gibidir, ağızdan çıktığında geri dönüşü yoktur.

Sarf ettiği sözün altında kalmayan bizim koca Yusuf;

Cep telefonunu kırarak kendini cezalandırmış, farkında olmadan bizlere de ders vermiştir.

Siz; Siz olun konuşmanız bittiğinde cebinizi kapattığınızdan emin olun.

Surçi lisan ettikse af ola…

Bir kez daha tüm meslektaşlarımı ve mesai arkadaşlarımı en içten duygularımla selamlar, ahrete göç edenleri rahmetle anarken, anılarımızda yer alan Amirimiz Sayın Hasan ÇELEBİ" YE bir kez daha Allahtan rahmet diliyoruz.

 

İhsan İDE

[email protected]

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
İhsan İde Arşivi
SON YAZILAR