Nerde o eski ramazanlar

   Benim çocukluğumda, Ramazan yazın en sıcak aylarına denk gelirdi. Ramazan gelmeden önce ev temizliği yapılır, çamaşır yıkanır, erzak alınarak kilere istif edilirdi. Ramazan topuyla, mübarek günler başlardı. Teravih Namazına kadın-erkek herkes giderdi. Kadınlar caminin üst katında mahvel denen balkonda sıkış-tepiş namaz kılarlardı. Tabii gündüz tamamlayamadıkları dedikoduları da oraya sıkıştırırlardı.

Namazdan sonra komşular ve akrabalar bizim bahçede çay içer, karpuz yer; güle oynaya sahura kadar zaman geçirirlerdi. sahura kalkmak için erken yatarlardı. Sahur yemeği olarak pirinç pilavı ve hoşaf (kayısı vs) mutlaka olurdu.
Sahurun bir özelliği de davuldu. Zaten pek uyumayan çoğu insanı uyandırmak için davul-zurna çalınır; bahşiş verilen evlerin önünde uzun konserler verilirdi!

Sahurdan sonra, sabah namazı için camiye koşulurdu.

Oruç tutmak için çok ısrar ettiğimizde bize “tekne orucu” tuttururlardı. Sahur yemeğinini tıkabasa yer, öğlene kadar oruç tutar, öğlen orucumuzu açardık. Bu yarım günlük orucun adı “tekne orucu” idi. O uzun ve sıcak günlerde akşama kadar aç durmayı başaranlar, patates-köfte kızartması gibi özel yemekler ve horoz şekeri, elma şekeri gibi iftariyeliklerle ödüllendirilirdi.

İftar, “iftariyelik” denen yiyeceklerle açılırdı. Peynir, hurma, zeytin, pastırma, reçel çeşitleri ramazan pidesi ile yenir; asıl yemeklere başlamadan akşam namazı kılınırdı. İtar Yemeği genelde ,yoğurt çorbası, pastırmalı, kıymalı yumurta, kadayıf tatlısı olurdu. Dolma, sarma ve diğer yemek ve tatlı çeşitleri de Ramazan içinde yapılırdı.

Öğlene doğru uyanan kadınlar evlerini üstünkörü düzeltip, hatim dinlenmeye komşulara giderlerdi. Her gün bir cüz okunurdu. Hızlı okuyan hoca makbuldü. Bazı kadınlar okunan çüzü Kuran"ı Kerim"den takip ederlerdi. Bazıları uyur, bir kısmı da alçak sesle konuşurlardı. Hoca konuşan kadınlara çok kızardı.

Okunan Kuran"dan ne biz ne de O"nu dinleyen kadınlar hiçbirşey anlamazdık. Kutsal ve güzel birşeyler okunduğunu tahmin ederdik.

Yıllar sonra Kuran"ın tefsiri ve tercümesini okudukça gerçekten güzel sözler olduğunu anlamıştık. Bizim için geç değildi ama bizden önceki kuşak Kuran"dan hiçbirşey anlamadan ömürlerini tamamladılar.

Bana göre o devirde Kuran"ın manasını bilen çevremideki tek insan babamdı. Arapça bilir, anlayarak okur; bilgisini satmaktan hoşlanmayan bir insan olduğundan kendisine soru soran insanlara açıklama yaparken; Kuran"ın insanlara doğruluğu, erdemi, harama itibar etmemeyi ve kul hakkı yememeyi öğütlediğini söylerdi.
 
Ramazanın 15"inden sonra iftar davetleri başlardı. Komşu akraba, herkes birbirini yemeğe davet ederdi. Ramazanın sonuna doğru, bir aydan beri ihmal edilen ev temizlenir, çamaşır yıkanır, bayram yemekleri hazırlanırdı..A rife günleri annem çarşıya gider şeker lokum ve kolanya alırdı. Tatlılar da bir gün öncesi yapılırdı en çok sevdiği kocakarı gerdanı tatlısını hem yapar hemde kuru yer, kardeşlerimle tepsinin kenarından çalıp yerdik gizlice.bayram sabahı annem herkesi uyandırırdı ve kardeşlerim bayram namazı için evden çıkarlardı eve dönerken abim anneme şeker getiridi. Onlar namazdan gelene kadar kahvaltı sofrası hazır olurdu ve kapıyı açtığımızda bayramlaşma başlardı altı kardeş annemin elini öperdik sırayla oda "" çok yaşa ömrün uzun olsun"" der öperdi yanaklarımızdan. Kahvaltıdan sonra en zengin komşumuzun evine giderdik ve evden çıkmadan önce hangisi para veya çikolata veriyor sıraya koyardık. O zamanlar mendil içinde verilirdi harçlıklar ne güzel bir duyguydu.. şimdilerde insanlar kapıyı çalan çocuk olduğunda kesinlikle açmıyor ev sahipleri, o güzellikten hem kendini hemde nice güzel duygularla gelen çocuğun sevincini kırıyor.. nerde eski insanlar nerde o güzelim canım komşular. Hayatta yok bir çoğu rahmetli annem ve babam gibi... ama güzel anılarla dualarla yaşatıyoruz onları. Nur içinde yatsınlar... hepinizi özledik....

Modern yaşamın koşuşturması içinde “O Eski Ramazanları “ yaşamak artık mümkün değil. İnsanlar oruçlarını ya iş yerlerinde ya yolda araçların içinde bozuyorlar. Yada iftar vaktine yakın günlük yemeklerini yiyorlar çekinmeden, Her devrin kendine göre güzellikleri var. Zaten geriye dönüş mümkün değil. Ama bizim yaşımızdaki insanların “O Eski Ramazanları “ özlemle anmalarının bir sakıncası var mı?

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi
SON YAZILAR