Neden Türkiye “ARAP BAHARI”nı turluyoruz...

Bizim siyasete meraklımız ve yarı aydınımızın en önemli “paradoksu” her olumsuzluğun ardında birilerini aramak..Kendi acizliğini,beceriksizliğini efsaneleştirdiği kişilerde armak..
Yanılınca çark eder, sebep kumkumalığına soyunur.Tabii az okuyan,algısı zayıf,biraz da körü körüne bağımlı/bağnaz olunca gerçeklerle yüzleşmekten kaçınıyor.
“Arap Baharı” deniyor.Kulağa hoş geliyor.Yığın psikolojisi böyledir ,kişileri etkiliyor. Meydanlarda dolup taşıyor.Kolay kazanılan zaferlerin sarhoşluğu,ucu açık beklentiler ,gözlemcilerin yanlı ve tarafgir yorumları herkesi etkisi altına alıyor.
80 yılda kurulamamış birlik çağrıları, tek hedef ve tek düşmana karşı ortak tavır,ortak demokrasi dili geliştirilemezse sonu hüsran olabilir.Demokrasi kültürünü özümseyememiş , üretim toplumuna,bilgi toplumuna ulaşamamış ulusların global dünyada ayakta durması mümkün olabilir mi?
Konuyu başka bir şekilde çözümleyelim.Eğer bu coğrafyada yer altı kaynakları olmasa, Somali'de yaşanan yoksulluk ve kuraklık hüküm sürse Bizden başka , Batının ve insanlığın ilgisini çeker miydi?”Size demokrasi getireceğiz “diye topla tüfekle kapılarını çalarlar mıydı?
Biz bu toprakların yabancısı sayılmayız.Tam yüz yıl önce İtalyanlara karşı verilen özgürlük savaşında Mustafa Kemal ve Arkadaşları Cezayir ve diğerler halkların yanında idik.
Yüz yıl sonra bu kez,kendi zalim yönetimlerine karşı,daha özgür olmak/yaşamak için verdikleri savaşta yanlarındayız.Elbette en üst düzeyde ,kalabalık bir yönetim kadrosu ile yapılan Arap Baharı Turu'ndan Türkiye olarak beklentilerimiz ve umutlarımız vardır.Olacaktır.Bizi,bizim kendi değerimizi dışarıdakiler daha iyi anlıyor.Yapılanları önemsiyor.Bize güveniyor...
Ülkede önemli sorunlar yaşanırken ,boyutları büyürken, gözümüzü,kulağımızı dışarıya dikmemiz,yanı başımızda olup bitenlere ilgisiz kalınmamızı bekleyenler çıkabilir.İşimiz ne diyebilir?
Unutmayalım ki dünya küçüldü,üstelik aynı coğrafyada yaşayan,ortak kültürü paylaşan,tarihi derinliği olan inanç sistemine bağlı ulusların sorunları içselleştirmesi doğaldır.
ABD ve AB'nin dinsel temelli politikaları ,”Haçlılık ruhu” yla ,Vatikan merkezli yayılma hareketi olduğu biliniyor.Müslüman halkların kendilerini korumak,doğal zenginliklerini yağmalatmamak için,ortak refleks göstermesi,bir birlik oluşturması ,komşular arasında sorunsuz bir yaşam kurulması müstevlilerin hoşuna gitmeyecektir.Bizim bu  psikolojik harekata, Emperyal niyetlere dindaşlarımızla karşı çıkmamız yadırganmamalıdır.Gençlik dönemimizde Vietnam işgalini protesto için sokaklara dökülmedik mi? Çekoslovakya /Macaristan işgaline karşı tankların üzerine yürümedik mi? Kıbrıs için “Ya taksim/ya ölüm” nidaları ile Kızılay  meydanlarını inletmedik mi?Bugün Yeşil Meydanda,Tahrir'de yaşananlardan hiçbir farkı yoktur. Hem ,”2023 Lider Ülke Türkiye” vizyonuyla ortaya çıkıyorsanız,Ortadoğu ve Avrasya'da bölgesel güç olmayı hedefliyorsanız,Arap Bahar'ının etki alanı dışında kalamazsınız.İnisiyatifi başkalarına bırakamazsınız.Eskiden olduğu gibi biçilen rolü kabullenip,içe kapanamazsınız.Bu,kabul edilemez “mösyö” dış politika aymazlığıdır.Bu yüzden Başbakan Tayyip Erdoğan'ın bir ülkenin “Özgürlük meydanı” nda , Meclisinde , Üniversitesinde,Muhalif Gruplar veya Temsilcileri ile ortak zeminde buluşup konuşması, Türkiye'nin görüşlerini aktarması,dünyaya mesajlar vermesi,İsrail ve Gazze konusunda açık fikir beyan etmesi,Ve en önemlisi Filistin davasını BM taşıma iradesini ortaya koymasından rahatsızlık duyanlar kendilerini hangi tarafta olduklarını gözden geçirmelidirler.ABD Başkanı B.Obama TBMM'de bizim temsilcilerimizin huzurunda “ev ödevleri” verirken rahatsız olmayanlar, K.Kıbrıs Eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın Meclisteki konuşmasında hazır bulunmamak için “mazeret” üretenler aynı noktadadırlar.
Türkiye olarak Afrika'da Mısır ve Libya,Tunus'ta özgürlük ikliminde milli uyanışı yaşayan halklara Fransa ve İngiltere liderlerinden önce “Merhaba “denilmesi tarihi bir olaydır.
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ile İngiliz Başbakan'ı David Cameron'un bölge insanlarına kendi ülkelerindeki,ırkçı politikalarını,inanç temelli ayrımcılıklarını,son zamanlar yaptıkları insanlık dışı muameleleri/ katliamları mı anlatacaklar?Geçmişte, sizleri  az sömürmüştük,bundan sonra sömürmeyeceğiz mi?diyecekler. Onların ziyareti tamamen”duygusal”dır.Pastadan pay kapmak/kaptırmamak kaygısıdır.Ama Biz,100 yıl önce de orada idik,şimdi de ülke halkların ,zalimlere /yabancılara “Yeter artık,söz  milletindir.” Çığlığını duymak için oradadır.

 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Anayol Arşivi
SON YAZILAR