MÜ’MİN MÜ’MİNİN AYNASIDIR

“Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim” ata sözümüz derin mesajlar sunmaktadır. “Üzüm Üzüme baka baka kararır” ata sözü de benzer açıklamalar içermektedir.Atasözlerimiz, tarihin derinliklerinden süzülerek gelmekte ve tecrübelerin filitrelenmiş halini ifade etmektedir. Her bir atasözümüz bir tarihtir. Belki bir medeniyetin tecrübelerini yansıtmaktadır.

Dinimizin temel kaynakları olan Kur’an ve Sünnet’ten beslenen ata sözlerimizin, milli mesajlarının yanında, dini etkileri ve derinlikleri de söz konusudur.Mü’minler birbirlerine benzerler. İnanç değerleri müminlerin hayat akışını belirlemektedir. Kur’an ve sünnetten beslenen müminlerin, birbirinin aynası olmaları kaçınılmazdır.

Peygamberimiz; Müminlerin, birbirlerini kokularından tanıdıklarını bildirmektedir. Bir toplumda birbirine benzeyenlerin, kısa süre içerisinde aidiyet merkezli gruplar oluşturduklarına her zaman şahit oluruz. Mümin, diğer Müm’minin kardeşidir. Ahlaki değerler ve insani davranışlar bakımından birbirlerine benzemeleri inandıkları dinin gereğidir.Müminlerin kardeşlik esasına göre yaşamaları esastır. Bu esasın gereği olarak da, birbirlerinin kusurlarını uygun lisanlarla ifade etmeleri, birbirlerini yumuşak üsluplarla uyarmaları gerekir. 

Peygamberimiz, müminleri tarif ederken; birbirlerinde kendilerini görürler, birbirlerini tamamlarlar, birbirlerine ihanet etmezler, birbirlerine zulmetmezler, çünkü onlar kardeştirler tarifini yapmıştır. Tarihin sayfaları incelendiğinde; birbirine benzeyenlerin, birbirlerine yardım ettikleri ve ellerinden tuttuklarını görülmektedir. Bu sonuç; onların aynı değer yargılarından beslenmiş olmaları nedeniyledir. Aynı değer yargısına sahip olan müminler arasında; kin, nefret, hırs, intikam, iftira ve dedikodu varsa eğer; bu durum o toplumun bir yerinde arızaların olduğuna işaret etmektedir.

Mü’min; diğer Mü’min’in, hatta tüm müminlerin aynasıdır. Onların tüm değerleri aynı ve ortaktır. Aynı şeye kızarlar, aynı şeyi severler, aynı şeye öfkelenirler, aynı duyguyu yaşarlar, benzer hayatı yaşarlar. Toplumun tamamına bakıldığında oradaki değer yargıları görülür. Toplum içinden birkaç kişiye bakıldığında da o toplumun ortalama duruşu anlaşılır. Toplum insanlardan oluşur, insanlar da toplumun ortalamasına görü bir değer yargısı oluşturur.

Aynı dine inanan insanlar topluluğunun neredeyse tüm yaşam şekli birbirine benzer. Beşeri fıtrattan kaynaklanan bir takım farklılıklar olsa bile, algılamama ve değerlendirme, yaşama ve konuşma ortalamaları aynıdır. Müminlerden oluşmuş b.ir toplumun zenginiyle fakiri birbirine yakındır. Hastasıyla sağlıklısı bir birinin aynısıdır. Zira zengin fakiri, sağlıklı da hasta olanı gözetir. Bunu inandığı dinin bir sorumluluğu olarak yapar.

Mü’minler topluluğunda eğer; o toplumu oluşturan müminlerin her birisi ayrı tarafa çekiyorsa, zengin fakiri, sağlıklı hastayı görmüyorsa, insanlar arasında infak yaygınlaşması gerekirken nifak çoğalıyorsa; o toplum imani değerlerinden beslenememektedir. Bahse konu müminler; İslama inanmış olanlardır. Başka dine inanan kendi dinin müminleri de elbette vardır. Onlarda da kural aynıdır. Bir farkla ki, İslama inanmış müminlerin değer yargıları İlahi kaynaktan beslenirken, diğerleri beşeri sistemin egemenlerine göre bir hayat tarzı geliştirmiş olurlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR