Mirasa Saygı

   Mehmet Âkif Ersoy bizlere miraslar bırakmıştır. Öncelikle örnek bir hayat . Sonra Safahat'ını, İstiklal Marşı'nı ve çocuklarını sahip çıkalım diye bize bırakmıştır. Bunların hepsi bize Üstat'tan yadigârdır. Yadigârlara, ve emanetlere sahip çıkılmalıdır. Geleneklerimizde bu vardır. Ancak biz bu değerlere yeterince sahip çıkamadık. Toplumu aydınlatmak için bin bir türlü çileye katlanan Âkif'e bu koca millet yeteri kadar karşılık verebilmiş midir? Ona ne kadar layık olabilmiştir? Şiirle düşünmeyi öğrettiği Safahat'ını ne kadar okumuş, ne kadar yaşamıştır? Sıkıntılardan, sürgünlerden ve baskılardan belki yeterince ilgilenemediği çocuklarına ne kadar ilgili olabilmiştir bu millet? Aşağıda onun çocuklarıyla ilgili alıntılar yaptım. Çocuklarına sahip çokma imkânı elimizden kaçsa da onun torunları vardır. Bari onları bulup sahip çıkalım.
   Üstad'ın kızı Cemile anlatıyor: Heybeliada'ya gelince babam hemen bir çamın altına oturur, arkasını çama dayar, saatlerce burada dalardı. İki saat, üç saat geçer, bir kelime konuşmazdı. Nefes aldığı bile işitilmeyecek kadar dikkat ve huşu içinde yalnız gözleri hareket ediyordu. Ortalık kararır yahut gece yarısı olurdu. Artık baba gidelim, derim, “peki!” der. Fakat gene oturur. Biraz sonra gene tekrar ederim. Yavaş yavaş harekete gelir, hiç de oradan ayrılmak istemeyerek bastonuna dayana dayana eve dönerdik.

   Bir gün mektebe giderken çantamın eskiliğinden dolayı ağlamıştım. Onun üzerine babam bize bir çocukluk hatırasını nakletti:

-Babam beni İdadi Mektebi'ne yazdırmak üzere götürdü. Kaydettiler. Fakat mektebe verilmesi lazım gelen bir para istediler. Babamın parası yetmedi. Baktım, çok canı sıkıldı. Evirip çevirip saatine bakmaya başladı.

-Baba, niye saate bakıyorsun, dedim.

-Bu gümüştür, dedi; bunu rehin verirsem istedikleri parayı bulabilirim.

Babamın beni okutmak için gösterdiği bu fedakârlık karşısında çok müteessir oldum. Ağlamaya başladım. -Baba, dedim, ben mektepten vazgeçtim. Haydi gidelim.

   İşte çocuklar biz bu şartlar altında okuduk. Siz şimdi çantanızın rengi biraz solmuş diye ağlıyorsunuz. -Peki baba sonra ne oldu? Mektebe gitmediniz mi? -Gittim. Babamın parasının çıkışmadığını görünce güvendiler. Sonra verirsiniz, dediler.

   Oğlu Emin Ersoy, askerde arkadaşlarına Kur'an okuyup tefsir yapardı. Bundan dolayı tutuklandı. Çok çileler çekti. Kaçak yaşadı. Sonra ceza çekti. Yoksulluk içinde yaşadı. Bunalım içinde olduğu bir gün yazar Çetin Altan'a gidip yardım istedi. Bir süre sonra Beşiktaş'ta bir çöp kutusunun yanında ölü bulundu.

   Mehmet Âkif'in küçük kızı Suat Ersoy da 1991'de üzücü olaylarla karşılaştı. Kızları Ferda ve Selma Argon'la birlikte Beyoğlu'nda yaşayan Suat Hanım evden atılmak istendi.

   Sadece Türk millî şairi olmayan aynı zamanda İslam birliği şairi de olan kalemiyle cihat eden merhum Mehmet Âkif Ersoy'a bizlere bıraktıkları için minnet borçluyuz. Ondan kalanlara layık olmak ve sahip çıkmak için söz veriyoruz.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsa Abanoz Arşivi
SON YAZILAR