Mevlana ve Aşk -2-

“Müminlerin Allah'a olan muhabbetleri çok şiddetlidir.”[10] Bu noktada insan ilahi güzellikleri seyretmeye başlayacaktır.

 

Bunu yapması için ise peygamber efendimize derin bir muhabbet duymalıdır.

 

            “Muhabbetten Muhammed oldu hâsıl,

             Muhammedsiz Muhabbetten ne hâsıl.”

Hz. Peygamber efendimizin muhabbet kapısında Hz.Allah(c.c) aşk deryasına geçmelidir. Muhabbetten aşka, Hz.Muhammed(s.a.s) dan Hz.Allah'a geçmeyi arzu etmelidir. Kur-an-ı Kerim de:

 

“İnnellâhe ve melaiketehu yusalline alennebiy yâ eyyuhelleziyne amenu sallu aleyhi vesellimü teslimâ”[11]

“Muhakkak ki Allah(c.c) melekleri ile beraber nebisine salavat eder, öyleyse ey iman edenler sizde tam bir teslimiyette ona salat edin.”

 

Bu noktada Hz.peygamberimizi devre dışı bırakmak isteyen bazı akılsız insanlara ayet-i kerime çok açık bir cevap vermektedir. Burada Allah Resulünün yeri bir kez daha gözler önüne serilmektedir. Kuran-ı Kerim'de pek çok yerde “Allaha ve resulüne itaat edin” diye açık emirler bulunmaktadır. Müslümanların bu emirleri gereği gibi hissedip hayatlarına taşıma mecburiyetleri vardır. İmanın en önemli öğesini dile getiren peygamber sevgisi bizi bir atmosfer gibi sarmalıdır.

 

Peygamber efendimiz: “Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olamazsınız, beni her şeyden ziyade sevmedikçe de imanınız kemale gelmez.” Buyurmaktadır.

 

Hz. Mevlana'yı bir çerçeveye sokmaya çalışan insanlar Mevlana'nın dünyasına asla girememişlerdir. Hz. Mevlana hümanizm adına konuşmamıştır. Hz.Yunus hümanizm adına konuşmamıştır. Bu noktada Hz.Mevlanaya hümanisttir etiketi vurmak ona yapılan en büyük zülümdür. O Allah ve Peygamber aşığı idi. Bunu da kendi rubailerinde görüyoruz.

 

 

 

 

“Men bende-i kurânem eğer cân darem.

 Men Hak-i reh-i Muhammed muhtarem.

 

 Ger nakl kûned cûz-in kes ez güftarem

 Bizarem ezo vûzin sühân bizarem.”[12]

 

 “Ben Kuran'ın bendesiyim eğer canım sağsa,

   Ben Muhammed Mustafa'nın ayağının tozuyum,

   Kim bunun dışında benden bir şey söylerse,

   Ben hem söylediğinden şikayetçiyim hem de kendisinden.”

 

Hz.Mevlâna bütün insanlığa çağrıda bulunuyor. Bu sadece Hz. Mevlâna'ya ait olan bir ifade değildir ki… Bu İslam dininin kutsal mesajıdır. Peygamberimiz de veda hutbesinde bütün insanlığa sesleniyor. Çünkü bu din bütün insanlara hidayet için gönderilmiştir. Aslolan insanların bu ilahi mesaja uyarak İslam'a gelmeleridir. Yoksa hiçbir edep çerçevesinde bulunmadan Mevlâna'yı ziyaret etmek bu manayı yanlış anlamaktır.

 

Hz.Mevlâna'nın  istediği kâmil insan noktasına çıkılmasıdır. Bu da dini anlamakla mümkündür. Kemâl noktası da Kur ani bir ahlâka ulaşmakla mümkündür. Çünkü peygamberimizin ahlâkı Kuran ahlâkıydı.

 

Bu konuyla ilgili Hz.Mevlâna :

 

            “Adem-i zâde eğer bi edebest, âdem nist,

             Fârk der cism-i beni âdem  ü hayvân edebest.”

(“Ademoğlu eğer edepsizse âdem değildir. Hayvanla insan arasındaki fark edeptir.”)

 

            “Çeşm bikşâ vu bibin cümle kelâmullah râ,

             Ayet âyet hemegi ma'ni-i Kur-an edebest.”

                (“Gözünü aç ta baştan başa Allah kelamı olan kur-an'a bak. Kuran'ın bütün ayetleri edep taliminden ibarettir.”)

 

Hz.Mevlâna, hayatı boyunca, Kur'an hükümlerinin âdabına riayet ederek, Allah'ın haram kıldığı şeylerden çekinmiştir. Kendi ilmini, anlayışını, duygularını kısaca tüm varlığını Hz.Peygamberin varlığında fenafillah noktasına çıkmıştır. Bu nokta da dahi Hz.Mevlâna zahiren dinin dışında hiçbir şey söylememiştir.

 

Hz.Mevlâna gerçek takva sahibi bir zattır.

 

Mesnevi V.cildinde  şöyle buyurur :

“Şeriat muma benzer, yol gösterir, ele mum almadan yol alınmaz. Yoldan yürüyüp gittin mi, bu gidişin, bu yürüyüşün tarikattır. Ulaştın mı, gideceğin yere vardın mı, maksadına eriştin mi, bu da hakikattır… Şeriat bilgidir; tarikat, iş,güç,kulluk hakikatsa Allah'a ulaşmaktır.”

 

Mevlâna hayatını özetlerken “Hamdım, piştim, yandım.” buyuruyor. Bu ilahi aşktır. Bu da tasavvufta merhale merhale yol almakla gerçekleşecektir. Hz.Mevlâna'nın tasavvufu hiçbir zaman bilgi metodu değildir ve ya hayali idealizm(ruhbanlık) olmamıştır. Onun tasavvufunda başta ilim vardır, irfan ve  aşk nihai gayedir. Buradaki aşk ilahi aşktır.

 

            Gönlü saf sufiyim ben,

            Değilim abalı su filerden

            Benim tekkem âlem,

Medresem dünya benim.

 

Aşk Allah'ın vasıflarındandır. Ondan başkasına aşık olmak geçici bir hevesten başka bir şey değildir. Her türlü hastalığın şifası ilahi aşktır.

 

Hz Mevlâna ümit dergahına tüm insanlığı davet etmiştir. Fakat  bu dergahta dertlilerin deva bulmasını ümit etmiştir. Hz.Mevlâna'nın bütün insanlara olan vasiyetiyle yazımızı noktalayalım.

 

 

“Ben size;

Gizli ve aşikar olarak Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim.

Az yemenizi, az uyumanızı, az söylemenizi,

Allah'ın buyruğuna boyun eğmenizi,

Kötülük etmemenizi,

Oruca ve namaza devam etmenizi,

Şehvetten uzak durmanızı,

İnsanlardan gelecek ezâ ve cefâya tahammül etmenizi,

Mallarını beyhude yere harcayanlarla, ayaktakımı ile oturup kalkmamanızı,

Kerem sahibi ve Salihlerle beraber olmanızı tavsiye ederim.

İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır.

Sözün en hayırlısı da az ve öz olandır.

Hamd yalnız tek Allah'a mahsustur.

Tevhid ehline selam olsun.”

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

1-       Sezai Karakoç – Sürgün ülkeden başkentler başkentine

2-       (1,Mesnevi)

3-       (1,Alâk Suresi)

4-       (110,Mesnevi)

5-       (111,Mesnevi)

6-       (103,Mesnevi)

11- (56, Ahzab   )
12- (rübailercilt2 ,rübai no :1311)

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi
SON YAZILAR