Şakir KABAKÇIOĞLU

Şakir KABAKÇIOĞLU

köşe

                Değerli okurlar, öncelikle hepinizin nevruz bayramını kutlu olsun. Nevruz, son yıllarda, bölücü örgütün azdığı gün olarak algılanmaya başladığı için, toplumumuz tarafından anlamı ve önemi unutulan bir bayram haline gelmiştir. Aslında, bu bayramın nereden çıktığını ve kutlandığı anlatılmış olsa, nevruzun bir çok konuyu aydınlatacağına inanıyorum.

               Nedir bu nevruz bayramı, neden kutlanır, tarihi önemi nedir? Diye sorduğumuzda, ilginç bir kronoloji ortaya çıkıyor. Türkçem yettiğince ve tarafsız olarak ifade etmeye çalışayım, siz okurlar karar verin.

              Nevruz bayramı Dünya tarihinde kutlanan en eski bayramdır. Çeşitli tarihler telaffuz edilmekle beraber üçbin yıl geriye gitmektedir. İlk olarak yazılı kaynaklarda M.Ö. 600 yıllarında Pers İmparatorluk kayıtlarında rastlanılmaktadır. Nevruz Bayramını, Farslar, Anadolu Türkleri, Azeriler, Afganlar, Arnavutlar, Gürcüler, Zazalar, Türkmenler, Tacikler, Özbekler, Kürtler, Kırgızlar, kalpaklar, Kazaklar yeni yıl yada doğanın uyanışı ve bahar bayramı olarak kutlamaktadırlar. Nevruz, kelime anlamı Türkçe kökenli olup ''yeni gün''  anlamına gelmektedir. (nev=yeni ruz=gün)

             Türkler, diğer kavimlerle yaptıkları bir savaş sırasında, bir hileye kanarak yenilmişlerdir. Bu yenilgi sonrası Türklerin başında  İl Han'ın bulunduğu kavimden geriye İl Han'ın küçük oğlu Kıyan ve eşi ile yeğeni Nüküz ve eşi kurtulmayı başarmışlardır. Etraf düşmanla sarılı olduğu için dağlara doğru kaçmışlar ve bir keçi yolunu izleyerek, etrafı sarp dağlarla çevrili bir ovaya gelmişler ve yerleşmişlerdir. Bu verimli ve korunaklı ovanın ismini de; dağ kemeri anlamına gelen ''ergene'' kelimesiyle ''dik'' anlamına gelen  kon kelimesinin birleşmesinden Ergenekon ismini vermişlerdir. Türkler bu bölgede dört yüzyıl kalmışlar. Nüfus çoğalmış ve artık Ergenekon'na  sığmaz olmuşlar. Fakat dağdan çıkış kapandığı için demir madeni olan dağı eriterek 21 marta Ergenekon'dan çıkmışlardır. Bu çıkış sonrası hızla yayılmışlar, atalarının intikamını almışlar ve Göktürk Devletini kurmuşlardır. Türkler bu tarihi nevruz bayramı olarak kutlamaya başlamışlardır. Türki Cumhuriyetleri ve Afganistan ve İran'da resmi olarak kutlanmaktadır. Her nevruzda ateş yakıp, bir demir  parçasını bu ateşte kızdırarak önce hakan sonrada beyler sırayla dövmüşlerdir.  Binlerce yıldır, nevruz hem özgürlüğe kavuşma hem de bahar bayramı olarak bu şekilde Moğollar, Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluğu'nda da kutlanmıştır.

               Kürtler'in kutladığı nevruz bayramı da budur. Onlar, demir madeni olan dağı eriterek geçit açan kişinin  demirci Kava isimli  bir kürt olduğunu ve Ergenekon'dan bu şekilde çıkıldığı için kutlamaktadırlar.

                  Görüldüğü üzere, Nevruz bayramı başta Musa Anter gibi ne olduğu belirsiz kimselerin sulandırmaya çalıştığı gibi, Nevruz bir Kürt bayramı değil, Ergenekon'dan beraber çıkmış herkesin bayramıdır.

               Gelelim bu hafta kutlanan nevruz bayramına; Diyarbakır'da popiler terörist başının İmralı'dan yazdığı edebi olarak incelenebilir ancak siyasi olarak bir anlamı olmayan metni okundu. Memleketteki AKP li yandaş medya, kendini aydın zanneden evrimini tamamlayamamış bir grup mitolojik canlı, barış halayları çekmeye başladı. Bu aydın, gazeteci yazar nefesi kuvvetli canlılar, sözde barış süreci veya Başkanlık sistemine ilişkin bir eleştiri yapan herkesi kanın akmasını isteyen, demokrasi düşmanı, faşist milliyetçi olarak etiketliyorlar. Medya ellerinde nasıl olsa, istediklerini konuştururlar olur biter nasıl olsa değil mi?

               Başbakanın, İmralı'nın mektubuna yönelik, yaptığı açıklama temkinli idi. Başbakan da batının uşağı teröristlere güvenmemek gerektiğini tam olarak anlayamasa da bir şeyler seziyor. Fakat, sayın başbakanın Diyarbakır'da Türk bayrağı olmamasına içerlemesi akıllara zarar bir eleştiriydi. Çünkü karşına muhatap diye aldığın kişi ve grupların amacı belli, ne bekliyordu ki sayın Başbakan?

                BDP'li vekillerimiz şalvarları giyinip, başlarına da eşaplarını takıp TV kanallarında Türk milletini tehdit ediyorlar. Diyarbakır'da polis kayıtlarına göre iki yüz kırk bin, BDP;lilere göre iki buçuk milyon kişi varmış. Efelenmeleri de bu kelle sayısı yüzünden. Farz edelim ki iki buçuk milyon kişi vardı. Eee, geri kalan 72 milyon ne olacak? Ya bu 72 milyonun sadece %1'inin sabrı taşarsa?

                CHP konuşmama kararı alıp kendi vekillerine medya yasağı getirdi. Sayın Kılıçdaroğlu, çok merak ediyorum şimdi konuşmayıp da ne zaman konuşacaksınız.? Tablo ortada, neyi anlayamadınız parti olarak? Bu kadar mı acizsiniz yada Edip Akbayram'ın ''eşkıya dan hükümdar olmaz'' türküsünü hiç mi dinlemediniz?

                Bu Nevruz, uyanış ve bahar bayramı, sadece Sayın AKP Samsun Millet vekili, Tülay Bakır hocaya yaramış. Basına yaptığı açıklamada,'' Hiçbir şey bilmeden el kaldırıp indiriyoruz, Muhalefetin her söylediği yanlış, bizim her söylediğimiz doğru mu? Hukukçu olmadığım için, ne doğru ne yanlış anlayacak durumda değilim, aktif rol almak istiyorum'' dedi. Demek ki bazı insanların uyanması için gerçekten nevruz bayramına ihtiyaç var. Hocamı, samimi ikrarından ötürü gerçekten kutluyorum, iki yılda ancak uyanabildi. Fakat, zararın neresinden dönülürse kardır. Umarım, Sayın Emine Erdoğan, kendisine bu açıklamasından ötürü çok kızmaz.

           Darısı diğer AKP'li vekillerimizin başına, bir daha ki nevruz bayramında kendilerinden ümitliyiz. Allah'tan ümit kesilmez.

                 

 

 

                        

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şakir KABAKÇIOĞLU Arşivi

AFAK

25 Mayıs 2013 Cumartesi 12:41

AFAK

20 Nisan 2013 Cumartesi 12:45

AFAK

13 Nisan 2013 Cumartesi 13:17

AFAK

06 Nisan 2013 Cumartesi 13:26
SON YAZILAR