Ülkemizde Başbakanımızın tabiri ile bir grup ''Çapulcu''nun başlattığı Taksim gezi parkı eylemleri hala devam etmekte. Herkesin malumu olduğu üzere olay, gezi parkındaki birkaç ağaç meselesinden çoktan çıkmış durumda…

Başta Sayın başbakan Erdoğan olmak üzere, AKP hükümetinin on bir yıllık iktidar sarhoşluğu ile akıl almaz açıklama ve tahrikleriyle olaylar bu safhaya gelmiştir. Başbakan Erdoğan'ın açıklamalarını duyduğumda hayretler içinde kaldım. Bizim siyasi tarihimizde bu denli sağ duyudan uzak, mahalle kabadayısı ağzıyla konuşan bir başbakan olmamıştır. Siyasi tarihimiz ve teamüllerimizde olmayan bir başka şeyde, Ülke bu kadar gergin iken hiçbir başbakan başka bir ülkeyi ziyarete gitmemiştir. Ayrıca siyasi tarihimizde işler ülkede bu kadar karışık iken Cumhurbaşkanı, Başbakanı bulamayıp vekili ile olaylara müdahale etmeye çalışmamıştır.

Başbakan Erdoğan, ülkede neler olduğunun farkında değildir. AKP hükümetinin içinde olayların büyüklüğünü algılayanlar var fakat Başbakanın onları dahi dinlemeye niyeti yok gibi görünüyor. Sayın Başbakan bu ülkede ''insanlarının kaç çocuk yapmaları gerektiğinden başlayarak, içki içenlere ayyaşlar'' diyecek kadar şuursuzca konuşmalar yapmıştır. Kendileri, göstericilerin kanunlara uymaları gerektiği ve hukuka saygılı olmamakla suçlar iken, Taksim Gezi parkı düzenlemeleri ile ilgili verilen mahkeme kararını hiçe sayarak, Taksim'e topçu kışlası ve AVM yapacağını ısrarla söylemektedir. Başbakanın matematik bilgisi de zayıf olacak ki, son seçimlerde aldığı %47 oyu, kalan %53 oydan fazla olduğunu zannediyor. Çünkü yaptığı açıklamada '' Çoğunluğun, azınlığa tahakkümüne izin vermem ama, azınlığın çoğunluğa tahakkümüne de izin vermem'' diyor. Bu açıklama AKP'nin demokrasi anlayışının eski Roma dönemindeki demokrasi anlayışı olduğunu ortaya koymaktadır.

Cumhurbaşkanımız sayın Gül, ''gösteriler sonrası gerekli mesajları aldık'' açıklaması, Başbakan tarafından ''neymiş bu mesaj'' sorusuyla, Cumhurbaşkanı ile aynı fikirde olmadığını net olarak ortaya koydu. Fakat, bunun danışıklı dövüş olduğuna inanıyorum. Çünkü; Sayın Cumhurbaşkanı, halka şirin gözükerek, Erdoğan Cumhurbaşkanı olduğunda tekrar başbakanlığa hazırlanmaktadır. Halka, bu sayın Erdoğan'dan daha yumuşak ve sağduyulu mesajı verilmeye çalışılmaktadır.

Bu olaylar sonrası ülkemizde birinci sırada medya kesinlikle itibarını milletin gözünde kaybetmiştir. Nevruz bahanesi ile Diyarbakır'da Terörist başının poster ve bayraklarını açanlara ve de elinde silahla dolaşan PKK'lılara sesini çıkarmayan ancak demokratik hakkını kullananlara ateş eden Polis, AKP iktidarı sonrası belki 30 yıl halkın gözündeki karizma ve itibarını düzeltemeyecektir. Ülkemizde İçişleri bakanı var mı yok mu belli değil. Bu olanlardan sonra Ülkemizde acaba İçişleri Bakanlığı gerekli bir bakanlık mı? Hiç olmasaydı, daha faydalı mı olurdu? soruları insanların aklına sıkça gelmektedir.

Ülkemizde yaşanan bu gösteri ve olaylar oldukça tehlikelidir. MHP'nin sokaklara çıkmaması, büyük bir faciayı önlemiştir. Başbakan şu tabloyu görmelidir. Bu gösteriler sadece provadır. Türk Milleti artık sokağa çıkmaya başlamıştır. Türk Milleti kendi yöneticilerine kırgındır. Bu gün iki ağaç bahanesiyle meydanlara dökülen halk, yarın Diyarbakır'da Terörist başının posterleri açıldığında, bağımsız Kürdistan istendiğinde yada bir asker veya polis şehit edildiğinde neler yapar.? AKP hükümetinin takkelerini önlerine alıp düşünmeleri gerekmektedir.

Sayın başbakan ve AKP Hükümeti'nin sürekli olarak bu milletten aldıkları %47 oya güvenerek kalanları azınlık olarak görmekten vaz geçmeleri gerekmektedir. Sürekli örnek olarak verdikleri rahmetli Menderes bu halkın %60'lara yakın oyu ile iktidara gelmiştir. Fakat aynı halkın gözleri önünde asılmış ve kimse sesini çıkarmamıştır. Aynı halk, dönemin siyasi liderleri Sayın Ecevit ve Demirel'e oy vermiş, 12 Eylül sabahı Kenan Evreni alkışlamıştır. Türk Halkı devletine karşı gelmez, duymazdan gelir ve anlamaz gibi görünür ancak bir çok devrilmez denen iktidarı sandığa gömmüştür.

Kısaca; Çok mağrurlanma Başbakanım, senden büyük Türk Milleti var……..!

Sağlıcakla Kalın….