KESER DÖNDÜ SAP DÖNDÜ

Hiç bir makam ve mevki kimseye baki kalmadığı gibi, hiç bir saltanatta ömür boyu sürmemiştir.  Otuz yıl, kırk yıl iktidarda kalan nice krallar, imparatorlar yerlerini bırakmak zorunda kalmışlardır. Doksanlı yıllarda demir perde ülkelerinde başlayan halk hareketleri demokrasiye geçiş noktasındaki sınavlarını başarı ile verirken, bu günlerde Ortadoğu"da, Asya"da ve Afrika kıtalarında baş gösteren halk ayaklanmalarının da sonuç vereceği kanaatindeyim.

            Atalarımızın dediği gibi zulüm ile abad olunmuyor. İsterseniz elli yıl iktidarda kalın sonunda mutlaka o makamı bırakmak zorunda kalıyorsunuz. İktidar döneminde yaptığınız yanlışlarla sadece gerçek dünyada değil, bu dünyada da yüzleşmek zorunda kalıyorsunuz. İlahi adalete sığınanlar er ya da geç kazanan taraf olmuşlardır. Halkının büyük bir bölümü Müslüman olan Tunus, Yemen, Cezayir, Mısır gibi köklü inançlara sahip insanların inandıklarını rahatlıkla yaşayamadıkları, hatta yaşamak bir tarafa ifade etmeleri dahi suç olan bu ülke halkları yıllarca yaşadıkları zulme artık bir son verilmesi gerektiğini düşünerek yollara düştüler. Bu konuda dualarımızın ve yüreklerimizin o kardeşlerimizle birlikte olduğunu ifade ederek asıl konumuza geçmek istiyorum.

            Yukarıda bahsettiğim ülkelerde demokrasi olmadığından toplum diktatörlerin zulmü ile karşı karşıya kalıyor, peki demokrasi olan ülkelerde zulüm yok mu derseniz, elbette var, bu konuda en bariz örnek ülkemizde yaşanmış, insanlar inandıkları gibi giyinmeleri, sokakta dolaşmaları, hatta Allah"ın emrettiği gibi ezan okumalarına dahi yasak getirilmiş bir ülkede yaşıyoruz, ancak bu istibdat rejimlerinin topluma verdiği zarar kadar uyanmaları bakımından da yararı  olmuştur. Bu sıkıntıları birebir yaşamış bazı insanlar dahi iktidara geldiklerinde geçmişi rahatlıkla unutmaları karşısında şaşıp kalmamak mümkün değil.

            Her zaman söylediğim bir ifadeyi tekrarlamakta yarar görüyorum “Ben Kral oldukça yaşasın Demokrasi” zihniyeti ile hareket edenlerin de artık toplum tarafından hüsnü kabul görmediğini rahatlıkla ifade etmek istiyorum. AK Parti"nin iktidar olması ile birlikte yönetim kadrolarına gelen bazı art niyetli kişilerin yavaş, yavaş teşkilatlardan dışlandığını görmek bizleri mutlu ediyor. 2002 seçimleri ile iş başına gelen AK Parti iktidarı gün geçtikçe iş takipçileri, hizipçiler tarafından işgal edilmeye başlanmış, nihayetinde işin içerisinden çıkılamayacak noktaya gelindiğinde bu işlerin içerisinde olanlar istifa edip, teşkilattan ayrılmak zorunda kalmışlardır.

            AK Parti ilimizde ilk teşkilatlandığı günden itibaren görev alıp, her dönemde en büyük problemleri ortaya çıkaran insanların pek çoğu nihayet teşkilat dışında kaldı. Mustafa Demir"in İl Başkanı olduğu günden beri teşkilatlarda yer alan yağ tulumları, Tijen Ablalar, Sandukacılar, sırra kadem basan sahte sofiler, sincaplar, çete bozuntuları, pastacılar, tatlıcılar teşkilatlardan temizlendi. Diyeceksiniz ki şu anda görevde olan yönetim kurulunda bulunan insanlar çok mu düzgün? Elbette içlerinde çok yetersiz, kapasitesiz, belde yönetim kurullarında dahi görev almaması gereken, hatta iş takipçileri, müteahhitler de var ama şundan emin olun ki bu insanlar ne kadar yetersiz olurlarsa olsunlar şu saydığım isimler kadar partiye zarar vermeleri mümkün değil.

            Osman Çetinkaya"nın İl Başkanlığına atanması ile birlikte AK Parti rahat bir nefes almıştır, hizipçiliğin, onun bunun adamı döneminin zirveye çıktığı ve partiye gönül vermiş, geçmişte görev yapmış bir sürü insanın uğramadığı hatta yanından dahi geçmediği il teşkilatında artık rahatlıkla gidip gelineceği bir döneme girildiği kanaatini taşıyorum. Osman Çetinkaya ister mevcut yönetimle devam etsin, isterse yeni yönetim kursun partiye yapacağı en büyük iyilik küskünleri partiyle barıştırmaktır. Osman Çetinkaya ile ilgili bu yazdıklarıma tepki gösterenler olabilir, onlara saygı duyarım ancak bu arkadaşlarımız Adem Güney döneminde şikayetçi değilken şimdi şikayetçi olmalarına da pek anlam verebilmiş değilim. Ayrıca Osman Çetinkaya"ya mazbatasını ben vermedim, dün bizzat Başbakan çağırıp, kendi eliyle verdi, itirazı olan varsa ona yapsın, benim gibi gariban zavallı adama yapmasın. Osman Çetinkaya"nın en büyük avantajlarından birisi de milletvekili bazında herkesle barışık olmasıdır. Ayrıca  Eski İl Başkanlarından sevgili kayınçom Kamyon Şoförü ile de arası iyi, MKYK üyesi vekille de problemi yok, Bakan"la daha önce var olan problemini de bu süreçte aştı, bundan sonraki süreçte iş Osman Çetinkaya"ya kalıyor. Kimsenin adamı olmadan AK Parti"nin adamı olur ve herkesle iyi geçinirse AK Parti büyük mesafe kat eder. Sizin anlayacağınız dünyadaki siyasi yapılanmada olduğu gibi şehrimizde de artık keser dönmüş sap dönmüş, nihayetinde dün itibari ile hesap da doğrulardan yana dönmüştür. AK Parti Genel Merkezi kavgadan değil uzlaşıdan yana tavır koymuştur. Bize düşen hayırlı uğurlu olmasını dilemek ve temenni etmektir. Kalın sağlıcakla

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
11 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR