KERAMETİ KENDİLERİNDE SANANLAR

Konumuza girmeden önce OMÜ Hastanesinde yapılan yeni atamalarla ilgili birkaç kelam etmek istiyorum. OMÜ Hastanesi, bölgemizin en önemli ihtisas hastanelerinden biridir. Gerek akademik personel, gerek teknik donanım, gerekse kuruluş zamanı bakımından en eski ve donanımlı hastanelerden biridir. Yavuz Ünal Hoca’nın rektörlüğü döneminde birkaç başhekim değişti, idari personelde değişiklikler yapıldı ama en son yapılan değişiklik ile iş başına gelen başhekiminden idari personeline gayet isabetli bir karar olduğu kanaatindeyim. Başhekimlik görevine atanan Prof. Dr. Davut Güven hocadan tutun da Müdürler Osman Gül’den İbrahim İnan’a, İsa Erfalay’a dek tamamı çok güzel ve kaliteli insanlar. Hastaneyi kısa sürede bulunduğu konumdan çok daha güzel yerlere taşıyacaklarına güvenim tamdır. Görevden ayrılan Prof. Dr. Fatih Özkan Hoca da arkadaşımızdır, severiz kendisini ancak gerek Rektör Bey ile gerekse idari personelle uyumlu bir çalışma ortamı sağlayamadığından ayrılmak zorunda kaldı. Yeni atanan ekibe başarılar diliyorum, desteğimiz her zaman kendileriyledir. Rektör Bey’i de bu güzel atamalar için tebrik ediyorum.

Asıl konumuza gelince; malumunuz seçimden sonra baş döndürücü gelişmeler yaşamaktayız. Bakanlar Kurulu atandı, Meclis Başkanı seçildi, partilerde genel başkan yardımcılarından MYK üyelerine pek çok değişiklikler oldu. Bu arada şehrimizdeki iki siyasetçiden biri genel başkan yardımcısı olurken bir diğeri de parti değiştirdi. Genel başkan yardımcısı olan Vezir Hazretleri sanki hiç tanınıp bilinmeyen biriymiş gibi eller üstünde karşılanıp, tezviratlar yapıldı. Dersiniz ki adam uzaydan geldi. Oysaki bu şehri dört dönem yöneten, bildiğinden şaşmayan, kendi kriterlerine uymayanlara hayat hakkı tanımayan bir siyasetçi olduğunu herkes bilir. Genel başkan yardımcısı olması ne değiştirir derseniz; çok şey değiştireceğini sanmam. Zaten daha önce de genel başkan yardımcısının yardımcısıydı, istediğini yaptıracak güçteydi. Siyasi hayatında Yeşilkent’te ANAP’tan başkan seçilen arkadaşın dışında Allah kulunun arkasında durmamış, taşın altına elini koymamış, bırakınız yapsınlar mantığıyla siyaset yapan ama kendi dünya görüşündeki insanlara aşık, Milli Görüşçülerden hiçbir zaman hazzetmeyen, yüzlerine gülmeyi de iyi beceren bir arkadaş. Büyükşehir belediye başkanının tespitini bizzat Tayyip Bey yapar, alt belediye başkanlarının seçimi de büyükşehir belediye başkan adayı rahat çalışabilmesi için görüşü alınarak tespit edilir. Sizin anlayacağınız birilerinin öyle sevinmesi çok da anlamlı değil.

Gelelim parti değiştiren bebek yüzlü siyasetçiye. Bu arkadaşla ilgili düşüncelerimi, soyadı gibi kılıcının her tarafı kestiği en güçlü dönemlerinde kendisiyle ilgili neler yazdığımı herkes bilir. Bana göre bu şehirde siyasette olmaması gereken insanlardan birisi. Sinan Burhan, Akit Gazetesi’ndeki dünkü köşesinde benim on beş yıl önce yazdıklarımı şimdi yazmış ama çok güzel yazmış. Kendisini çok güzel tarif etmiş, kalemine sağlık. İnsan azıcık dönüp mazisine bakmalı. Siyasete nasıl girdiğine, geldiği makamlara hak ederek mi yoksa mensubu bulunduğu partinin desteği sayesinde mi geldiğini çok iyi bilmeli. Her ne hikmetse sokağa çıkıp oy almaya kalktıklarında on tane oy alamayacak insanların, hak etmedikleri makamlara geldiklerinde kerameti kendilerinden zannetmeleri ne halde olduklarının açık ve net delilidir. İnsan azıcık oturup düşünür ben nereden geldim, geçmişimde veya ailemde siyasi birikim neydi, ne oldum, aldığım makamları hak ettim mi diye. Bakanlık yaptığım dönemde işe aldıklarımın durumu neydi, herkes yargılanıp çile çekerken ben neden hiç sıkıntı çekmedim diye.

Bunların tamamını bir kenara bırakalım, geçtiği partiden beklentisi nedir? AK Parti’de aldığı makamları orada da rahatlıkla alabileceğini mi zannediyor? Önümüzdeki yerel seçimlerde Büyükşehir için aday olduğunu varsayalım. Kaç tane oy alacak? Kendisinden çok daha genç bir genel başkanın altında nasıl çalışacak? Kendi geldiği makamlar ortada, genel başkanının durumu ortada. İnsan nimetlere şükredip vesile olanlara teşekkür edip vefasını göstermeli. Beklentilerine karşılık bulamayınca anında gemiyi terk edip çok daha küçük bir kayığa binmemeli. Yerinde kalmış olsaydı önümüzdeki yerel seçimlerde Büyükşehir için alternatif isimlerden birisi olurdu. Kaldı ki olmasa ne olur? Ekonomik sıkıntısı yok, iş sıkıntısı yok, çevre sıkıntısı yok ama makamım yok diye parti değiştirmek toplumda ne kadar karşılık bulur hep birlikte bekleyip göreceğiz. İnsanın kendi kendine yaptığını kimse yapamaz. Yeni partisi kendisine mübarek olsun diyerek sözlerime son vermek istiyorum. Allah herkese hak ettiğini versin. Hoşça kalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
15 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR