KARDEŞÇE YAŞAMAK

İnsanlardan uzakta yaşamayı tercih etmek ve bundan da huzur ve mutluluk duymak Müslümanın hali değildir. İslam cemiyet dinidir ve birlikte yaşamayı zorunlu kılar. Zaman zaman gönlü dinlendirmek ve nefsi sorgulamak için yalnızlık tercih edilerek inzivaya çekilmek kısa süreli bir gereklilik olabilir. Ancak; insanlardan kaçarak huzur aramak; Müslümanın tercihi olamaz. Müslüman; cemiyet hayatı yaşayacak, böylece; yardımlaşma, dayanışma ve paylaşma içerisinde olacaktır. Kardeşçe yaşamanın kuralları Hucurat suresinde anlatılmış, kardeşliği bozan temel davranışlar da birer birer sıralanmıştır.  Cemiyet halinde yaşanacaksa-ki İslamın emridir-insanların Kur’ani ve Peygamberi uyarılara ve işaretlere dikkat etmeleri gerekecektir. İnsanların hiçbirisi diğerinden üstün veya düşük değildir. Üstünlük takva iledir. Hiçbir insan, diğer insanı; yapısından, varlığından, cinsiyetinden dolayı küçümseme hakkına sahip değildir, bu büyük günahtır. Allah katında ayrıcalık da takva sebebiyledir.

Kur’anı Kerimde cemiyet hayatını işaret eden bir çok ayet olduğu gibi, kardeşçe yaşamayı engelleyen davranışları bildiren açıklamalar da vardır. Hucurat suresi 6.ayette Yüce Allah; “Ey iman edenler! Eğer fasığın biri size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa sataşırsınız da sonra yaptığınızdan pişman olursunuz” buyurarak, dedikodu üzerinden insanların birbirlerine tavır almalarının yanlış olduğunu bildirmiştir. Aynı surenin 12.ayetinde de; “Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, tövbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir” bilgisini vererek, insan fıtratını hücrelerine kadar tarif eden ve insanlar arası huzuru bozacak davranışları açıklamıştır..

Buharide rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamberimiz; “Nasıl oluyor da bazı kimseler, Allah’ın kanunu karşısında aracı olmaya kalkışıyorlar. Sizden öncekilerin mahvolmasının sebebi şudur: İçlerinden asil, ileri gelen birisi hırsızlık yapınca, onu serbest bırakıyor, zayıf ve fakir bir kimse hırsızlık yapınca, onu cezalandırıyorlardı. Allah’a yemin ederim ki Muhammed’in kızı Fatıma hırsızlık yapsaydı, onun da cezasını verirdim” buyurmuştur. Bu beyanıyla Allah Resulu; cemiyet hayatında yaşamanın bir takım temel kurallarının olduğunu, bunun da adalet ve hakkaniyetle sağlanacağını hatırlatmış, kızı Fatımayı bile bundan istisna tutamayacağını bildirmiştir. Bu rivayet’; Kureyş kabilesinden Fatıma Binti Esved’in Mekkenin fethi esnasında yaptığı bir hırsızlık nedeniyle ifade edildiği bilinmektedir.

Söz konusu hırsızlık meydana gelip, hüküm uygulanacağı anlaşılınca, hırsızlık yapanın yakınları Peygamberimizin sevdiği evlatlığı Zeyid İbni Harise’yi Peygamberimize göndererek hükmün uygulanmamasını istemişler, Peygamberimiz de bu teklife çok üzülerek yukarıda sunduğumuz ve İslamın görüşü olan beyanını sunmuş, “hırsızlık yapanın eli kesilir” hükmü uygulanmıştır. Maide suresi 8.ayette; “Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi âdil davranmamaya itmesin. Adaletli olun; bu, Allah korkusuna daha çok yakışan (bir davranış) tır. Allah'a isyandan sakının. Allah yaptıklarınızı hakkıyla bilmektedir” ilahi mesajıyla, kardeşçe yaşamanın önündeki en büyük engelin adaletsizlik ve haksızlık olduğu anlatılmaktadır. Peygamberimiz; vefatı esnasında kızı Fatımaya ve eşi Hz. Aişeye, “Benim Peygamber olmam sizi gaflete sevk etmesin. Herkes ameli ile başbaşa kalacaktır…” hatırlatmasında bulunmuş, insanlığa ve ailesine son sözleri bunlar olmuştur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR