KAN ŞEKERİ SEVİYESİ NASIL ETKİLENİR?

Yiyeceklerin kan şekeri seviyesini nasıl etkilediğine dayanan bir yeme stratejisi, glisemik indeks diyeti olarak adlandırılır. Glisemik indeks, karbonhidratları yüksek gıdaları kan şekerini ne kadar yükselttiklerine göre sıralamak için kullanılan bir sistemdir. Glisemik indeks, bireylerin daha iyi yeme alışkanlıkları kazanmasına yardımcı olmak için kalori veya karbonhidrat sayımı gibi diğer diyet planlarıyla birlikte kullanılabilen bir araçtır.
Glisemik indeks diyeti, tipik olarak, yemek planlaması için ana veya tek kaynak olarak indeksi kullanan belirli bir diyet planını tanımlar. Diğer bazı diyetlerin aksine, bir glisemik indeks diyeti porsiyon boyutlarını veya kilo verme veya koruma için ideal kalori miktarını, karbonhidrat veya yağ alımını belirtmez.
Glisemik indeks (GI) ile gıdalara 1 ile 100 arasında değer verilir ve bu değerler ile o besinin kan şekerini ne kadar hızlı yükselttiğini belirtilir. Glisemik indeks değeri yalnızca karbonhidratlar için hesaplanmaktadır. Protein ve yağın GI değeri bulunmamaktadır. Karbonhidrat içeren her besin yüksek GI değerine sahip değildir. Karbonhidratın GI değeri, ne kadar lif içerdiği ile doğrudan bağlantılıdır. Örneğin, yüksek lif içeriğine sahip tam tahıllar, meyveler ve sebzeler daha yavaş sindirilir. Beyaz ekmek, kek ve şeker gibi yiyeceklerden daha fazla lifli olduğu için daha düşük GI değerine sahiptir. Glisemik indekslerin sınıflandırması şu şekildedir
Değeri 55’in altındakiler düşük glisemik indeksli,
55 ila 70 arasında değeri olan besinler, orta glisemik indeksli,
70’in üzerinde değere sahip olan besinler, yüksek glisemik indeksli besinler olarak sınıflandırılmaktadır.
Glisemik indeks diyeti, glisemik indeks değeri düşük olan besin gruplarıyla beslenmeyi içerir. Bu diyette glisemik indeksi düşük besinler ağırlıklı ve kontrollü şekilde tüketilir. Glisemik indeks değerine göre oluşturulan bu diyet programını uygulamak başlangıçta zor olsa da diyetin temel mantığını anlaşıldıktan sonra kolaylaşmaktadır. Glisemik indeks diyeti ile ilgili bilinmesi gerekenler şunlardır. 
Glisemik İndeks diyeti, ani kan şekeri yükselmesi önlemek için geliştirilmiş bir beslenme biçimidir. Kan şekerinin dengede olması durumunda kilo kaybı olacağı vurgulanmaktadır. Bu diyet, diyabetli hastalar için geliştirilmiştir. Amaç kan şekerini belirli bir seviyede tutarak kan damarlarını ve sinir sistemini korumaktır.
Glisemik indeks diyeti ile kan şekerinde ani bir yükselme ve hemen ardından düşüş gerçekleşmez. Bu diyet obezite, diyabet, kalp hastalığı ve diğer uzun süreli hastalıkları önlemeye yardımcı olmak için tasarlanmıştır.
Kilo vermeye yardımcı olur: 2015 yılında yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre yüksek bir glisemik indeks diyetine sahip rafine tahıl, nişasta ve şeker tüketiminin daha fazla kilo alımı ile ilişkili olduğu gösterilmiştir. 
Kolesterolü düşürür: Düşük GI indeksli diyetlerin kolesterol üzerindeki etkileri üzerine yapılan incelemelerde, bu diyetlerin, özellikle diyet lifindeki bir artışla birleştirildiğinde, toplam kolesterolü ve düşük yoğunluklu lipoproteinleri ("kötü" kolesterol) düşürmeye yardımcı olabileceği gösterilmiştir. Meyveler, sebzeler ve tam tahıllar, düşük veya orta düzeyde GI'ye sahip oldukları için genellikle iyi lif kaynaklarıdır.
Glisemik indeksi düşük besinler, kandaki glikoz seviyesini ve dolayısı ile kan şekerini dengede tutmayı sağlar.
Bu besinler tok kalma süresini uzatır.
GI’ye düşük besinler vücutta yağın depolanmasını önleyen besinler oldukları için bireylerin kilo kontrolünü kolaylaştırma özelliği vardır.
Şeker hastalığında şeker vücutta etkili bir şekilde işlenemez. Bu da sağlıklı kan şekeri düzeylerinin korunmasını zorlaştırmaya sebep olur. Bununla birlikte, iyi kan şekeri kontrolü, kalp hastalığı, felç ve sinir ve böbrek hasarı gibi komplikasyonların başlamasını engellemeye ve geciktirmeye yardımcı olur. Bazı çalışmalarda, düşük GI diyetlerinin diyabetli kişilerde kan şekeri seviyelerini azalttığını belirtmektedir. 
Yapılan bazı araştırmalar, yüksek GI diyetleri tüketen kişilerin, düşük GI diyetleri olan kişilerle kıyaslandığında, endometrial, kolorektal ve meme kanseri gibi belirli kanser türlerini geliştirme olasılığının daha yüksek olduğunu kanıtlamaktadır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tuğba Tonya Arşivi
SON YAZILAR