HZ. İBRAHİM'İN İMTİHANI

Hz. İsmail'in kurban edilişi Allah'a teslimiyetin en güzel örneklerinden biridir. Bu teslimiyet karşısında Allah onlara katından Cebrail (as) ile bir kurban gönderdi. O günden kıyamete kadar, kurban ibadeti ile bu büyük itaat ve teslimiyet eylemi yad ediliyor. İşte Hz. İbrahim'in kurban hikâyesi...
Hz. İbrahim (as)'in, yıllar geçmesine rağmen bir evladı olmamıştı. O, ellerini kaldırarak Rabbine şöyle dua ediyordu: “Ya Rabbi! Bana salihlerden olacak bir evlat ver. Duasının üzerinden yıllar geçmiş, Hz. İbrahim'in hicreti Mısır'a kadar uzanmıştı. Bir müddet burada kalan güzide insanlara Hacer isminde birisi daha katılmıştı. Bir rivayete göre o bir kral kızıydı. Başka bir rivayete göre ise Mısır'ın doğu illerinden koparılmış ve Mısır sarayına gönderilmiş bir cariyeydi. İşte bu cariye, İbrahim'in eşi olmakla şereflendi.
Bir süre sonra Yüce Allah onlara bir çocuk nasip etti. Adını İsmail koydular. 
Hz. İsmail'in doğumundan sonra Hz. İbrahim'in eşi Sare, ona Hacer'le İsmail'i başka bir yere götürmesini söyledi. Hz. İbrahim, Allah'ın izniyle Hacer'i ve İsmail'i yanına alarak yola çıktı. Günlerce yürüyerek ovalardan, tepelerden, ıssız çöllerden geçtiler. Mekke yakınlarına kadar geldiler. O sırada İsmail iki yaşında idi. Sonunda bugün Kâbe'nin bulunduğu yere vardılar ve bir ağacın altında durdular. Etrafta kimse yoktu. Hz. İbrahim ana ile oğlun yanına biraz yiyecek ve su bıraktıktan sonra oradan uzaklaştı. Hacer Hz. İbrahim'in arkasından: “Bizi bu ıssız yere bırakıp nereye gidiyorsun? Biz bu dağ başında ne yaparız, nasıl yaşarız?”diye bağırmıştı. Bir süre sonra Hz. Hacer şöyle seslendi: “Yoksa bizi buraya bırakmanı Allah mı emretti?” O zaman Hz. İbrahim döndü ve şöyle dedi “Evet, Yüce Allah emretti.” Bunun üzerine Hz. Hacer “Öyle ise Allah bize yeter. O bizi korur, bizi besler” dedi.
Hz. Hacer ağaç dallarından ve taşlardan bir kulübe yaptı. Orada yaşamaya başladılar. Fakat bir süre sonra suları bitti. İsmail susuzluktan ağlamaya başladı. Çocuğun ağlayışları Hz. Hacer'i çok üzüyor, ne yapacağını bilemiyordu. Acele ile dışarıya çıktı, hızla Sefa tepesine yürüdü, tepenin üzerine kadar çıktı, etrafına baktı, hiç kimse ve su yoktu. Tepeden indi. Koşarak bu sefer karşıdaki Merve tepesine tırmandı. Orada da kimseyi göremedi, suyu bulamadı. Uzaktan uzağa kulübede ağlayan İsmail'in sesi geliyordu. Hacer Sefa ve Merve tepeleri arasında kendini kaybetmiş gibi tam yedi kere gidip geldi. Güneş iyice yükselmişti. Hacer ümitsizlik içinde kulübesine döndü. Kulübeye girince İsmail'in yanı başından bir su gördü. Hz. Hacer suyun aktığını görünce boşa gideceğinden korktu ve Arapça “Zem zem”, yani “dur dur” demeye ve eliyle suyu tutmaya başladı. Böylece Yüce Allah onların imdadına yetişti ve susuzluktan kurtuldular. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ayşe Özdemir Arşivi

HAVF

26 Şubat 2024 Pazartesi 09:00
SON YAZILAR