Yaşar Yeşilyurt

Yaşar Yeşilyurt

Hukukun üstünlüğü mü yoksa üstünlüğün hukukumu

“Kanun büyük sineklerin yırtıp geçtiği, küçük sineklerin ise takılıp kaldığı bir örümcek ağıdır"" Aristotales.

Bugünlerde insanların en çok konuştuğu şeylerin başında hukuk geliyor. Hukuku savunmak ya da hukukun üstünlüğünü savunmak ne anlama geliyor. Hukukun üstünlüğünden dem vuranlar gerçekte acaba neyi kastediyorlar. Şüphesiz bu soruya verilecek cevap aynı zamanda Türkiye"de hukukun nasıl işlediğini ve devletinde nasıl işlediğini ortaya koyacak çok can alıcı bir sorudur. Çünkü hukukun kendiside hukukun üstünlüğünü savunmak da tek başına olumlu ya da olumsuz bir nitelik taşımaz. Çünkü burada karşımıza hangi hukuk ya da hangi hukukun üstünlüğü sorusu gündeme gelecektir.

Bu günlerde, hukuku savunmak neredeyse rejimi savunmakla eşdeğer bir konuma getirildi. Hukuk salt bir yargılama işi ise her yargılama göreceli bir yaklaşıma sahiptir. Verilen kararlar ne olursa olsun önemli olan geçerli hukukun hangi ilkeleri içerdiği, demokratik olup olmadığı konusunu gündeme getirecektir. Sonuçta hukuk çok çeşitli kaynaklara dayandırılabilir ve hukukun evrensel değerlere bağlı demokratik bir hukuk olması bu kaynaklardan biridir. Hukuk aslında tek başına bir anlam ifade etmeyebilir. İnsanlığında kan dökmenin de bir aracı pekâlâ olabilir. Hukuku demokrasi ile paralel düşünmediğimizde bir baskı mekanizmasına dönüşmesi kaçınılmazdır. Hukukun gelişmesi, hukukun üstünlüğü ancak demokrasilerin işlediği toplumlarda adaletli kararlar vererek hukukun üstünlüğü ilkesine hizmet edebilir. Aksi durumda toplumda egemen zümrelerin egemenliklerini pekiştiren bir baskı aracına dönüşür. Hukuk ve demokrasi birbirini karşılıklı büyüten geliştiren olgulardır. Birinin varlığını göz ardı etmek toplumsal yapıyı olumsuz biçimde etkileyecektir.

Hukuk her toplumda siyasi dengelerin bir uzantısıdır. Her siyasi yapı kendine uygun bir hukuk sistemini üretir. Tarihimizde buna örnekler çok fazla vardır. Ancak önemli olan hukukun baskıcı, demokratik olamayan, jakoben geleneğin tersine geniş halk yığınlarına dayanan, evrensel temel hak ve özgürlüklere dayalı insancıl bir yapıya dayanmasıdır. Ancak böyle bir toplumda hukukun üstünlüğünden bahsedilebilir. Hukukun verdiği ya da vereceği kararlarda ancak böyle bir yapıda toplum vicdanında meşruiyet kazanacaktır. Bu açıdan anayasa mahkemesinin verdiği ya da vereceği kararlarına baktığımızda önemli olanın mahkemenin kararları değil mahkemenin bu kararları nasıl bir sosyal ve siyasal zeminde aldığı ya da alacağı sorunudur. Yoksa mahkeme kararlarını tartışmak sadece havanda su dövmek olacaktır. Anayasal devletin en önemli unsurlarından bir olan hukukun üstünlüğü ilkesi demokratik toplumlarda anlam kazanır.

Hukukun üstünlüğünün en önemli unsurlarından biri olan yargı denetimi her türlü kurum ve kuruluşun tasarruflarının yargı denetimine açık olması anlamına gelir ki herkes kafasına göre idari tasarrufta bulunamasın. Ancak yargı denetimi yine demokrasilerde evrensel değerler hak ve özgürlükleri ıskalayarak yapılamaz. Yapılırsa ""Burası Türkiye"" manzarası gerçeklenmiş olur. Hukukun üstünlüğü değil üstünlüğün hukuku gerçekleşmiş olur. Aydınların temel görevlerinden biride bu üstünlüğün kimlere ve nasıl fayda sağladığını açıkça söylemektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yaşar Yeşilyurt Arşivi
SON YAZILAR