Hatalı Çözüm

Küçük Işık hep kendisine ait bir elbisesi olsun istedi;fakat doğduğundan beri ablalarının küçülenlerini,eskiyenlerini giydi.Umut,bir yaz akşamı ailece dışarda gezebilmeyi,dondurma yemeyi hayal edip durdu.
Annesinin evlere temizliğe gitmediği,babasının gece vardiyasına kalmadığı,kardeşlerinin simit satıp kendisinin karton toplamadığı sokaklarda...
Araştırmalar,5-6 yaşından itibaren okul öncesi eğitimin şart olduğunu söylerken biz okul öncesi eğitim yaşındaki çocuklarımıza gidebiliyor muyuz?Bırakın gitmeyi,ödenek yetersizliğinden(!) kapısına kilit
vurulan,kışın yolları kapanan,sobalarında ancak tezek yakılabilen okullarımıza gidebiliyor muyuz?Okul çevrelerini daha güvenli,derslikleri daha donanımlı ve az mevcutlu,öğretmenlerimizi daha dertsiz
kılabiliyor muyuz?
Yoksa,Allah bu çocuğun da rızkını verir diyerek,çocuk yapmayı mı teşvik ediyoruz?Hiçbir şey olamazsa askere gittiğinde sıcak yemek yüzü görür,zaten terörü de bitiremedğimiz için cepheye yollarız ya da
kızsa bir markette işe girip oradaki yüzlerce kızdan biri gibi kasiyer olur;nasılsa her boş arazide bir alışveriş merkezi,bir mega süper ultra market bitiyor pıtrak gibi;olmazsa da kocaya veririz,mi diyoruz?
Böyle gidilirse ne Işık kendine ait bir elbiseye sahip olabilir;ne de Umut huzurlu bir aileye...
Üç de yetmez beş ver,beş de yetmez yedi tane türküleriyle,çocuklarımızı karanlık ellere,"karanlık evlere" teslim ederiz ancak!
Halbuki varılması gereken nokta,nüfusu sayısal olarak büyütmek değil,nüfusun verimliliğini,kontrollü ve ihtiyaca yönelik büyümesini sağlamaktır.Hükümet,bu çocukların hangi harç borçla,hangi geçici
ücretlerle,hangi getirilemeyen ay sonlarıyla büyütüldüğünü bilmiyor da ondan mı bu ÇÖZÜMÜ salık veriyor?
Söz bitimi; üç çocuğun bizi götüreceği nokta muassır medeniyetler seviyesinin üzeri değil,ancak üçüncü dünya ülkesi olmaktır!

İyi haftalar!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi
SON YAZILAR