Gerçekte kim özür dilemeli

                                  GERÇEKTE KİM ÖZÜR DİLEMELİ?

Ermenistan, ABD ve BATI ülkelerinin verdiği destek ile birinci dünya savaşının ardından 1915 yılında uygulanan tehcirin ardından, İstanbul işgaliyle İngilizlerin ele geçirdiği Osmanlı arşivlerinde oynadıkları ve sürdürdükleri asılsız Ermeni soykırım iddialarıyla süre gelmektedir.

Son günlerde ülke içinde kimi aydın ve liboşların Türk milletini ve devletini hedef alan saldırılarına, tarihi gerçeklerden uzak  "özür diliyorum" kampanyası düzenleyerek verdikleri destekle, yaşadıkları Türkiye Cumhuriyeti Devletine, barış adına katkı sağladıklarını öne sürenler, tarihi gerçekleri atlamaktadırlar.

Oysa Vatanımız Türkiye; jeopolitik konumuyla bütün dünyanın dikkatini çekmekte, Sömürgeci devletlerin gözü önünde sürekli iştahını kabartmaktadır. Tarih boyunca Romalılar, persler ve Bizanslılar tarafından Anadolulun bir yerinden diğerine sürülen savaşlara itilen ve çoğu kez üçüncü sınıf vatandaş muamelesi gören Ermeniler, Türklerin Anadolu ya girişlerinden sonra Türklüğün adil, insani hoşgörülü birleştirici anlayış ve inancından yararlanmışlardır. Bu ilişkililerin gelişmesi ve doruğa ulaşma çağı olan 19.yüzyıl sonlarına doğru süren devir Ermenilerin altın çağı olmuştur.

Osmanlı devletinin çalışan liyakatli dürüst ve becerikli her vatandaşına sağladığı imkânlardan gayri Müslimler içinde en çok faydalananlar, hatta Bayındırlık, Bahriye, Hariciye Maliye, Hazine, Posta-Telgraf, Darphane Bakanlıklar, Müsteşarlık yapanlar, Ermeniler olmuşlardır. Askerlikten kısmen de vergiden muaf tutulurken ticarette, zanaatta, çiftçilikte ve idari işlerde yükselme fırsatını elde etmişler ve devlete bağlı milletle kaynaşmış ve anlaşmış olduklarından dolayı “millet-i sadıka” yani sadık olarak kabul edilmişlerdir. Ancak Osmanlı devletinin zayıflamaya başladığı dönemlerde hemen her konuda Avrupa"nın müdahalesi baş gösterince Türk-Ermeni ilişkilerinde de bir bozulma başlamıştır.

Batılıların, özellikle misyoner din adamı kisvesinde Osmanlı devleti içine soktukları kışkırtıcıların faaliyetleriyle Ermenileri, Dini kültürel, ticari, sosyal ve siyasi açılardan Türk toplumlundan uzaklaştırmaya çalışılmıştır. Böylece çoğu defa Türklerin zararlı çıktığı trajik olaylar başlamış doğu Anadolu"da başlatılan ve İstanbul"a kadar yayılan isyan hareketlerinde, binlerce Türk ve Ermeni hayatlarını kaybetmişlerdir.

Birinci dünya savaşı sırasında ise; Osmanlı askeri olarak düşmanlara karşı savaşan veya geri hizmetlerde çalışan Ermenilere karşılık, önemli bir kısmı da düşman kuvvetlerinin yanında Türklere karşı savaşmışlardır.

Cephe gerisinde komitacı Ermeniler; Kadın çocuk yaşlı ayrımı yapmaksızın katliamlarca girişmişler yüz binlerce Müslüman"ın hayatına kastederek doğu Anadolu"yu bir harabe haline çevirmişlerdir.

Devletin bunları yatıştırmak ve durdurmak için aldığı tedbirler istismar edilmiş ve dış devletlerin tahrik ve vaatleriyle bin yıl refah içinde yaşadıkları ülkeyi parçalamaya çalışmışlardır.

Ermenileri kullanan bazı devletler, yer değiştirme uygulamasını 24 Nisandaki tutuklamaları bir soykırım gibi göstermek ve dünya kamuoyunu bu konuda ikna ekmek için yoğun bir propaganda faaliyetlerine girişmişlerdir.

Her şeyden önce yer değiştirme kararı bütün Ermenilere uygulanmamış, Katolik ve Protestan mezhebinde bulunan Ermenilerin yanı sıra, Osmanlı ordusunda subay ve sıhhiye sınıflarında hizmet gören Ermeniler ile Osmanlı bankası şubelerinde ve bazı konsolosluklarda çalışan Ermeniler devlete sadık kaldıkları sürece göçe tabi tutulmamışlardır. Öte yandan hasta özürlü sakat ve yaşlılar ile yetim çocuklar dul ve kadınlar da sevke tabi tutulmamış, yetimhaneler ve köylerde koruma altına alınarak, ihtiyaçları devletçe göçmen ödeneğinden karşılanmıştır. Bu tablo Osmanlının yer değiştirme konusunda ne kadar iyi niyetli olduğunun bir göstergesidir.

Ermenilerin sıkça dile getirdiği gibi yer değiştirmelerinde 1,5 milyon ermeni ölmemiştir. Gerek Osmanlı ve Ermeni gerekse yabancılara ait istatistikler, I.dünya savaşı döneminde Osmanlı topraklarında yaşayan Ermenilerin nüfusunun en fazla 1.250.000 civarında olduğunu göstermektedir. Yazar Orhan pamuk"un yanılttığı gibi değildir. Osmanlı devletinin son nüfus sayım istatistiği 1914 yılında yapılmıştır.

Buna göre Ermeni nüfusu:1.221.850 dir. Yer değiştirmeye tabi tutulmayan nüfus 82.880 i,İstanbul,60.119 u Bursa"da,4548 i Kütahya sancağı ve 20.237 si Aydın vilayetinde olmak üzere toplam 167.778 dir.

Ermenilerin yer değiştirme uygulaması büyük bir disiplin içinde yapılmıştır.

9 Haziran 1915 ten 8 Şubat 1916 tarihleri arasında Adana, Ankara, Dörtyol, Eskişehir Halep, İzmit, kara hisarı, sahip Kayseri, Mamuretülaziz, Sivas, Trabzon, Yozgat, Kütahya, Birecik"ten toplam:391.040 kişi yerleştirilecekleri yeni bölgelerine sev edilmiş, bunlardan 356.084 ü yerleşim bölgelerine ulaşmıştır.

Yani Ermenilerin yer değiştirme uygulaması sırasında verdiği kayıplar 35.000 kişi civarındadır. Osmanlı devletini işgal eden devletlerden İngilizler; Aralarında Osmanlı siyasi, Askeri Liderleriyle önde gelen aydınların da bulunduğu 143 kişiyi, Ermeni olaylarında savaş suçu işledikleri gerekçesiyle Malta adasına sürmüş ve hapsetmişlerdir. Suçlamalarla ilgili olarak Osmanlı ABD ve İNGİLİZ arşivlerinde geniş çaplı araştırmalar yapılmış, buna rağmen Malta"daki tutuklular hakkında iftiraları kanıtlayacak deliller mahkemeye sunulamamıştır. Sonuç olarak Malta"daki tutuklular kendilerine hiçbir suçlama dahi yöneltilemeden 1992 de serbest bırakılmıştır. Türkleri sözde soykırımla suçlama gayretleri durmamış, Malta"daki yargılama sürecinde İngiliz basınında Osmanlı hükümeti ni sözde soykırım ile suçlayan ve bu konuyu ispata yeltenen bazı uydurma belgeler yayınlanmıştır. Söz konusu belgelerin General Allenby komutasındaki İngiliz işgal kuvvetleri tarafından, Suriye"deki Osmanlı devlet dairelerinde ortaya çıkarıldığı iddia edilmiştir. Ancak İngiliz dışişleri bakanlılığı tarafından sonradan yapılan soruşturmalar İngiliz basınına verilen bu belgelerin İngiliz ordusu tarafından ele geçirilen belgeler olmayıp, Paris"te milliyetçi Ermeni delegasyonu tarafından müttefik delegasyonlara gönderilen yazılar olduğu anlaşılmıştır. Ermeni teröründe Türkiye deki içi huzursuzluğun zirveye çıktığı 1979 yılından itibaren büyük bir artış gösterdiği gözlenmeye başlanmıştır. Ermeni teröristler 21 ülkenin 38 kentinde 39 u silahlı 70 i bombalı biride işgal olmak üzere 110 terör olayı gerçekleştirmişlerdir. Bu saldırılarda 42 diplomat ile 4 yabancı hayatını kaybederken,15 Türk ve 66 yabancı uyruklu kişi de yaralanmıştır. Ermeni terör örgütleri dış dünyanın tepkileri üzerine 1980 li yıllarda taktik değiştirerek, PKK terör örgütü ile işbirliğine girmişlerdir.1984 yılında PKK sahneye çıkartılmış ve Asala Ermeni terörü geri plana çekilmiştir.

Belgeler, beka ve Zeli kamplarında ASALA ile PKK militanlarının birlikte eğitim gördüklerini ortaya koymuştur. Türk güvenlik güçlerinin PKK terörü ile mücadelede başarı sağlamasının ardından ermeni komiteleri sözde iddialarını Ermenistan devletinin açık desteği ve ermeni Diasporasının aracılığıyla devam etmektedir. çeşitli ülke parlamentolarından “Sözde Ermeni Soykırım”ını kabul eden yasaların ve önerilerin çıkmasını sağlamaya çalışarak asılsız, iddialarını Dünya kamuoyuna kabul ettirmeye çalışmaktadırlar.

Ermeni Diasporasının soykırım iddiasını sürekli gündemde tutarak geliştirdiği stratejisinde;

Amaçları; Soykırım iddialarını tüm Dünyaya tanıtmak, Türkiye"ye bu temelsiz iddiaları Tanımak zorunda bırakmak,

Tazminat ve toprak alarak  ”Büyük ERMENİSTAN” rüyasını gerçekleştirmektir.

Osmanlı devletinin işgaliyle başlayan gayri Müslim ve azınlık hareketlerinin masumane hale getirilerek sergilenen oyunların, sömürgeci ülkelerin hayallerinden başka bir olay değildir. Geçmişte kimi devletine ihanet edenlerin sonrasında yaptıklarından utanç duyacak duruma geldiği günümüzde, Türkiye"de tuzu kuru sözde aydın ve liboşlar aracılığıyla yeniden canlanmasına destek amacı güden kimi taktik ve uygulamalarıyla,

"ÖZÜR diliyorum" kampanyasına dönüştürenler;

Tarihi gerçeklerin ışığında kimin özür dilemesi gerektiğini de tarihçilerin ortaya koyduğu gerçekler doğrultusunda bir gün mutlaka yüz yüze geleceklerdir.

Bu Vatan; Yüce Türk milletinin kanıyla canıyla mücadele ettiği ve her santimetre karesine düşen aziz şehitlerimizin al kanlarının bedeliyle yoğrularak elde edilmiştir.

Geçmişimle övünç duyduğum cennet vatanımda;

Gerektiğinde her an, “Vatan Sana Canım Feda.

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
İhsan İde Arşivi
SON YAZILAR