Bir gün adamın biri sordu, Tarikat tanmısın ? Evet dedim. Dedi ki, Ne gerek var tarikata, tek namaz ve ibadet edilmiyor mu ki bir tarikata bağlanıyorsunuz ? Dedim, Peki Urfa’ya mı  yoksa Ordu’ya mı, yada Belgrat ormanına  mı yoksa Sahra çölüne mi daha çok yağmur yağıyor?  Dedi, Ordu ve Belgrat ormanına , dedim , Niye peki? Dedi, oralarda çok ağaç var. Dedim ,Bak işte ağaçlar bile cemaat yapınca rahmeti çekiyor yani cemaat rahmet meselesidir.

Yıllardır o kadar harika hikayeler dinledik ki, hatta bizim zamanımızın çocukları elektrikle daha tanışmadıkları için masallar ve hikayelerle  büyürdü. Daha sonra elektrik ardından televizyon gelince Yahudi'nin dediği gerçekleşti, ‘’ Kızlarınızın örtüsünü çıkardık, Kuran’ı örttük’’  haklı çıktı.Bizlerde, anlatacağımız hikayelere uygun soruları hazırladık, cevaplayan da bizden  aşağı kalmayarak soruyu destekleyecek cevaplar verdi ve ders  alacağımız hikayeler ortaya çıktı.

Konu üzerine yazılmış çok anlamlı sözler ve hikayeler mutlaka vardır,  ama yıl 2017 ve biz hala daha İslamiyet’te neyin yasak neyin doğru olduğunu çözemedik ve yıllarca her ramazan, iğne, kan verme, yüzme vb. konularda  orucun bozulup bozulmadığını sorduk ,istediğimiz cevap verilmedi ki her dönem aynı luzumsuzluklar ile uğraştık.

Akşam namazının vakti konusu da açıklığa kavuşturulamadı .Neden farz erken kılınır dediğinizde ,bir sürü  fetva ile karşılaşırsınız,adam televizyon ekranında vaaz ederken bu konuya açıklık getiriyor, ‘’Kıyamet akşam saatinde kopacağı için, önce akşamın farzı kılınır’’. Hocaya biri sorma gereği duymuyor sanırım, Japonya’ da ki akşam namazına göre mi, İstanbul’daki akşam namazına göre mi kıyamet kopacak.

Biz en basitleri halledememe konusunda çok iyi ayrışmışız ve bu konuda kimsede elimize su dökemiyor.Mesela sanal ortamda arama motoruna tarikat ve cemaatler yazın çıkan yazılardan bir tanesi ‘’ Tarikat ve Cemaatler kime oy verecektir’’. Tarikat ve cemaat mensupları aldıkları direktife göre hareket ettikleri için, bireysel düzeyde bu soru  onlarda anlamsız kalsa da, genelde oy verme yönlendirme veya taviz verme konusunda başkaları olayı anlamlandırabiliyor.

Cemaatçiler kime destek verecek ? Oysa en güçlü cemaat  olarak görülen grup, dershaneler konusunda başlayan kavgadan sonra iktidar partisi ile arasına mesafe koyarak arkasında ki gizli güce güvenip , büyük bir oy kaybını hayal ederken, bu desteğin kesilmesinin  bir iki puandan ileri gidememiş olmasından dolayı hayalkırıklığına uğramıştır.

Cemaatlerin arka bahçe olarak görülmesi, siyasetin içerisinde yer almaları, bu siyasetin getirilerinden yararlanma çalışmaları,  cemaatlerin kimyasını bozmaktadır.Anlam ve derinlik konusunda siyasi yönün ön plana çıkması, soru işaretlerinin artışına neden olmaktadır ?

Ülkemizde ki cemaat  oluşumları arasında farklılık, çeşitliliğe veya çok sesliliğe örnek olarak gösterilse de, aslında temelde bir bütünün ayrışmasından ileriye gidilmiyor. Bu ayrışma , ileride kaçınılmaz kavgaların ateşlenmeyi bekleyen  fitilinden başka bir şey değildir.

Cemaatlerin kurdukları  vakıfların holdingleşme aşamasına gelmesi, postluğun babadan oğula veya kardeşe geçiyor olması, sürekli bölünerek ayrışmaları soru işareti olarak nedense kalmıyor mensupları arasında.

Her ne kadar siyasetten uzak durduğunu açıklamaya çalışsa da bu oluşumlar, gerçekte siyaset ile dirsek temaslarının kaçınılmaz olduğu yaşanılan olaylardan alınan derslerden görünmektedir.

Bu tür oluşumların başkaları tarafından kullanımları oldukça rahat olup  bunun örnekleri ülkemizde oldukça fazladır.

Bir Aczimendilerin nasıl kullanıldığı ve şimdi ne yaptıklarına bakmak yeterli olur sanıyorum. Onun dışında Gülen cemaatinin nasıl uluslar arası boyutu olduğunu ve ülkemize karşı nasıl kullanıldığını görmekte büyük yarar vardır.

Bu tür oluşumların içinde ki farklılıklar dine zarar verirken,ülke içinde birleştirici olmaktan uzak ayrışma nedeni olarak kullanılacak kadar da hassas bir oluşumdan başka bir şey değildir.